
Originally Posted by
snkleyp
Serinin birinci bölümünden itibaren hızlıca okumaya çalıştım. İkinci bölüme pek bakamadım, üçüncü bölümü de hızlıca geçmeye çalıştım. Bir şeyler anlamaya gayret ettim. Anladığım, herkesin doğrusu kendine.
Beyaz yakanın kurumsal hayattan çekilmesi ana fikri var.
Ben, beyaz yakanın kurumsal olmayan yerlerde çalışan türüyüm. Maalesef çok kurumsal şirketlerde, hafta sonu tatil, akşam beş buçuk çıkış, servis, şirket aracı, ayın biri maaşların hesaba yatması...Çalışma hayatımın uzunca bir bölümü bu imkanlardan mahrum geçti. İş aradım, iş buldum, çalıştım.
Kurumsal çalışma hayatı da her beyaz yakalıya nasip olmuyor. Ya da beni beyaz yakadan saymazsanız, orasını bilemem.
Mali İşler çalışanıyım. Elliüç yaşındayım. Aralık ayında evimin son taksidini bitirdim. Ama ben de bittim. Tek tabanca çalışıyorum, bir oğlan çocuğu okutuyorum. Daha yolu çok. Ömür olur da okutabilirsek.
Genç yaşta birikime başlamaktan bahsedilmiş. Öyle bir şansımız hiç olmadı. Ancak bu yaşta bir ev sahibi olduk işte.
Şimdi her ay küçük küçük birikimlerle bir yol almaya niyetlendim. Yatırım konusu; bugüne kadar pek fırsat olmadığı için enine boyuna pek bakmadım. Az çok meslek gereği finansal okur yazarlığımız var. Biraz da işte youtube'da, burada forumlarda bilenlerin deneyimlerini okuyup/dinleyip bir yol tutturmaya çalışıyorum. Evet bence herkesin kendi yolu olmalı. Zaten kendine bir yol bulanlar da çok paylaşmıyorlar işin püf noktalarını. Bkz.kurtönder. Gerisi de genel geçer şeyler.
Tekniğe pek bakan biri değilim, temel analiz de kendi başına bir derya. Bir de sen istediğin kadar incele araştır, piyasa neyi fiyatlamak istiyorsa onu fiyatlıyor. Bir de kendi işinin yoğunluğu içinde önemli bir haber akışını atlayabilirsin, bilançolarda ciddi bozulma olabilir, çıkmakta geç kalabilirsin, girmek için fırsat kollarsın, piyasa alır başını gider...
Temel analiz başlığını da inceledim. Orada da QS programıyla portföy oluşturup, bir disiplin içinde periyodik al satlarla uzun vade yatırımcılığı anlatılıyordu.
Temettü başlığında; ki temettü işi aklıma yatar gibi olurken erhan açıkgöz'ün yazdıkları da matematiğe uygun şeyler gibi geldi.
Ortada birden çok doğru olunca ister istemez doğrularda hangisini seçeceğini şaşırıyor insan.
Ben kendimce bu yolculukta hisse senedi işine girmemeyi daha uygun buldum.
Her ay tasarruf edebildiğim tutarlarla yatırım fonlarından bir karma portföy yapmayı ve yoluma böyle devam etmeyi daha uygun buldum. Yabancı/yerli hisse - döviz/TL borçlanma araçları - döviz/TL kira sertifikaları - altın katılım - karma değişken şeklinde.
Konjonktüre göre portföy içinde hisse/borçlanma araçları ya da döviz/TL dengesini ayarlamayı düşünüyorum.
Sonuçta 5 yıllık ortalama getirisi çok güzel fonlar var.
Ana fikir; tasarruf et ve tasarruflarını iyi yatırımlarda nemalandır. Yalnız işin kötü tarafı; dünyada yükselen enflasyonla birlikte eski getirilerin kolay kolay elde edilemeyeceğini düşünüyorum. Maalesef ben yatırıma başlayınca da böyle bir döngüye girilir. Zaten bastığım yerde ot bitmez benim. Kalın sağlıcakla!
Yer İmleri