Sayfa 6/6 İlkİlk ... 456
Arama sonucu : 46 madde; 41 - 46 arası.

Konu: Borsa Felsefesi, Borsacı Kafası.

  1. BANKALAR
    Daha önce faizler NAS ile düşürüldüğünde küresel koşullar hem krediler hem ticaret anlamında müsaitti. FED faizleri henüz normal düzeydeydi, Türkiye'de güven belli ölçüde de olsa vardı, daha doğrusu kötü olasılıklar için orta vadeli bir bakış açısıyla tahminlerde bulunuyorduk. Ayrıca pandemi sonrası ticaret ile turizmde görülen canlılık sayesinde bir kaldıraç etkisi hissediliyordu. Şimdi bunların hepsi buhar oldu, çok ciddi dış kaynak bulmadan faiz indirilemez diye düşünüyorum? Bu seviyede bile döviz-altın talebi canlıyken faizi emirle düşürürüz derlerse ne olur? Güven faktörü denklemden çıktığına göre karaborsaya giden patikaya gireriz. Gerçi Türkiye'de her şeyin fiyatı artık karaborsa gibi devamlı yükseliyor, özellikle konut, araba gibi yatırımlık ürünlerde durum böyleyken daha kötüsü bu yarışa kurların da dahil olmasıdır.

    Bankalara gelince; onlar likit sermayeyle, çok zorlu rekabet koşullarında çalışan hassas kurumlar. Performans kriterleri ise öz sermaye karlılığı ve büyümeden ibaret.

    Şimdi tüm finansal, ticari, siyasal hatta jeopolitik koşullar olumsuzken bankaların yapması gereken şey küçülmek ancak bu işin doğasına aykırı çünkü rakiplerin de küçülme yoluna gidip gitmeyeceğini bilmiyorsunuz ve küçülmenin katlamalı etkisini göz önüne almalısınız. Yönetici küçülme kararıyla pazar payı kaybedeceğini düşünerek isteksiz olur, aktiflerde ve pasiflerde %10'lık bir küçülme sermaye karlılığını ve yeterliliğini %10'dan fazla etkiler. İşte bu basit nedenlerle gönüllü bilanço küçültme mümkün olmadığından dalgalı seyreden iş dünyası koşullarında, dünyanın her yerinde bankacılık krizleri hep olacaktır.

    Banka %50 faiz ile mevduat toplamak zorunda ve bunu vadeye bağlı olarak, işlem ücretleri dahil %60-70 ile satmalı. İş dünyası bu koşullara cevap veremezse, üstüne bir de, ayakta kalma dürtüsüyle likit olma eğilimleri artarsa banka yükümlülükler altında ezilmeye başlar ve iki sonuç ortaya çıkar. Hissedarlardan ek sermaye talebi ile nakit temettülerde kesinti. Her iki olasılık da banka hisselerinin cazibesini azaltır. Sektör bu sıkıntılara düştüğünde devletin desteği önemli bir can simidi haline gelir. Hazinenin tahvil faizlerinin yüksek oluşu bir nebze katkıda bulunur. Böylece ülkenin bankalarının sermaye gücü ile yüksek tahvil faizleri arasında geri besleme ilişkisi başlar. Bu da faizlerin neden kolay kolay düşürülemeyeceğine ilave bir sebeptir.

  2. yelpaze adlı kullanıcıya tekrar itibar puanı vermeden önce biraz diğer kişilere de puan vermelisiniz.
    16.07.2024 - 10.12.2024

  3. Yatırımcı morali yavaş yavaş toparlanıyor.
    Kısa vadede baskın olan güçlerin spekülatif olarak nitelendirdiklerimiz olduğunu geçen hafta vurgulamıştım ve bunların kısa süreliğine borsayı yukarı itecek kuvvette olduğunu düşünüyorum. Öte yanda orta ve uzun vadede aynı tespitte bulunmak zor. Mesela ticaret savaşları hafifleyebilir ama etkileri kendini zamanla gösterecektir.

  4. BOP diye bir şey yok toplumlar arası uçurumun değişmez sonuçları var.
    Buna rağmen yaşananları, ABD kaynaklı bir plan gibi gösteren BOP uydurmasını duyduğuna tuzunu alıp koşa koşa gelen ve ben de bunun başkanıyım diye övünenler sadece kendini ABD'ye yakın gösterme derdindedir o kadar.

    Basit bir rahip olayında Trump'ın yaptıklarını biliyoruz.
    Ekonominizi yerle bir ederim demesiyle bile piyasalar çakıldı, dışa bağımlılığımızın farkında olduğunu gösterir. Ardından resmi olarak haraket içerikli bir diplomatik mektup yazdı. Tarihte böyle bir örnek var mı bilmiyorum?

    Şimdi devlet büyüğümüz ABD ile yakın gözükmek için elinden geleni yapıyor, dostum filan diyor. Dostunun dostu için de işler yolunda gözüküyor, adam bahçesini genişletip düşmanlarını bir bir indiriyor. Giderleri vergilerimizle karşılanan binlerce danışmanından hiç birisi hatırlatmaya cesaret edemez ama ülkenin dış borç ödemeleriyle ilgili bir aksaklık çıkarsa Trump'ın 7 yıl öncekinden çok daha acımasız yüzüyle karşılaşırlar. Sermayeyi korkuturken bu kadar pervasız olanlar dışarı kaçan paraların etkisini zamanla hisseder. Kişisel olarak devleti yönetenlerin bu Amerika odaklı tutumlarından memnunum ama dış yükümlülükleri yerine getirmede en ufak bir sorun bile yaşamamız kabul edilemezken içerde ne yaptığınız dışarda yaptıklarınızdan daha önemli. Milyar dolarların tek tuşa basarak yer değiştirdiği bir düzendeyiz ve biz o dolarları tek tek sayacak kadar sınırlarda dolaşıyoruz.

  5. Bilgi Asimetrisi

    Aşağıda işlediğim konuyu biraz daha genişletelim. Çok sık karşı karşıya kaldığımız bir durum da beklentilerimizle aksiyonlarımız arasında zamanlama bakımından asimetri oluşması. Türkiye'nin şartları gereği uzun ve orta vadeli yatırım kararları almak da, uygulamak da çok zor. Tüm yatırım araçları aşırı dalgalı seyir halindeyken tek enstürmanla tek yönde kalabilmek için konuya çok hakim olmak gerekiyor. Hayata bakış açımız kısa vadeli çerçeveden gerçekleştiğinden beklentilerimizi de bu vadeyle uyumlu hale getirmeliyiz. Kritik durumdaki Türkiye ekonomisi ile ona bağlı siyasal ve sosyal gelişmeler de bu kısa vadeli bakış açısını teyit edecek şekilde gerçekleşecektir. Bir kaç ayla sınırlı yatırım kararlarında şirketlerin, sektörlerin ve ekonominin uzun vadeli seyir beklentileri kafa karıştırıcı olur. Odaklanacak konular; açıklanmış ve bir sonraki dönemde açıklanacak bilançolar, sıcak haberler, cari işlemler ve bütçe dengeleri, borçlanma ve kredi eğilimleri gibi yakın gelecekte öngörülebilir olanlardır. Bu yaklaşımın en olumsuz yanı çok genel bir strateji olmasıdır bu nedenle getiri beklentilerini piyasadaki diğer yatırım araçlarının getirilerine mümkün olduğunca yakınsamak iyi olacaktır.

    En önemli püf noktası ise değer mevzusudur. Eğer şirketlerin değeri yeterince iskontoluysa haber ve verilerin çok önemi kalmaz. Borsada pozisyon alınmalıdır. Bu tip durumlarda yatırım vadesini uzatmak en iyi sonucu verir, 2022 başında tam olarak böyle bir ortamdaydık. Şimdi ise daha farklı koşullarda mücadele ediyoruz.


    18-02-2025
     Alıntı Originally Posted by yelpaze Yazıyı Oku
    Erman hoca'nın son FB maçını yorumladığı yayında spikerle arasında geçen dialoğun ufak bir kısmını tesadüfen x'de gördüm. 83 dakikalık programın 14. dakikasında başlayan kısım...

    Erman hoca spikere, geçen hafta yarıda kalan(Adana sahadan çekilmiş) GS maçının VAR hakemine 100 üzerinden kaç verirsin diye soruyor, spiker hiç düşünmeden SIFIR cevabını yapıştırıyor. Sonra hoca soruyu değiştiriyor; 100 üzerinden hata puanı vereceksin diyor, spiker bu defa düşünmeye başlıyor ve bir önceki yorumuna göre %100 olması gereken cevap %80 oluyor. Deneysel psikolojinin üzerinde çalıştığı bir konu bu.

    Bir önceki soruda %100 kusurlu olan VAR, aynı soru, şekil olarak negatif ifadeye dönünce %80 kusura düşüyor. Eğer biraz daha uzun düşünme süresi olursa %50'ye kadar düşme olasılığı var. Bu hisseyi alır mısınız ile elinizdekini tutmaya devam eder misiniz soruları ne kadar farklı? Genelde kendimizi, hisseyi elden çıkarmaya ikna etmeye çalışırken yaptığımız bir özsorgulama veya pozisyonumuzu sürdürmek için kendimizi ikna yöntemlerinden biri. Özellikle piyasa diplerinde, hisse değişimi yaparken de sık karşılaşılan bir soru.

    İnsan doğası gereği, kayıplardan kaçınma eğilimi kazanma isteğinden 1 kat daha yüksektir. Aynı koşullarda, %100 olasılıkla 100 lira kayıptan kaçınmak ile %50 olasılıkla 200 lira kazanma girişiminin sonuçları aynıdır. (Kayıptan kaçınma ön yargısı). Karlı yatırım olanaklarına oldukça ihtiyatlı biçimde yaklaşırken zarar üzerinde oturmaktan daha az rahatsız olma eğilimlerinin arkasında yatan güç kayıpları realize etmenin vereceği acı ancak bu noktada farklı bir olgu devreye giriyor; ortalamaya dönüş prensibine inanç. İster emlak ister hisse senedi olsun tüm yatırım araçlarını tutanların değişmez inancı fiyatlar düşse de uzun dönemde gerçek değerlerine ulaşacak yani ortalamalara gelecektir. Refah planlarımızın zaman boyutunu biraz esneterek dişimizi sıkarsak ortalama gelir seviyelerini uzun vadede yakalayabiliriz! Zararı realize etme noktasında acı verici olan şey zararın kendisi mi yoksa sattığımız hissenin bizim yeni yatırımımızdan daha fazla yükselerek bizi yanıltması ihtimali mi? Yatırım araçlarının ani sıçrayışlar gerçekleştirme ihtimali de önemli bir faktör ancak bunlar çok nadir durumlar olduğundan dışlamak daha akılcı bir yaklaşım olur.

  6. Önerme: Faizler yüksek, borsa bu faiz koşullarında yükselmez, faiz indirimleri piyasaları olumlu etkiler.
    Gerçek: Faizler ve borsa ülkenin mevcut ekonomik durumunu yansıtan seviyede ve geçen zaman da bu denge noktasını teyit edecek kadar uzundu. Hatta faiz indirimi denemesi bile yapıldı...
    Sonuçlar: Yüksek faizler mevduatı daha cazip bir yatırım aracı kılar, şirketlerin finansman yükünü artırarak ve iş piyasalarını yavaşlatarak bilançolara zarar verir ayrıca kredili hisse pozisyonları azaldığından kredinin kaldıraç etkisi kalkar.

    Önerme: Faizlerin daha da yükselmeyeceğinin garantisi yok, faiz indirimleri ihtimali gibi bu seçenek de henüz fiyatlanmadı.
    Sonuç: Beklenmedik kötü gelişmeler veya var olan kötü durumun piyasalara yansıması sayesinde faizler daha da yükselecekse mevcut dengeye göre oluşmuş hisse fiyatları için kısa süreli de olsa yukarı doğru bir fırsat aralığı söz konusu olabilir?

Sayfa 6/6 İlkİlk ... 456

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •