Trading'de temel mantık predictive (tahmine dayalı) değil, reactive (fiyat akışına göre tepkisel) olmalı. Bunların ne olduğunu kısa bir şekilde özetleyelim:

Predictive Yaklaşım (Tahmine Dayalı)

Dünyada genelinde olduğu gibi Türkiye'de de trading'e ilk defa başlayanlar ve hatta trading yapanların büyük bir kısmı teknik formasyonlar, fibonacci seviyeleri, destek direnç seviyeleri, vb bazlı analizleri kullanarak fiyatın nereye gideceğini tahmin etmeye ve ona göre işlem yapmaya çalışırlar. Mesela "burada bir yükselen üçgen formasyonu var, yukarı kırılırsa fiyat üçgen yüksekliğinde yukarı gider", fiyat geri çekilirken "fibo 0,613 bölgesinde tepki görür", "burada bir destek var, oradan alırsam ve dirence kadar tutarsam şu kadar %'lik bir kazanç elde edebilirim." şeklinde predictive (tahmine dayalı) bir işleme girme eğilimindedir. Burada bir geleceği öngörme durumu söz konusudur. "Bu hisse % şu kadar yükselecek, çünkü..." gibi bir iddia temellidir. Burada trader, henüz gerçekleşmeyen bir şeyi kesin gerçekleşecekmiş gibi varsayar. Bu tip bir trading yönteminde subjektiflik ve duygusal karar alma riski yüksektir ve piyasanın irrasyonelliği arttığında psikolojiler kolay kırılır, son derece yanlış tercihler yapılır ve çoğu zaman rövanşist alım satımlara ve daha fazla hasar almaya gebedir. Bu süreçlerden bir çoğumuz geçmiştir. Bazılarımız takip edilen bu yöntemin yanlış olduğunu kısa zamanda anlamış ve bırakmış, bazılarımız ciddi hasarların sonucunda bunu terketmiş, bazılarımız ise hâlâ İngilizce'de 'holy grail' şeklinde ifade edilen mutlak kazandıracak 'kutsal kâse'nin, kaybetmeyen 'sihirli bir formül'ün peşinde zamanını heba etmeye devam etmektedir.


Reactive Yaklaşım (Fiyat Akışına göre Tepkisel)

Yukardaki yöntemin aslında bir trader'a gerçek anlamda para kazandırmadığı, en az teknik formasyonların gereği oluşan fiyat hareketleri kadar başarısız olan formasyon örneklerinin de olduğunu, kesinlikle kırılmaz gibi düşünülen en sağlam desteklerin kırıldığı, ve fiyatın öngörülenin aksine gittiğinde zarar keslerin bir türlü yapılamadığı ve ciddi hasarların oluştuğunu çabuk farkeden, öğrenen ve bunun sürdürülebilir bir yöntem olmadığını anlayan trader artık fiyatın yönünü öngörme fiilinden vaz geçip, sadece fiyatın akış yönüne göre işlem yapma yöntemini benimsemiştir 'reactive yaklaşım'da. Trader bu yöntemde kesinlikle geleceği tahmin etmeye çalışmaz; gerçekleşen fiyat hareketlerine tepki verir. "Eğer X olursa, Y yaparım mantığıyla bir sistem oluşturur, karar anı subjektif öngörülere değil tamamen veriye dayanır. Böyle bir yöntemde risk yönetimi çok daha stabil olur. Predictive olmadığı için önceden karar alınmaz, bu nedenle fiyat biraz geriden takip edilir, bir trend başladığında fiyatın dönüşüne göre biraz daha geç girip, trend bittiğinde biraz daha geç çıkılır, ama büyük hatalar önlenmiş olur. Burada yön açısından yapısal belirsizlik kabul edilmiş, subjektif öngörüler terkedilmiş ve olay fiyatın gidişatına bırakılmıştır. Sistem denilen şey öngörülere dayalı değil, "ben bilmiyorum, sinyal gösterirse pozisyon alırım." koşul-mekanizma-rutin setine bağlanmıştır. Burada öngörüler değil, kural setleri uygulandığı için davranışsal hatalar azalır, risk yönetemi çok daha objektif olur. Sistematik trading denilen şey aslında bunun belki de en iyi ifade edilmiş halidir.