Artan

35,22 9.99 18:10
52,75 9.99 18:10
9,81 9.98 18:10
13,44 9.98 18:10
451,75 9.98 18:10
Artan Hisseler

Azalan

14,80 -9.98 18:10
356,50 -9.97 18:10
100,40 -9.96 18:10
6,15 -9.96 18:10
57,95 -9.95 18:10
Azalan Hisseler

İşlem

10.874.570.551,80 18:10
10.151.848.618,00 18:10
8.690.991.652,40 18:10
8.490.855.663,25 18:10
7.109.393.382,54 18:10
Tüm Hisseler
Sayfa 29/29 İlkİlk ... 19272829
Arama sonucu : 230 madde; 225 - 230 arası.

Konu: Borsa Felsefesi, Borsacı Kafası.

  1.  Alıntı Originally Posted by yelpaze Yazıyı Oku
    11.396 Tank, 23.685 zırhlı savaş aracı, 34.809 Top ve obüs, 1.556 Füze sitemi
    1.253 hava savunma yapısı, 430 jet savaş uçağı, 347 Helicopter, 86.476 iha ve drone
    4.024 Cruise füzesi, 28 savaş gemisi, 1 denizaltı
    68.813 motorlu taşıyıcı araç, 4.012 özel ekipman, 1.177.370 asker

    Yukarıdaki güncel Rus tarafı kayıplarına rağmen Rus ordusu 2022 Kasım ayında elde ettiği mevzilerin pek ilerisine geçemedi. İlerlediği bazı yerlerde tam kontrolü sağlayamadı. 3 yılın bilanço özeti bu.

    https://www.criticalthreats.org/anal...ecember-3-2025
    Olay sonucu itibariyle 1979-89 yılları arasındaki SSCB'nin Afganistan işgalini hatırlatıyor bana. 1979'da bu süreç başladığında o zamanın mevcut şartlarını, dünyanın iki küresel gücünden birisi olan SSCB'nin askeri üstünlüğünü ve karşısında da bu üstünlükle nerdeyse hiç yarışamayacak bir tarım toplumu olduğu düşünüldüğünde sonucun büyük bir hüsran olabileceğini kimse öngöremezdi. Savaşın aktörlerini, arka planda verilen destekleri düşündüğümüzde coğrafi olarak farklı bir bölge olsa da benzerliklerin olmadığını söyleyemeyiz. Tek başına olmasa bile SSCB'nin dağılmasını tetikleyen sebeplerden birisidir aslında Afganistan işgalinin hüsranla sonuçlanması.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  2. Madem öyle özet yapayım sizler nihai yorumunuzu yapın;

    1-1960'larda Rusya sanattan spora, uzay yarışından silah yapımına kadar dünyanın her alanda bir numarasıydı. Geri kalma duygusuyla ABD çıtayı yukarı koydu ve yarışa başladı, aya iniş yaptı. Putin henüz ilk okuldaydı.
    2-1970'lerde batı ile eski düşman japonya sanayisinin dinamik yapısı karşısında gelişemeyen kapalı SSCB sistemi geri kaldı, Kruşçev'in ölümü de etkili oldu ancak bir kurtarıcı imdadına yetişti; petrol şokları ile bunu takip eden yüksek hammadde fiyatları! Moskova merkezli sistem büyük fon akışı sayesinde zayıflayan bloğu tutmayı başardı. Afganistan harekatı da 2. petrol şokunun pek çok ülkeyi yerle bir ettiği dönemde rusyanın kendine güvenini gösterir, İran-Irak savaşı ise petrole dayalı tespitimin sağlaması diyebiliriz. Türkiye de 1979 kriziyle sarsıldı. Rusya artık 2. süper güçtü.
    3-1980'lerde batı yeni bir hamle yaparak küreselleşme ve bunun finansal ayağı olan liberalleşmeyi başlattı. Rusya ise hala yüksek hammadde fiyatlarının tadını çıkarıyordu ama politik dengeler çok bozuktu. Berlin duvarının yıkılmasıyla geri sayım başladı. ABD kökenli kurumlar SSCB şemsiyesi altındaki ülkelere batı standartlarını tanıttıkça gevşeme hızlandı. Rusya askeri gücüyle çelişen bir ekonomik enkaza dönüyordu.
    4-1990'larda ise petrol ve maden fiyatları gerilemeye başladı. Küreselleşme ise büyük bir ivmeyle ve TV, sinema gibi araçların yardımıyla Amerikan rüyasını her ülkeye aşılamayı başardı. 1998 yılında petrol fiyatı 20 yıl önceye dönüp tüm madenler değersizleşince moratoryum kaçınılmaz oldu ve 2020'ye kadar devam edecek bocalama süreci başladı. Putin ise büyük hayal kırıklığıyla ne yapacağını düşünmekteydi.
    5-2000'lerde ABD 9/11 olayıyla sarsılıp Afgan ve Irak cephelerini açınca zayıflamaya başlar, Rusya ise tekrar artan petrol fiyatlarıyla güçlenmeye... Ama kendine güveni sıfır seviyesindedir, her an bir yerden yumruk bekler. 2008 krizi ABD ve kuyruğuna takılanlar için yıkım iken Rusya'nın güvenini artırır ancak ABD parasal genişleme kartını oynayınca durumu toparlar. Putin ise başkandır ve Gürcistan meselesinde dişini gösterecek kadar da güvene sahip. Öte yandan Rusya artık dünya sıralamasında ilk 5'e giremiyordu.
    6-2010'larda durum Rusya için hala çok kritikti. Petrol ve maden fiyatları zayıf seyrediyor daha doğrusu eski zirvelerini test ediyordu. 2014'teki Ukrayna savaşında pek istekli değildi Rusya. Putin akıllı bir hamle yapıp geri çekilir, Medvedev ön planda kalır. Bu akıllı hamle sayesinde 2015 emtia çöküşünde Putin'in adı lekelenmez. Rusya bu badireyi atlatır ve madenlerin toparlamasıyla o da yükselişe devam eder, tabi ABD dijital teknoloji ve diğer devrimlerle artık uzak ara liderdir, rusya için ise hala eksik bir şeyler vardır?
    7-2020 yılı Rusya ve Putin için gerçek bir dönüm noktası olarak kabul edilmelidir ama pek fark edilmemiştir. Covid pandemisi yaldızlı dünya düzeninin ne kadar kolay ortadan kalkabileceğini gösterdi. Üretim dengeleri, şehirler, ulaştırma, sağlık ve barış... Hepsi aslında pamuk ipliğine bağlı olduğuna göre Rusya sandığı kadar zayıf bir ülke değildi. 2008 krizi finansal kırılganlığı 2020 ise bütün sistemin zayıflığını gösterdi kapalı toplumlara. Tabi dijital teknolojilerin bu süreçlerden daha da güçlenerek çıktığını da gördük ve şu an dijital sürecin tam zirvesindeyiz. Çin için özel bir parantez açacağım; Pandemi ortasında medyada, sokağa çıkmak zorunda olan Çin vatandaşlarının aşırı şiddet gördüğüne şahit olduk. Medya bunu yasağa uymayanlar gibi servis etti ama durum farklıydı. O belirsizlik anında Çin Komunist partisinin muhafazakar üyeleri, zaten çok hoşlanmadıkları kapitalist mucizelerinin bir anda yok olacağı endişesine kapıldı. Baskıcı bir rejim hep tetiktedir ve aşırı tepki vermeye eğilimidir. Bence bir noktadan sonra sokağa çıkma yasağı meselesi rejimi korumak için kullanılmaya başlandı ve direnenler ağır cezalandırıldı. Rusların aksine Çinlilerde büyük bir güven kaybı yaşandı o belirsizlikte.
    8-2022'de Rusya artık kendinden emindi ve sınırlarına dayanan Nato tehditi ile ABD'nin sıkıştırmasına karşı 1945 model bir karşılık vermekten çekinmedi. Dünya sıralamasında ilk 10'da yer aldığı bile tartışılır konumdaki Rusya boyundan büyük bir işe mi kalkışmıştı? Global ekonominin yavaşlaması, emtiaların değer kaybetmesi, doğal gaz ve petrole alıcı bulmakta zorlanması, ağır ambargo koşulları bir araya geldiğinde Afganistan savaşıyla karşılaştırılamayacak olumsuzlukta bir duruma sürüklendiği görülebilir. Sosyal olarak bile dünyadan izole edildiler, servetlerine el konuldu. Üstelik dünyanın geri kalanı ve Rusya'nın rakipleri için şartlar son derece iyi gözükürken meydana gelen bu durum zor kararlar almayı gerektirebilir.

  3.  Alıntı Originally Posted by yelpaze Yazıyı Oku
    Madem öyle özet yapayım sizler nihai yorumunuzu yapın;

    1-1960'larda Rusya sanattan spora, uzay yarışından silah yapımına kadar dünyanın her alanda bir numarasıydı. Geri kalma duygusuyla ABD çıtayı yukarı koydu ve yarışa başladı, aya iniş yaptı. Putin henüz ilk okuldaydı.
    2-1970'lerde batı ile eski düşman japonya sanayisinin dinamik yapısı karşısında gelişemeyen kapalı SSCB sistemi geri kaldı, Kruşçev'in ölümü de etkili oldu ancak bir kurtarıcı imdadına yetişti; petrol şokları ile bunu takip eden yüksek hammadde fiyatları! Moskova merkezli sistem büyük fon akışı sayesinde zayıflayan bloğu tutmayı başardı. Afganistan harekatı da 2. petrol şokunun pek çok ülkeyi yerle bir ettiği dönemde rusyanın kendine güvenini gösterir, İran-Irak savaşı ise petrole dayalı tespitimin sağlaması diyebiliriz. Türkiye de 1979 kriziyle sarsıldı. Rusya artık 2. süper güçtü.
    3-1980'lerde batı yeni bir hamle yaparak küreselleşme ve bunun finansal ayağı olan liberalleşmeyi başlattı. Rusya ise hala yüksek hammadde fiyatlarının tadını çıkarıyordu ama politik dengeler çok bozuktu. Berlin duvarının yıkılmasıyla geri sayım başladı. ABD kökenli kurumlar SSCB şemsiyesi altındaki ülkelere batı standartlarını tanıttıkça gevşeme hızlandı. Rusya askeri gücüyle çelişen bir ekonomik enkaza dönüyordu.
    4-1990'larda ise petrol ve maden fiyatları gerilemeye başladı. Küreselleşme ise büyük bir ivmeyle ve TV, sinema gibi araçların yardımıyla Amerikan rüyasını her ülkeye aşılamayı başardı. 1998 yılında petrol fiyatı 20 yıl önceye dönüp tüm madenler değersizleşince moratoryum kaçınılmaz oldu ve 2020'ye kadar devam edecek bocalama süreci başladı. Putin ise büyük hayal kırıklığıyla ne yapacağını düşünmekteydi.
    5-2000'lerde ABD 9/11 olayıyla sarsılıp Afgan ve Irak cephelerini açınca zayıflamaya başlar, Rusya ise tekrar artan petrol fiyatlarıyla güçlenmeye... Ama kendine güveni sıfır seviyesindedir, her an bir yerden yumruk bekler. 2008 krizi ABD ve kuyruğuna takılanlar için yıkım iken Rusya'nın güvenini artırır ancak ABD parasal genişleme kartını oynayınca durumu toparlar. Putin ise başkandır ve Gürcistan meselesinde dişini gösterecek kadar da güvene sahip. Öte yandan Rusya artık dünya sıralamasında ilk 5'e giremiyordu.
    6-2010'larda durum Rusya için hala çok kritikti. Petrol ve maden fiyatları zayıf seyrediyor daha doğrusu eski zirvelerini test ediyordu. 2014'teki Ukrayna savaşında pek istekli değildi Rusya. Putin akıllı bir hamle yapıp geri çekilir, Medvedev ön planda kalır. Bu akıllı hamle sayesinde 2015 emtia çöküşünde Putin'in adı lekelenmez. Rusya bu badireyi atlatır ve madenlerin toparlamasıyla o da yükselişe devam eder, tabi ABD dijital teknoloji ve diğer devrimlerle artık uzak ara liderdir, rusya için ise hala eksik bir şeyler vardır?
    7-2020 yılı Rusya ve Putin için gerçek bir dönüm noktası olarak kabul edilmelidir ama pek fark edilmemiştir. Covid pandemisi yaldızlı dünya düzeninin ne kadar kolay ortadan kalkabileceğini gösterdi. Üretim dengeleri, şehirler, ulaştırma, sağlık ve barış... Hepsi aslında pamuk ipliğine bağlı olduğuna göre Rusya sandığı kadar zayıf bir ülke değildi. 2008 krizi finansal kırılganlığı 2020 ise bütün sistemin zayıflığını gösterdi kapalı toplumlara. Tabi dijital teknolojilerin bu süreçlerden daha da güçlenerek çıktığını da gördük ve şu an dijital sürecin tam zirvesindeyiz. Çin için özel bir parantez açacağım; Pandemi ortasında medyada, sokağa çıkmak zorunda olan Çin vatandaşlarının aşırı şiddet gördüğüne şahit olduk. Medya bunu yasağa uymayanlar gibi servis etti ama durum farklıydı. O belirsizlik anında Çin Komunist partisinin muhafazakar üyeleri, zaten çok hoşlanmadıkları kapitalist mucizelerinin bir anda yok olacağı endişesine kapıldı. Baskıcı bir rejim hep tetiktedir ve aşırı tepki vermeye eğilimidir. Bence bir noktadan sonra sokağa çıkma yasağı meselesi rejimi korumak için kullanılmaya başlandı ve direnenler ağır cezalandırıldı. Rusların aksine Çinlilerde büyük bir güven kaybı yaşandı o belirsizlikte.
    8-2022'de Rusya artık kendinden emindi ve sınırlarına dayanan Nato tehditi ile ABD'nin sıkıştırmasına karşı 1945 model bir karşılık vermekten çekinmedi. Dünya sıralamasında ilk 10'da yer aldığı bile tartışılır konumdaki Rusya boyundan büyük bir işe mi kalkışmıştı? Global ekonominin yavaşlaması, emtiaların değer kaybetmesi, doğal gaz ve petrole alıcı bulmakta zorlanması, ağır ambargo koşulları bir araya geldiğinde Afganistan savaşıyla karşılaştırılamayacak olumsuzlukta bir duruma sürüklendiği görülebilir. Sosyal olarak bile dünyadan izole edildiler, servetlerine el konuldu. Üstelik dünyanın geri kalanı ve Rusya'nın rakipleri için şartlar son derece iyi gözükürken meydana gelen bu durum zor kararlar almayı gerektirebilir.
    Güzel bir özet yapmışsınız.

    Benzerlik iddiam tüm şartların benzerliğini kapsamıyor. Kastettiğim benzerlik savaşan 2 tarafın askeri güç dengesizliği ya da orantısızlığı, asimetrik durum ve buna rağmen devreye diğer aktörlerin dolaylı olarak girmesiyle Rusya'nın beklemediği ya da iyi hesap edemediği bir hüsranla karşılaşması durumu. Sonuçta Afganistan işgali SSCB için başarısızlıkla sonuçlanmış, Ukrayna savaşı da yukarda sizin de belirttiğiniz onca askeri ve mali kayıplara karşın hesap edilene nispetle cüz'i miktarda bir Ukrayna toprağı kontrolüyle bitme ya da mecburen bitirilme evresine girmiş durumda.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  4. Tarihsel akış çalışmamın ana fikri rusyanın kendine güveni konusu olduğundan Afganistan meselesine ilaveler gerekti. Sadece petrol piyasası-rusya konulu bir başka eski yazımda sizin gibi değerlendirmiştim. 2008 gürcistan ve 2014 ukrayna çatışmaları tıpkı 1979 Aralık sonunda başlayan afgan seferi gibi petrol zirvelerine denk gelmişti.

  5. Finansal kriz kavramı o kadar çok konuşuluyor ki; bazı hususların netleştirilmesi lazım.

    Sonucu baştan yazayım; finansal krizlerle ilgili gerekçe olarak sunulan ve bizleri ikna eden tespitlerin hemen hemen hiç biri doğru değil. Zaten hemen hepsi vaka meydan geldikten sonra ortaya çıkan bir aydınlanma anının eseri. Üstelik insanları aptallıkla ve ahmaklıkla suçlarken de çok rahatlar. Türkiye'dekiler dahil tüm finansal ve ekonomik krizler somut kavramlarla tanımlanması pek mümkün olmayan, tamamen insani karanlık yönlerin etkisiyle ortaya çıkmaktadır. Tahmin edilemez oldukları gibi tanımlanmaları da çok tartışmalıdır.

    2000'lerdeki teknoloji balonu patlamasıyla günümüzdeki AI ve teknoloji balonu karşılaştırıldığında ilk akla gelen şey günümüz şirketlerinin gelir ve karlılıklarının hızla yükseliyor olması. Değerler ise o kadar önden gidiyor ki; bunun balon olduğu söyleniyor. Aslında 90'ların dünyasının koşulları altında teknoloji şirketlerinin konumlanması ile bugünkü koşullarda yaşananların hiç bir farkı yok. Her iki dönemde de değer kavramının itici gücü gelirler değil NETWOR etkisi dediğimiz o muazzam güç. 2000'lerde teknoloji şirketleri kar edemiyordu çünkü henüz dijital teknoloji bu kadar tabana yayılmamıştı ama büyümenin üssel olarak gerçekleşeceği belliydi. Günümüzde dijital ortamda gelir ve kar oluşturmak mümkün ama bunun önemi yok çünkü bu şirketleri kimse temettü verimi için tercih etmiyor. Network etkisini örnekle açıklayalım. Bir sanal bahis işi kulaktan kulağa yayılarak hızla büyüyebilir ve network etkisini hissedersiniz ama bu etki ürünün kendisine yani bahislere etki etmez, sadece müşteri ağı genişler ve sınırlar bellidir. 90'ların arama motorları, Cisco, Alibaba veya Amazon'u ile günümüzün AI devriminde, Tesla veya diğer pek çok örnekte durum çok farklı. Network genişledikçe ürün daha da güçlenir ve vaz geçilmez hale gelir. Her yeni kullanıcı ürüne değer katar. İyi bir yönetim zihniyetiyle de yatırımlar doğru yapılır ve rakipsiz olacak kadar güçlenebilir. Bu açıdan baktığınızda sizin balon zirvesi olarak gördüğünüz noktada bile yatırım yapanlar aptal değildir sadece beklentilerini bu son duruma göre şekillendirmiş risk alanlardır.

    1908 ve 1929 krizlerinde de durum buna benzerdi. 19. yüzyılın sonundaki Chicago ve Paris Expo'da tanıtılan ve uygulamaya geçen elektrik ve buhar gücü tabanlı devrimlerin potansiyellerini, global manada düşündüğünüzde değerlemeler hiç te aptalca değildi. 1929 krizi öncesindeki durum da kesinlikle bir krize işaret etmiyordu. Zaten krizin sorumlusu görülen Başkan Hoover'dan sonra gelen Roosvelt insanların evlerindeki altınlara bile el koyacak kadar ileri gittiği halde buhranı sadece hafifletebilmişti ve 1937'de tekrar iflas dalgası başladığında muhtemelen masasını toplamaya başlamıştı. 2. Dünya savaşı sayesinde buhran arka planda kalmasa ismi bu kadar güçlü olmayacaktı ve kendinden sonraki tüm başkanlar da bu olaydan ders alarak savaşı ekonomik programların parçası haline getirdi. Hoover'ın krize karşı yapmadığı tek şey de buydu. Resim böyleyken Ben Bernanke gibi süper itibarlı ekonomistler bile, politikacılara yaranmak için savaş detayının üstünü ustaca örtüp parasal bollukta eksikliği kriz nedeni olarak gösterdiler ve bu ekip 2008 krizinden sonra gücü ele geçirerek dünyayı nükleer savaşa kadar götürecek süreci başlattılar. Bir aptal bile kağıt para bolluğunun tehlikeli olduğunu düşünür ve bu adamlar da biliyordu ama gene de yaptılar çünkü yapmasalar onlara gerek kalmayacaktı.

    Gördüğünüz gibi matematiksel verilere dayalı finansal analiz çabaları sadece kriz meydan geldikten sonra harekete geçiyor ama hiç bir işe yaramıyor. Roosvelt eşi benzeri görülmemiş tedbirlerle büyük buhranı 10 yıl boyunca bitiremedi. 2009 krizinde Obama yönetiminin başlattığı parasal genişleme 10 kat büyüyene kadar devam etti ve sadece finans piyasalarını rahatlatabildi. 2020'de insanlara direkt para verecek kadar ileri gidildi ama Rusya ve Çin kaynaklı devasa problemlere neden oldular. Geçmişteki tüm finansal krizlerde somut olarak tanımlanamayan veya dikkate alınmayan güçler etkili olmuştur ama sonrasında yapılanlar ise tarihi kaosa sürüklemekten başka işe yaramamıştır. Parasal bolluk 2009'dan beri herkesçe benimsenen masum bir çözüm gibi gözüküyor ama neden olduğu dengesizlikler sonucu Bernanke gibi adamların dahil olduğu bağımsız düşünce kuruluşları nükleer çatışma riskini %50 olarak hesaplıyor.

    Bu da bize şunu gösteriyor; krizlerin nedeni olarak bildikleriniz kökten yanlış şeyler. Teşhis hatalı olduğundan alınan tedbirler aslında geçici bir rahatlama dönemi sırasında çok daha büyük sorunların tohumlarını ekiyor.
    1908 krizini 1. dünya savaşı takip etti
    1929 buhranında alınan tedbirler 2. dünya savaşına neden oldu.
    2009 krizinden sonra başlayan süreç çok daha tehlikeli ancak kesinlikle tahmin edilebilir değil.

  6. 2000 yılında patlayan teknoloji balonuna ayrıca değinmek gerekiyor.
    Nobel ödüllü iktisatçı Shiller'in Türkçeye de çevrilen kitabı hem ona şöhret kazandırmış hem de okuyucularını bir teknoloji balonuna ikna etmişti. Komik olan ise kendisinin bu teknolojileri pek anlamaması ve umursamamasıydı. Hatırladığım kadarıyla kitapta da dijitalleşmenin etkileri gibi önemli konulara değinilmemiş, klasik bir finans balonu gibi yaklaşmıştı konulara. Demek ki; sadece yeni nesil şirketlerin dik şekilde yükselen grafiklerine ve topluluğun çılgınlığına bakarak balon teşhisi koyulmuştu. Öte yandan balon denen şirketler küresel çapta hızla büyümelerine devam ediyordu. Çöpçatan sitelerinden arama motorlarına, sohbet odalarından mobil devrime ve alışveriş portallarına, finans tarihinin en hızlı büyüme performansını göz ardı edilmişti ama sonuçta, 2000 yılında haklı çıkmışlar gibi gözüküyorlardı.

    Öte yandan 2001 yılında arka arkaya patlayan Enron ve Worldcom muhasebe skandalları borsa yatırımcılarında büyük kuşku uyandırmıştı. Enron, Marmara Ereğlisinde de tesisi bulunan küresel bir enerji deviydi. Her iki skandal 2001 yılında ortaya çıksa da insider satışları 1999-2000 döneminde başlamıştı ve insan kaynaklı olan bu durum en üst düzey insanlar arasında biliniyordu. Belki bazı senatörlerin kulağına kadar gitmişti ve onlar da kendi servetlerini yöneten Buffet veya Bear Stearns gibi para yöneticilerini haberdar etmişti. Göz önündeki teknoloji balonunu tartışırken görünmeyen gerçeklerden biri buydu ve enerji sektörünün lokomotif olduğu göz önüne alınırsa, skandal patlamadan önce borsa genelini etkileyecek bir zayıflamaya neden olduğu da düşünülebilir? Enron hisseleri 90$ zirvesinden 2001 yılında 1$'a düştüğünde Türkler dahil pek çok yatırımcı şirketin devlet tarafından kurtarılacağına dair bahis oynadı ama benzer durumdaki başka şirketleri kurtaran ABD federal hükümeti Enron'a acımadı. Muhtemelen senatörlerin batık yatırımları olmadığından ve geride yağmalanacak çok değerli varlıklar bıraktığındandır.

    2000 yılının bir başka önemli konusu ekonomik durgunluk diyebiliriz. Son derece hissedilir olmasına rağmen bugün pek hatırlanmaması ilginç zira bu durgunluk 11 eylül 2001'deki terör olayına kadar derinleşerek devam etti ve terör bahanesiyle bir askeri harekata dönüştü. Afganistan'a yapılan sefer durumu kötüleştirdi çünkü bu topraklarda ganimet yoktu. Mecburen ırak konusu gündeme geldi. Dikkat ederseniz ABD borsaları 2003 yılına kadar düşmeye devam ediyor ama teknoloji şirketleri bu dönemde süper hızlı büyümelerine devam ediyor? Sonuç olarak 2000 yılında patlayan şey teknoloji balonu değil onun henüz küçük bir parçası olduğu tüm finansal sistemdi. Bugün için de riskleri teknoloji sektöründe aramak yerine 2009'dan beri devam eden delilik ötesi para politikalarının sonuçlarında aramak gerekiyor zaten siyasi tepkiler ve jeopolitik olaylar da bu sonuçlara göre şekilleniyor.

Sayfa 29/29 İlkİlk ... 19272829

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •