-
Her iki yorum da dönemin fotoğrafını net biçimde ortaya koyuyor: Türkiyede şirketler düşük faiz döneminin bol kredi hızlı büyüme döngüsünde ilerledi, ardından yüksek faiz rejimiyle sert şekilde frenlediler. Bunu yalnızca bilanço yönetimi hatası olarak görmek eksik olur; ekonomi yönetiminin tercihleri şirketleri olduğu kadar bireyleri de zorladı. Fakat Kontrolmatik özelinde ayrışan bir tablo var ve ben yatırımcı olarak tam da bu yüzden şirkete farklı bakıyorum. Kontrolmatik, borçla şişen değil varlık üreten bir şirketti. Düşük faiz döneminde birçok firma tüketimi, inşaatı veya tamamlanamayan projeleri finanse ederken; Kontrolmatik Pomega ile hücre fabrikası, Plan S ile uydu takımyıldızı, EPC enerji projeleri ve BESS altyapısı gibi somut, üretken, döviz kazandıran tesisler kurdu. Borç artmış olabilir ama karşılığında ciddi endüstriyel kapasite oluştu işte bu, faiz şoku geldiğinde fark yarattı.
Yüksek faiz döneminde alınan kararlar ise çok daha kritik. Normalde şirketler bu ortamda idare etme refleksine girer; Kontrolmatik bunu yapmadı. Bedelli sermaye artışına gitti, KMT paylarını Teraâya devrederek likidite yarattı, finansal yapıyı sadeleştirdi ve kısa vadeli borçları kapatma stratejisi açıkladı. Türkiyede çok az şirketin cesaret edebildiği bir hamleydi bu. Geleneksel borcu borçla çevirme modeli yerine borcu azalt özkaynağı güçlendir nakit akışını toparla modeline geçtiler. Yüksek faiz rejiminde bir şirketi ayakta tutabilecek tek rasyonel strateji budur.
Ekonomi politikalarındaki hatalar tüm şirketleri baskıladı, bunda tartışılacak bir yön yok. Ancak Kontrolmatikin avantajı şu: Şirketin müşterileri ağırlıklı olarak ABD, Avrupa ve Orta Doğuda; gelirleri döviz, büyümesi ise küresel mega trendlerden besleniyor. Enerji depolama, yenilenebilir entegrasyon, mikrogridler, uydu IoT ve akıllı sayaç dönüşümü gibi alanlar ne seçimlerden etkilenir ne de yerel faiz politikasından. Dünya büyürken Türkiye şirket için sadece bir üretim ve teknoloji merkezi.
Bugünkü zorluk, yatırım evresinden ölçeklenme evresine geçiş sancısıdır. Kasa erimesi yönetim hatasından değil, dev yatırımların doğal sonucundan kaynaklandı; yüksek faiz bunu görünür hâle getirdi. Bedelli ve Tera anlaşması ise gecikmiş bir zorunluluk değil, tam da ölçeklenmeye geçilen kritik dönemin finansal hazırlığı niteliğinde.
Sonuç olarak Türkiyenin ekonomik hataları şirketlere ciddi yük getirdi; ancak Kontrolmatik bu yükün altında ezilen değil, dönüşerek güçlenen şirketlerden biri oldu. Borç azalan bir eğilimde, sermaye güçleniyor, Pomega devreye giriyor, Plan S ticari aşamaya ilerliyor, global gelirler artıyor. Bu şirket kısa vadeli faiz dalgasıyla değil, önündeki 10 yıllık enerji depolama ve IoT devrimiyle fiyatlanması gereken bir şirket. Zorlu makro ortamda bile attığı adımlar bana güven veriyor.
Özetle: Türkiye ekonomisi hata da yapsa, faizler yüksek de kalsa, piyasa dalgalansa da enerji depolama ve uydu IoT önümüzdeki on yılın en büyük iki global trendi ve Kontrolmatik bu iki trenin lokomotifine çoktan binmiş durumda.
trene bin ve ya in....
Kontrolmatik, Pomega ve Plan S yönetiminin 2020-2025 arasında attığı adımlar geriye dönüp bakıldığında şunu gösteriyor: Bu CEOlar Türkiye ekonomisinin nereye gittiğini değil, dünyanın nereye gittiğini öngördüler ve bunu sezgiyle değil, veri temelli küresel trend analizleriyle yaptılar. Enerji depolama talebinin 2025 e kadar 10 kat büyüyeceğini gösteren BNEF raporları, ABD “Çin gibi büyük ekonomilerin depolamayı zorunlu stratejiye dönüştürmesi ve küresel grid dönüşümünün başlaması 2020den itibaren çok belirgindi. Kontrolmatik bu tabloyu okuyarak Pomega yı kurdu, Türkiyenin ilk LFP hücre fabrikası için temeli 2021 de attı ve küresel krizler başlamadan önce yatırım planlarını hazırladı; bu, tamamen trend takibinin sonucuydu. Aynı şekilde tedarik zincirinin Çin den ABD ve Avrupaya kayacağı 2021 den itibaren netleşmişti. ABD Kongresinin non-Chinese contentkavramını yasal metinlere sokması ve 2022 IRA yasasının Çin dışı üretimi dev teşviklerle desteklemesi, yeni küresel mimariyi işaret ediyordu. Kontrolmatik bunu erken görerek ABDde 3 GWh BESS fabrikası planladı, Türkiyedeki üretimi China-free supply chain olarak konumladı ve Pomega hücrelerinin ABD pazarına entegrasyonunu hazırladı. Bu hamleler CEO ekibinin jeopolitik kırılmaları ne kadar iyi okuduğunun güçlü göstergesiydi.
Uydu internet, IoT ve smart metering pazarının büyümesi de 2020 den beri çok belirgindi. Starlinkin ardışık başarılı fırlatmaları, küresel IoT pazarının 2025 te 1,2 trilyon dolara ulaşacağı beklentileri, Avrupadaki akıllı sayaç dönüşümünün hızlanması ve NB-IoT/CAT-M teknolojilerine yönelik operatör yatırımları sektörün ivmesini açıkça ortaya koyuyordu. Kontrolmatik bu gelişmeleri erken okuyarak 2020de Plan Si kurdu, 10 kg altı nano uydu teknolojisine girdi, bugün 16 uyduya ulaştı ve 100 uydu hedefi belirledi; bu da şirketin telekom ve dijitalleşme trendlerini yıllar önce okuduğunu kanıtlıyor. Enerji geçişinin geri dönüşsüz olduğu ise 2019 2020 döneminde netleşmişti; güneş enerjisinin %85 ucuzlaması, depolamaya akan yüz milyarlarca dolar, net-sıfır hedefleri ve lityum piyasasındaki dönüşüm yeni enerji mimarisini şekillendiriyordu. Kontrolmatik bu büyük dönüşümü izleyerek GES, BESS ve mikrogrid projelerine agresif biçimde girdi, EPC tecrübesiyle depolamayı birleştirdi ve dikey entegre iş modelinin temelini attı.
Türkiyede eski sayaçların değişeceği ve uzaktan okunur yapıya geçileceği ise yıllar öncesinden biliniyordu. EPDKnın 2018 raporu on yıl içinde tüm sayaçların akıllı sisteme dönüşeceğini öngörüyordu, ABnin smart metering zorunluluğu da bu süreci hızlandırdı. Plan S IoT uydu altyapısı ve akıllı ölçüm çözümleri bu dönüşüm için erken pozisyon almanın sonucu oldu. Tüm bunların yanında, Tesla örneği küresel ölçekte dikey entegrasyon modelinin kaçınılmaz yön olduğunu gösteriyordu: hücre, batarya, yazılım, entegrasyon tek elde toplanıyordu. Kontrolmatik de hücre (Pomega), batarya paketleme, BESS entegrasyonu, EPC, uydu ve IoT bileşenleriyle aynı dikey yapıyı kendi ölçeğinde kurdu; Türkiyede bunu yapan başka şirket bulunmuyor.
2024 başında Türk şirketleri için en büyük riskin kısa vadeli borç olduğu çok belirgin hâle geldiğinden, yönetim bu kırılmayı da erken okudu. Önce agresif bir %300 bedelli kararı aldılar, ardından rasyonel biçimde %100e çektiler; KMT Tera hisse satışını borç kapamak ve bilanço sadeleştirmek amacıyla yaptılar. Bu hamleler CEOların yalnızca küresel trendleri değil, yaklaşan finansal krizin ritmini de doğru zamanda okuduklarını gösteriyordu. Özetle bu ekip; küresel enerji depolama verilerini, ABD AB tedarik zinciri değişimini, IoT ve uydu konstellasyon patlamasını, akıllı sayaç dönüşümünü, BESS entegrasyon kurallarını, güneş depolama devriminin sinyallerini ve yüksek faiz döngüsünün baskılarını doğru yorumladı. Onlar Türkiye ekonomisini değil, dünyayı okuyarak hareket etti; bugün yaşanan yavaşlama ise aslında küresel büyüme öncesi geçici bir finansal Å“reset niteliğinde.
Bu ekosistem içinde McFly Robotics ise dışarıdan bakıldığında sadece bir drone veya robotik şirketi gibi görünse de aslında üç mega trendin kesişiminde duran gizli büyüme motoru konumunda: enerji altyapılarının dijitalleşmesi, otonom güvenlik-gözlem ekonomisi ve yapay zekâ kontrollü saha operasyonları. Bu alanların 2025 2030 arasında yüz milyarlarca dolarlık pazar oluşturacağı verilerle sabit. CEOlar McFly Robotici de veri temelli öngörülerle konumlandırdı. Enerji depolama ve şebeke sahalarının kritik altyapı statüsü nedeniyle otonom güvenlik çözümlerine geçişin ABD DOE ve AB güvenlik rehberleriyle zorunlu hâle geldiği 2023 2024 döneminde netleşmişti; dünya genelinde 50.000den fazla enerji tesisinin 2026ya kadar drone tabanlı izlemeye geçeceği açıktı. Kontrolmatik bunu erken görerek McFly ile BESS tesislerinin güvenlik ve bakım otomasyonunu dikey entegre etti. Uydu + drone entegrasyonunun küresel ölçekte yeni standart hâline gelmesi, Plan S uydu IoT altyapısı ile McFlyın video stream ve saha verisinin birleşmesiyle tek ekosistemde çözüme dönüştü; bunu hem Türkiye de hem dünyada yapan şirket sayısı çok az.
IEA verilerine göre 2020 2024 arasında robotik bakım (predictive maintenance) %600 büyüdü ve McFly burada Kontrolmatik için kritik avantaj sağlıyor: trafo, hat, BESS ve solar alanlarının otonom taraması, termal kamera ile arıza tespiti, yapay zekâ tabanlı fault detection ve otonom devriye robotlarıyla bakım maliyetleri %40 azalıyor. ABD pazarında ise 2023 2025 arasında robotik saha talebi patladı; FEMA ve DOE verileri kritik altyapı gözetimi ihale hacminin 2 yılda 4 kat arttığını, enerji devlerinin drone partnerlerini ikiye katladığını gösteriyor. 2030a kadar 1,2 milyon endüstriyel drone sahada görev yapacak. Kontrolmatik için avantaj ise şu: Pomega bataryalar, Kontrolmatik in enerji sahaları, Plan S uydu bağlantısı ve McFly robotik operasyonları ile müşteriye tek seferde full package sunulabiliyor.
Bu nedenle McFly Robotics yönetimin öngördüğü en stratejik hamlelerden biri olarak ekosistemi tamamlıyor. Enerji + batarya + uydu + drone entegrasyonu Tesla'nın bile yeni girdiği bir alan. Plan Sin IoT gelirini artırıyor çünkü droneların tüm telemetrisi uydu üzerinden akıyor ve abonelik modeli yaratıyor. Pomega sahalarının güvenliğini ve verimliliğini yükseltiyor; drone ve yapay zekâ temelli bakım süreçleri hem insan ihtiyacını azaltıyor hem riskleri düşürüyor. ABD ve Meksika pazarında robotik talebinin büyüklüğü ve Kontrolmatikin China-free supply chainâ avantajı McFly için de büyük kapı açıyor. Son olarak, donanımdan çok yazılım ve hizmet satışıyla %50 nin üzerinde brüt marjlı, sürdürülebilir ve tekrarlayan gelir modeli oluşturuyor. Bu bütün yapı bir araya geldiğinde McFly Robotics, Kontrolmatik ekosisteminin görünmeyen fakat en stratejik büyüme motorlarından biri hâline geliyor.
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri