-
Nobel Odullu Amerikali oyun yazari Eugene (Gladstone) O'Neill'in ilk uzun oyunu Ufkun Otesinde (Beyond the Horizon - Oltre l'orizzonte), 2 Subat 1920'de Broadway, Morosco Theater'da sahnelendi.
-
Irlandali yazar James Joyce'un Ulysses romani, kendisinin 40. Dogum gununde, 2 Subat 1922’de Paris’te Shakespeare and Company tarafindan yayinlandi. (1000 kopya olarak basildi)
“Ben de onun gibiydim, ayni dusuk omuzlar, ayni oturup kalkmayi bilemeyen haller. Cocuklugum, ikibuklum, yani basimda duruyor. Ona bir kerecik ya da hafifce dokunamayacagim kadar uzakta. Benim cocuklugum gozlerimiz kadar uzak, onun cocuklugu gozlerimiz kadar gizli. Sessiz sirlar, kalplerimizin icindeki karanlik saraylarda tas gibi kurulmus oturuyorlar: hukumranliklarindan bikmis sirlar: tahttan indirilmek isteyen tiranlar.”

“Like him was I, these sloping shoulders, this gracelessness. My childhood bends beside me. Too far for me to lay a hand there once or lightly. Mine is far and his secret as our eyes. Secrets, silent, stony sit in the dark palaces of both our hearts: secrets weary of their tyranny: tyrants, willing to be dethroned.”
-
Italyan filozof, gazeteci, yazar, gastronomi uzmani ve gurme Luigi Veronelli'nin dogum yildonumu (2 Subat 1926)


"Sarap, topragin gokyuzune soyledigi sarkidir."
-
Amerikali yazar, gazeteci ve psikanaliz arastirmacisi Judith Viorst'un dogum gunu (2 Subat 1931)

"Kocam, ne zaman aksam yemegine gec kalsa, onun ya beni aldattigini yada sokakta olu olarak yattigini dusunurum ama hep ikincisini tercih ederim."

"Guc denen sey, ciplak bir elle bir cikolatayi dort parcaya ayirabilme, sonra da parcalardan yalnizca birini yiyebilme kapasitesidir.”
-
Surrealist ve absurdist Rus sair, yazar ve oyun yazari Daniil Kharms'in olum yildonumu (2 Ocak 1942)
"Simdi uykum geldi ama uyumayacagim. Kagit kalem alip yazacagim. Icimde muthis bir guc hissediyorum. Bunu dune kadar hep dusundum. Hikaye gunumuzde yaşayan,mucizeler yaratabilen ancak mucize gostermeyen bir isci hakkinda olacak. Mucizeler yaratan ve herhangi bir mucize gosterebilecek bir isci oldugunu biliyor ama mucize gostermiyor. Oturdugu apartman dairesinden atiliyor ve parmaginin tek hareketiyle dairenin kendisinin olabilecegini biliyor, ama bunu yapmiyor; boynunu bukerek daireden cikiyor ve sehrin disinda bir barakada yasiyor. Bu barakayi guzel tugla bir eve donusturebilir, ama bunu yapmiyor; barakada yasamayi surduruyor ve sonunda omru boyunca tek bir mucize bile gostermeden oluyor."

"Now I feel sleepy but I am not going to sleep. I get hold of a piece of paper and a pen and I am going to write. I feel within me a terrible power. I thought it all over as long ago as yesterday. It will be the story about a miracle worker who is living in our time and who doesn't work any miracles. He knows that he is a miracle worker and that he can perform any miracle, but he doesn't do so. He is thrown out of his flat and he knows that he only has to wave a finger and the flat will remain his, but he doesn't do this; he submissively moves out of the flat and lives out of town in a shed. He is capable of turning this shed into a fine brick house, but he doesn't do this; he carries on living in the shed and eventually dies, without having done a single miracle in the whole of his life."
-
Amerikali aktris Farrah (Leni) Fawcett’in dogum gunu (2 Subat 1947)


-
Fransiz yazar ve sair Valery Larbaud’nun olum yildonumu (2 Subat 1957)
Bir gun, Karkov'da bir halk mahallesinde
(Ey butun kadinlari başlarındaki ak sallarla
Madone havasi tasiyan su guney Rusya!)
Cesme basina gelen bir kadin gormustum,
Oralarin adetine gore ve Ovides'in cagindaki gibi
Boynunun ve omuzlarinin ustunde dengelenen
Iki kova asmisti bir sopanin iki ucuna.
Pacavralar icinde bir cocuk yaklasti, bir seyler
soyledi ona;
Kadinin bedeni usulca saga egildi,
Oyle ki yere degiyordu tertemiz su dolu kova
Diz cokerek kana kana icti cocuk da.
Bir sabah, Rotterdam'da, Boopjes rihtiminda,
(1900 yilinin 18 Eylulu, saat sekiz sulari),
Rasladim atolyelerine giden iki genc kiza
Buyuk demir koprulerden birinin onunde vedalasiyorlardi
Yollari ayriliyordu orda.
Muhabbetle sarilip opustuler; elleri titriyordu,
Ayrilmak istiyorlar ama bunu yapamiyorlardi; dudaklari
Uzuncle uzaklastiktan sonra hemen bulusuyordu
Gozleriyse hic ayrilmiyordu birbirinden
Oylece kaldilar uzun sure, bitisik, yan yana,
Ayakta ve hareketsiz, gelip gecenin saskin bakislari arasinda
Ve romorkorler homurdanmaktaydi irmak ustunde
Ve trenler gelip gidiyordu keskin dudukleriyle.

Un jour, à Kharkow, dans un quartier populaire,
(Ô cette Russie méridionale, où toutes les femmes
Avec leur châle blanc sur la tête, ont des airs de Madone !)
Je vis une jeune femme revenir de la fontaine
Portant, à la mode de là-bas, comme du temps d’Ovide,
Deux seaux suspendus aux extrémités d’un bois
En équilibre sur le cou et les épaules.
Et je vis un enfant en haillons s’approcher d’elle et lui parler.
Alors inclinant légèrement son corps à droite,
Elle fit en sorte que le seau plein d’eau pure touchât le pavé
Au niveau des lèvres de l’enfant qui s’était mis à genoux pour boire.
Un matin, à Rotterdam, sur le quai des Boompjes,
(C’était le 18 septembre 1900, vers huit heures),
J’observais deux jeunes filles qui se rendaient à leurs ateliers ;
Et en face d’un des grands ponts de fer, elles se dirent au revoir,
Leurs routes n’étant pas les mêmes.
Elles s’embrassèrent tendrement ; leurs mains tremblantes
Voulaient et ne voulaient pas se séparer ; leurs bouches
S’éloignaient douloureusement pour se rapprocher aussitôt
Tandis que leurs yeux fixes se contemplaient...
Ainsi elles se tinrent un long moment tout près l’une de l’autre,
Debout et immobiles au milieu des passants affairés,
Tandis que les remorqueurs grondaient sur le fleuve,
Et que les trains manœuvraient en sifflant sur les ponts de fer.
-
Frankenstein tiplemesiyle unlenen Ingiliz sinema ve tiyatro aktoru (William Henry Pratt) Boris Karloff'in olum yildonumu (2 Subat 1969)

Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri