-
Julius Caesar (Giulio Cesare) , Marcus Junius Brutus'un onderligindeki, Cumhuriyeti eski isleyisine kavusturmayi hayal eden bir grup senator tarafindan 15 Mart 44 (M.O.) tarihinde olduruldu.

"Sen de mi Brutus?"
("Sen de mi Brutus, oglum!")

[Tu quoque, Brute, fili mi!]
"Anche tu, Bruto?"
("Anche tu, Bruto, figlio mio!")

"Geldim, gordum, yendim."
-
Cenevizli kasif Kristof Kolomb, 3 Agustos 1492'de Ispanya Palos limanindan (daha sonra Kastilya Kralligi olacak) Yeni Dunya'ya dogru yola cikti.12 Ekim'de San Salvador ismini verdigi yere ulasti. 15 Mart 1493'de tekrar Palos limanina geri dondu.
-
Italyan Barok ressam Salvator Rosa'nin olum yildonumu (15 Mart 1673)
Marina del Faro, Galleria Palatina, Palazzo Pitti Firenze.
-
Italyan hukukcu, filozof, ekonomist ve edebiyatci Cesare Beccaria'nin dogum yildonumu (15 Mart 1738)
"Her zaman siradan ve bayagi bir adam olan yuzsuz, yalanci biri, bilgisiz bir halk icinde tapinilacak konuma gelebilir. "

"Un ardito impostore, che è sempre un uomo non volgare, ha le adorazioni di un popolo ignorante e le fischiate di un illuminato."

"Eger zorbaligin ruhu edebiyatla, okumayla butunlesebilseydi, dogrusu cok korkardim."
-
1910 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan, Alman yazar ve cevirmen Paul Johann Ludwig von Heyse'nin dogum yildonumu (15 Mart 1830)
"Gecen yuzyilin ortalarina dogruydu, Venedik'in 'Bella Cortesia' diye hos bir adi olan dar bir sokaginda tek katli, basit, kucucuk bir evi vard,. Alcacik kapisinin uzerinde tahtadan, kivrimli iki sutunla barok biciminde pervazlarin cercevelendigi girintide bir Meryem Ana yontusu durur, kirmizi siseli bir lambacik da soluk bir isikla surekli yanardi.Cunku buraya ancak dis kapi acildikca gun isigi girerdi. Bayan Giovanna Danieli kendisine miras kalan bu evde, kocasinin olumunden beri biricik kizi Marietta ile oturuyor,kullanilmayan bir iki odayi kendi halinde yasayan kimselere kira vermiyordu. Merdivenin ustu, gunun her saatinde yari karanlik olmasina karsin,Bayan Giovanna'nin en cok sevdigi yerdi.Dedigine bakilirsa, sevgili kocasi icin gozyasi dokmekten gozleri adamakilli zayiflamis, gun isigina dayanamaz duruma gelmisti. Oysa komsularina kalirsa, butun gununu ust sahanlikta gecirmesinin tek nedeni, girip cikanlari yolundan alikoymak, merakinin, bos bogazliginin karşiligini almadikca onları birakmamakti. Biz onu tanıidigimiz siralarda, salt bu nedenin, onu rahat koltugunu birakip merdivenin sert basamaginda oturmak zorunda birakacagi olasiligi aklimiza bile gelmezdi." Andrea Delfin

"In jener Gasse Venedigs, die den freundlichen Namen 'Bella Cortesia' trägt, stand um die Mitte des vorigen Jahrhunderts ein einfaches, einstöckiges Bürgerhaus, über dessen niedrigem Portal, von zwei gewundenen hölzernen Säulen und barockem Gesims eingerahmt, ein Madonnenbild in der Nische thronte und ein ewiges Lämpchen bescheiden hinter rotem Glas hervorschimmerte. Trat man in den unteren Flur, so stand man am Fuße einer breiten, steilen Treppe, die ohne Windung zu den oberen Zimmern hinaufführte. Auch hier brannte Tag und Nacht eine Lampe, die an blanken Kettchen von der Decke herabhing, da in das Innere nur Tageslicht eindrang, wenn einmal die Haustür geöffnet wurde. Aber trotz dieser ewigen Dämmerung war die Treppe der Lieblingsaufenthalt von Frau Giovanna Danieli, der Besitzerin des Hauses, die seit dem Tode ihres Mannes mit ihrer einzigen Tochter Marietta das ererbte Häuschen bewohnte und einige überflüssige Zimmer an ruhige Leute vermietete. Sie behauptete, die Tränen, die sie um ihren lieben Mann geweint, hätten ihre Augen zu sehr geschwächt, um das Sonnenlicht noch zu vertragen. Die Nachbarn aber sagten ihr nach, daß sie nur darum von Morgen bis Abend auf dem oberen Treppenabsatz ihr Wesen treibe, um mit jedem, der aus- und einginge, anzubinden und ihn nicht vorüberzulassen, eher er ihrer Neugier und Gesprächigkeit den Zoll entrichtet habe. Um die Zeit, wo wir sie kennen lernen, konnte dieser Grund sie schwerlich bewegen, den harten Sitz auf der Treppenstufe einem bequemen Sessel vorzuziehen."
-
Danimarkali illustrator ve ressam Gerda Wegener'in dogum yildonumu (15 Mart 1886)

https://youtu.be/onKAizJmxOs?t=3
-
Ispanyol sair Blas de Otero'nun dogum yildonumu (15 Mart 1916)
Tek bir sozcuk
gelmeyecek dudaklarima
gercekligi olmayan.
Tek bir hece
gerekli olmayan.
Yasadim
gormek icin
sozcuklerin
agacini, tanigi oldum
insanin, yaprak yaprak,
Yaktim butun teknelerini
ruzgarin.
Yerle bir ettim
dusleri,
yasayan sozcukler
ektim.
Biri olsun
cikmadi sozumden:
kokledim
soktum xikardim
sessizligi topraktan
gunesin alninda.
Sayilidir
gunlerim
bir,
iki,
dort
kitap sildi unutulmayi.
Ey kirlari,
ey dagları, ey irmagi
Darro'nun: diri diri
yok edin beni.
Yukseltin
mavi doruklarina ulkemin
sesi.
Tek bir mazgal
kaldi bana
benimdir diyebilecegim.
Ey yitik hava
ey yitik deniz.
Gelip carpin
misralarima
ve yankilarim
ozgurlugun tadini
cikara cikara

Ni una palabra
brotará en mis labios
que no sea
verdad.
Ni una sílaba,
que no sea
necesaria.
Viví
para ver
el árbol
de las palabras, di
testimonio
del hombre, hoja a hoja.
Quemé las naves
del viento.
Destruí
los sueños, planté
palabras
vivas.
Ni una sola
sometí: desenterré
silencio, a pleno sol.
Mis días
están contados,
uno,
dos,
cuatro
libros borraron el olvido,
y paro de contar.
Oh campo,
oh monte, oh río
Darro: borradme
vivo.
Alzad,
cimas azules de mi patria,
la voz.
Hoy no tengo una almena
que pueda decir que es mía.
Oh aire,
oh mar perdidos. Romped
contra mi verso, resonad
libres.
-
James Joyce ve Oscar Wilde'in en detaylı biyografisini yazan Amerikali edebiyat elestirmeni Richard (David) Ellmann'in dogum yildonumu (15 Mart 1918)
"Roma bana anneannesinin cesedini gezginlere teshir ederek gecimini saglayan bir adami animsatiyor. / Rome reminds me of a man who lives by exhibiting to travellers his grandmother's corpse." James Joyce - Hayatı ve Eserleri
"Modern dunyanın butun cirkinligi sehirlerin ve sehir tarzi dusunme biciminin yayginlasmasinin sonucudur, eger guzelligi geri getirmek istiyorsak ruh ve dogayi yeniden evlendirmeliyiz. / The whole ugliness of the modern world has come from the spread of the towns and their ways of thought, and to bring back beauty we must marry the spirit and nature again."

"Inancina acikca meydan okudugu bir surecin hemen ardindan annesinin olmesi sanki bir cezalandirma gibiydi; Joyce, cok ustune gittigi icin onu oldurmus hissediyordu. Bu sirrini actiginda Nora da ona sitemle 'kadin katili' demisti. / Yet her death not long after one of his open defiances of her belief seemed a punishment; he felt as if he had killed her by trying her too far. This thought he confided to Nora, who called him reproachfully, 'Woman-killer.' "
"Bir insana olabilecek en onemli sey bir cocugun dogmasidir. / The most important thing that can happen to a man is the birth of a child”
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri