Sayfa 2336/2455 İlkİlk ... 1336183622362286232623342335233623372338234623862436 ... SonSon
Arama sonucu : 19637 madde; 18,681 - 18,688 arası.

Konu: ...:::vobelıt:::...

  1. Enflasyon bir tercihtir. Burada sanki enflasyonla mücadele ediliyor gibi yanlış bir kanı oluşmuş. Aynı para gibi yoktan varedilen enflasyon da bir varlık transferi yöntemi, yerine göre de bir vergi çeşididir. Hatta en kolay tahsil edilen vergidir, muhattabı da alt ve orta sınıflardır. Herkes halinden memnun.

  2. #18682
     Alıntı Originally Posted by pit Yazıyı Oku
    altına imza atılacak türden tespitler. kaleminize sağlık hocam
    Ben de nezaketiniz için teşekkür ederim.

  3. #18683
     Alıntı Originally Posted by TIFIL Yazıyı Oku
    deniz hocam benim kafama şu soru takılıyor,

    ülkede ki maaşlar neden işçi - memur (emeklisi dahil ) neden farklı zam alıyorlar anlayamıyorum, biraz açıklarsanız sevinirim . tşk..
    Memurlar maaşlarını peşin alırlar,işçiler çalışma süresini tamamladıktan sonra(aylık ise ayın son gününde) alırlar.
    Memurlar dışındaki emeklilerin ücretleri de 6 ayda bir TÜFE enflasyon verisine göre enflasyon farkı oranında ayarlanıyor.Memur ve memur emeklilerinin maaşları ise ,sendikayla hükümet arasında toplu iş sözleşmelerine göre belirleniyor.6 ayda bir sözleşmede belirlenen oranda zam yapılıyor,enflasyon daha yüksekse,ikinci 6 aylık zamma bu enflasyon farkı da eklenerek maaşlar belirleniyor.Nadiren olsa da ,enflasyon oranı ,sözleşmedeki zam oranının altında kalırsa,o memur ve emeklisi için reel bir artış oluyor.Ama tabii bu konuştuklarımız ,hep TÜİK'in enflasyon verileriyle.

  4. #18684
     Alıntı Originally Posted by RAVİ Yazıyı Oku
    Enflasyon bir tercihtir. Burada sanki enflasyonla mücadele ediliyor gibi yanlış bir kanı oluşmuş. Aynı para gibi yoktan varedilen enflasyon da bir varlık transferi yöntemi, yerine göre de bir vergi çeşididir. Hatta en kolay tahsil edilen vergidir, muhattabı da alt ve orta sınıflardır. Herkes halinden memnun.

    Çok doğru bir yorum.Ben de bu düşüncedeyim.

  5. #18685
    https://x.com/muratsagman/status/1876161149286183284

    "Bütçede 2025 yılı için ek bir yük geliyor. Kalyon, Kolin, Cengiz ve Limak'ın işlettiği Kuzey Marmara otoyolunda toplamında ilk sözleşmede garanti edilen yıllık araç sayısı 208 milyon 50 bin adet olurken, 2025 yılı için yeniden belirlenen garanti araç sayısı: 344 milyon 786 bin 665 adete çıktı. İlave edilen garanti araç sayısı 136 milyon 736 bin 665 olurken; 2025 yılı için hazinenin şirketlere garanti ettiği araç sayısındaki artış oranı %65 oldu"


    Soygun niteliğinde servet transferi!...

    Fatih Altaylı: "Çin dünyanın en uzun otoyolu Beijing-Urumçi'yi hizmete açtı. 2540 km uzunluğundaki yolun maliyeti 2,5 milyar dolar.

    Bizim 463 km'lik Kuzey Marmara Otoyolu 8 milyar dolar, 426 km'lik İstanbul-İzmir Otoyolu maliyeti ise 11 milyar dolar."

    yazmıştı.Şimdi 8 milyar dolarlık maliyet 8*1.65:13.2 milyar dolara yükselmiş oldu.


    https://t24.com.tr/haber/kuzey-marma...irildi,1207702
    Son düzenleme : deniz43; 07-01-2025 saat: 12:35.

  6. Başta Deniz43 olmak üzere değerli görüşlerini paylaşan arkadaşlara çok teşekkür ederim.

    Bugün gazeteleri okurken (genellikle BirGün'den başlarım) aşağıdaki yazı ilgimi çekti. Bilgi ve düşüncelerini paylaşacak arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim.

    "...
    2025 yılında ekonomik kriz sona erecek miâ€


    İnanılmaz gibi görünebilir fakat son üç yılda, 2021 Haziran - 2024 Haziran, ekonomi, beklenmedik ölçülerde iyi performans gösterdi.

    Aynı dönemde, yüksek enflasyon, bozulan gelir dağılımı ve bozulan fiyatlama davranışları örgütsüz ve düşük gelir gruplarını, bilhassa emeklileri adeta ezdi.

    Peki, kim için iyi performans gösterdi?

    Cevap: Firmalar için.

    Bu “iyiâ€liği firmaların finansal borçlarını azaltmış ve nakitlerini artırmış olmalarından anlıyoruz. Bankaların sorunlu alacak oranlarının %2’nin altında kalması da bu iyi gidişatı teyit ediyor.

    Firmalar kavramının içine sadece imalat sektöründeki şirketleri değil, hizmet sektöründeki şirketleri de hatta kendi hesabına çalışan mühendis, doktor, muhasebeci, avukat, vs, gibi meslek gruplarını da katabiliriz.

    Bu dönemin bütün çalışanlara etkisi de eşit olmamıştır.

    Mesela kamu personeli aldığı zamlarla maaşlarını döviz cinsinden neredeyse ikiye katlamıştır.

    Toplu Sözleşme imzalayabilecek kadar örgütlü işçiler de, bu dönemde reel ücretlerini artırmışlardır.

    Bazı işyerlerinde sendikalı işçilerin işverene aylık maliyeti yüz bin TL seviyesine kadar yükselmiştir.

    Şu anda kamuya, ödenecek sigorta primi için verilen ücret bordrolarında asgari ücretli olarak gösterilen inşaat işçilerinin maaşı iki ila yedi asgari ücret seviyeleri arasında değişiyor.

    Örnek: Düz bir işçi en az iki asgari ücret kadar maaş alırken mesela bir vinç operatörü yedi asgari ücret kadar maaş alabilmektedir.

    Bazı sektörler de, temin edebildikleri işçi kadar yeni sipariş kabul etmektedir. Örnek kuyumculuk ürünleri imalatı.

    Öte yandan özel sektör çalışanlarının çoğu gerçekten de asgari ücretle çalışıyor ve durumları iyi değil.

    Yazdıklarımın, Hükümetin bile ekonomi konusunda yapamadığı kadar olumlu bir tasviri ortaya çıkardığının farkındayım fakat devem ediyorum.

    Yazının başlığındaki “2025 yılında ekonomi krizden çıkacak mı†sorusu akademik ünvanı da olan bir arkadaşımın bana sorduğu bir soruydu.

    Doğrusu bu arkadaşım yalnız değil; TV’lerde ve YouTube kanallarında da bazı akademisyen ve finansçılar “Türkiye ekonomisindeki kriz†cümleciğini, hayret edilecek ölçüde çok kolay kullanıyorlar.

    Bu üç yıllık dönemde, TÜİK istatistiklerine göre tam 3 milyon 900 otuz altı bin kişi iş bulmuş.

    İstihdamın bu kadar yüksek olduğu bir ekonomiye “krizdeki bir ekonomi†denilebilir mi?

    2023 yılında yapılan her 100 TL harcamanın %31,9’u yatırım harcamasıydı yani 342 milyar dolar.

    2024 yılında yapılan (son çeyrek tahmin) yatırım harcamalarının GSYH’ya oranı %30 civarına düşecek; buna rağmen, 2024 yılında yatırım harcamalarının tutarı 400 milyar doları aşacak.

    Bir trilyon 350 milyar dolar GSYH büyüklüğü olan bir ekonomide 400 milyar dolar yatırım yapılıyorsa “kriz†kavramı, ekonomide olan biteni anlatmada makul ve münasip bir kavram olamaz.

    Peki insanlar niçin “krizdeki ekonomi†kavramını sık sık kullanıyorlar?

    Birincisi ekonominin bütün verilerini uçtan uca takip etmek ve yorumlamak yetenekleri sınırlı olduğu için, ikincisi de otorite veya uzman bellediği kişiler başta olmak üzere herkes kullandığı için.

    Bir üçüncü kriz kavramı kullanıcıları da muhalefet partileri veya ideolojik gruplardır.

    Bence muhalefet partileri ve muhaliflerin en acımasız hatta zaman zaman infial uyandırıcı kavramlarla ekonomiyi eleştirmeleri hem haklarıdır hem de görevleri; bu gruba girenlerin söylemlerine katılmıyorum fakat eylemlerini anlayışla karşılıyorum.

    EZİLENLER: EMEKLİLER

    Son üç yılın kesin ve istisnasız olarak ezilenleri emekliler olmuştur. EYT dolayısıyla bunca insan, tahminen olağan emekli sayısında iki milyon daha fazla kişi, emekli olmasına rağmen SGK’nın bütçesi EYT öncesine göre daha olumluya dönmüştür.

    SGK enflasyon sayesinde adeta yoğurda su ekleyerek giderleriyle gelirleri arasındaki dengeyi korumuştur.

    Bir bakıma emekliliği hak edenlerin reel gelirlerinden kırptığı parayla yeni emeklilerin maaşlarını ödemeyi başarmıştır.

    Bir zamanlar çalıştıkları dönem maaşının %70’i kadar maaş alabilen Emekli Sandığı emeklilerinin de reel gelirleri kırpılarak azaltılmıştır. Bu reel gelir azalışından sonra Emekli Sandığı emeklilerinin de geçinmesi çok zorlaşmıştır.

    On yıl önce en yüksek maaşla emekli olan bir SSK’lının aldığı maaş, bugün emekli olanın aldığı maaşın tam yarısına inmiş durumda.

    Muhtemelen aynı şey, on yıl sonra bugün yeni emekli olanların da başına gelecek.

    Hükümetin 2025 yılında enflasyon oranından daha yüksek bir oranda emeklilere zam yapması da mümkün değil.

    Sayın Şimşek’in bütün itirazlarına rağmen, 2025 yılı bütçesi %33 arttırıldı; emeklilere daha yüksek zam daha yüksek bütçe demek ve bu mümkün değil.

    Son yıllar bütün emekliler için tam bir “kriz dönemi†oldu ve gelecek yılların daha kötü olacağı da neredeyse kesin.

    Piyasa ekonomisi acımasız, ayırımcı ve zalimdir, herkese eşit davranmaz; ekonomi bazılarına bahar bahçe olurken diğerlerine karakış olabiliyor.

    Piyasanın doğasını bildiği için adeta bir sosyal güvenlik kıtasına dönmüş olan Avrupa, ekonominin, bu apaçık ve tehditkâr zulmünü hafifletmek için çırpınmaya devam ederken, bizim zalim hükümetimiz sosyal güvenlik harcamalarını biraz daha kısmanın yollarını arıyor..."

    https://www.karar.com/yazarlar/mehme...cek-mi-1602410

  7. Ülkede genel olarak firmaların daha doğru bir ifadeyle kurumsallığın kazandığını düşünmüyorum. Kazanan patronlar her zaman, firmasının içini boşaltan, borsada kar göstermeyen, vergi kaçırmak başta olmak üzere mümkün olduğunca kayıt dışında kalan şirket patronları sadece çalışanlarına değil şirketlerine ve başta borsadakiler olmak üzere bütün paydaşlarına da kaybettiriyor, en basitinden varsa tanıdığınız/bildiğiniz herhangi bir kobiye bakın, orada yaşananlar bile bir fikir verebilir.

  8. Türkiye’de sanırım en çok hırsız bir de manipülatör, lafazan var. Yiyip, içip, çalıp, çırpıp, dünyaya ve anısına, ardına önden tecavüz edip sonra da ölüp gidiyor insanlar (?). Arda kalanlar da aynı mirastan yemeye devam ediyor. Bir de şovenizmini yapıyorlar bu rezaletin. Ne kadar garip değil mi?

Sayfa 2336/2455 İlkİlk ... 1336183622362286232623342335233623372338234623862436 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •