-
Fransiz Akademik ressam Jules-Élie Delaunay'nin dogum gunu (13 Haziran 1828)
Ritratto di Jacques Bizet (Portrait of Jacques Bizet as a child, 1878)
-
Irlandali sair ve oyun yazari William Butler Yeats'in dogum yildonumu (13 Haziran 1865)

Yaslandiginda, kirlastiginda saclarin
ve uyuklar oldugunda hep
ve atesle sinandiginda
bu kitabi yeniden al ve yavasca oku
o yumusak bakisi dusle
gozlerinden suzulen bir keresinde
ve derin mi derin golgelerini onun
kimbilir kac kisi o ince o zarif anlarini sevdi senin
ve guzelligini belki gercek belki yalan
ama yalniz bir adam icindeki o gocebe ruhu sevdi
ve hercai yuzundeki kederi
comelisini parlayan parmakliklarin ardinda
miriltili, uzuntulu azicik, nasil yenildi ask
yurudu gitti otesine ardina daglarin
ve yuzu sakli hep
bir yildiz kumesinin ortasinda

Fisildadim ‘Cok gencim’diye
Sonra da, ‘Yasliyim’ diye, ‘oldukca’;
Ask olasiligim var mi bilmek icin
Bir Peni firlattim havaya.
‘Git ve sev, git ve sev, genc adam,
Eger gencse ve guzelse kadin.’
Ah Peni, ah kahverengi Peni,
Dugumlendim dugumune sacinin.
Cetrefil bir seydir ah ask,
Yoktur icindekileri bilecek kadar
Yeterli bilgelikte kimse,
Ta ki uzaga gidinceye yildizlar
Karanlik yuzu ayi yiyinceye dek
Aski tefekkur edeceklerinden.
Ah Peni, kahverengi Peni,
Baslayamaz kisi aska pek erken.
-
Arjantinli sair, deneme - roman - oyun - biyografi yazari, tarihci, profesor, tercuman, filolog, ilahiyatci, diplomat, politikaci ve gazeteci Leopoldo Lugones Arguello’nun dogum yildonumu (13 Haziran 1874)
"Iki ya da uc at grubu, asi kisragini kirbaclayan bir arabaciya karsi birlesmisti. Atlar kosum ve boyunduruga gittikce daha fazla direniyordu, oyle ki sonunda esekler tercih edilmeye baslandi. Belli bazi kosum takimlarini kabul etmeyen hayvanlar vardi, ancak zenginlere ait olduklarindan, isyanlari sevimli bir hava verilerek kapris diye adlandiriliyordu." Tuzdan Heykel

“Dos o tres atalajes habían hecho causa común contra un carretero que azotaba su yegua rebelde. Los caballos resistíanse cada vez más al enganche y al yugo, de tal modo que empezó a preferirse el asno. Había animales que no aceptaban determinado apero; mas como pertenecían a los ricos, se defería a su rebelión comentándola mimosamente a título de capricho.”
“Bedensel bir gunah islemediler, hatta birbirlerine ne dokundular ne de konustular; fakat Giovanni, onlarin gozlerindeki zinayi oylesine bas dondurucu bir aciklikla okudu, onu oylesine bir isyan ve suc birlikteligi olarak gordu ki her ikisinin de kalplerini bir an bile duraksamadan ayirdi.”

“Materialmente, no habían pecado, pues ni a tocarse llegaron, ni a hablarse siquiera; pero el esposo vio en sus ojos el adulterio con tan vertiginosa claridad, con tal consentimiento de rebelión y de delito, que les partió el corazón sin vacilar un ápice.”
-
Italyan asilli Amerikali Futurist ressam Joseph Stella'nin dogum yil donumu (13 Haziran 1877)
(La voce della citta' di N.York interpretata (Voice of the City of New York Interpreted, 1920 -22)

Luna Park, 1913
-
Portekizli sair, yazar, edebi elestirmen, cevirmen, yayinci ve filozof veYirminci yuzyilin en iyi sairlerinden Fernando Pessoa'nin dogum yildonumu (13 Haziran 1888)

"Denizden gelen yolcular icin Lizbon, cok uzaklardan bile, bir hayaldeki masalimsi goruntu gibi yukselir; gunesin altin isiklari ile mutlu ettigi parlak mavi gokyuzune karsi kolaylikla farkedilir. Ve kubbeler, anitlar, eski kaleler bu sihirli mevkinin, bu kutsanmis bolgenin sessiz tesrifatcilari gibi ev yiginlarinin uzerinde uzanir.’’ Lizbon’a Kisisel Bir Yolculuk


"Basimiza gelen seylerin degeri, surece uzunluklarıyla degil yogunluklariyla ilgilidir. Bu yuzden unutulmaz anlar, aciklanamayan seyler ve bizim icin essiz insanlar vardir."

Numaracı biridir sair.
Oyle ustaca numara yapar ki,
Gercekten aci cekerken bile
Rol yapiyormus gibi gorunur.
“Ocaginda kul olacaksam, adima toz deseler ne cikar? Odanin penceresiysem eger, bosluk olsam ne yazar? Su saatinde saat isem gecsem ne olur, degil mi ki sana ait oldugum surece duracagim, olsem ne olur, sana ait oldukca olmeyecegim madem; seni kaybetsem ne olur, seni kaybettikce bulacaksam eger?" Huzursuzlugun Kitabi

“Ere nel tuo focolare, che importa se io sono polvere? Finestra della tua stanza, che importa se io sono spazio? Ora nella tua clessidra, che importa che io me ne vada, se per essere tuo rimarrò; che importa che io muoia, se per essere tuo non morirò; che importa che ti perda, se perderti significa trovarti?"
-
Ingiliz suc yazari ve sair Dorothy Leigh Sayers’in dogum yildonumu (13 Haziran 1893)
“O anda Lord Peter'in aklina iki problemin daginik unsurlari geldi. Bir binanin damina dusen bir seyin husule getirecegi gurultu, Sir Levy'nin yagmurlu bir gecede bir kadinla, Battersea Park Caddesinde konusmasi, mufettis Sugg'un meshur operatoru hastahanenin otopsi salonuna kadar gidip aramasi, Banker Levy'nin sinir krizleri icinde bulunmasi, asitfenik kokulu sabun, Dusesin (Ben iyi biliyorum, Doktor Freke gencliginde Lady Levy'ye asikti) demesi, Peru petrolleri isi, banyo teknesindeki adamin profili ve nihayet kaucuk eldivenler.” Banyodaki Ceset

“Even so, the scattered elements of two grotesque conundrums, flung higgledy-piggledy into Lord Peter's mind, resolved themselves, unquestioned henceforward. A bump on the roof of the end house—Levy in a welter of cold rain talking to a prostitute in the Battersea Park Road—a single ruddy hair—lint bandages—Inspector Sugg calling the great surgeon from the dissecting-room of the hospital—Lady Levy with a nervous attack—the smell of carbolic soap—the Duchess's voice—"not really an engagement, only a sort of understanding with her father"—shares in Peruvian Oil—the dark skin and curved, fleshy profile of the man in the bath and rubber gloves.”
-
Fransiz forografci Jacques Henri Lartigue'nin dogum yildonumu (13 Haziran 1894)


Paris to Aix-les-Bains, 1931
-
Cervantes Odullu Paraguayli roman ve kisa oyku yazari Augusto Roa Bastos'un dogum yildonumu (13 Haziran 1917)
"Bir parca isik, hava bile yok. Ama bellekleri var. Tipki senin bellegin gibi. Homo-Sapiens’den uc yuz milyon yil daha yasli bir hamamboceginin bellegi. Baliklarin bellegi, kurbagalarin, hep ayni yerde gagasini temizleyen bir papaginin bellegi. Ki bu onlarin zeki, akilli oldugunu gostermez. Tam tersi. Bu acidan bakinca ustune kaynar su dokulmus bir kedinin soguk sudan bile kacar hale gelmesinden, onun iyi bir bellege sahip oldugunu soyleyebilir misin? Hayir, o sadece korkan bir kedidir. Kaynar su ile haslanmak artik onun bellegine girmistir. Bellek korkuyu hatirlamaz. Artik kendisi korku olmustur." Ben, En Ustun

“Puede que no tener luz ni aire. Tienen memoria. Memoria igual a la tuya. Memoria de cucaracha de archivo, trescientos millones de años más vieja que el homo sapiens. Memoria del pez, de la rana, del loro limpiándose siempre el pico del mismo lado. Lo cual no quiere decir que sean inteligentes. Todo lo contrario. ¿Puedes certificar de memorioso al gato escaldado que huye hasta del agua fría? No, sino que es un gato miedoso. La escaldadura le ha entrado en la memoria. La memoria no recuerda el miedo. Se ha trastornado en miedo ella misma.”

"They may not have light and air. But they have a memory. A memory just like yours. The memory of an archive-cockroach, three hundred million years older than homo sapiens. The memory of the fish, of the frog, of the parrot that always cleans its beak on the same side. Which doesn't mean they're intelligent. Quite the contrary. Can you state categorically that the scalded cat flees even cold water is possessed of a good memory? No, merely that it's a cat that's afraid. The scalding has penetrated its memory. Memory doesn't recall the fear. It has become fear itself."
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri