-
Full House dizisinin Jesse Katsopolis'i Amerikali aktor John Stamos'un dogum gunu (19 Agustos 1963)

-
Platoon'un (Mufreze, 1986) Bunny'si, Entourage'in (2015) Johnny Drama'si Amerikali aktor Kevin Dillon'in dogum gunu (19 Agustos 1965)


-
Amerikali stand-up komedyeni ve aktor Groucho Marx'in olum yil donumu (19 Agustos 1977)


-
Iranli sair Simin Behbahani'nin olum yil donumu (19 Agustos 2014)
Yeniden kuracagim seni ey vatan!
gerekirse canimin kiliyle
tavanina sutun yapacagim
gerekirse kendi kemiklerimle
koklayacagim sendeki cicegi yeniden
genc kusaginin arzusuyla
yikiyacagim yeniden yuzundeki kani
sel gibi akan gozyaslarimla...

I shall build you anew, homeland,
with clay from my own flesh if need be,
I shall build your ceilings new colonnades,
with my own bones if need be.
I shall fill you once more with flowers,
as your youth demands,
We shall flow like your blood,
out of the flood of my tears...
-
"Bazı eserler karsisinda hissettigimiz buyulenmenin kaynagi nedir? Hayranlik ilk bakista dogar. Daha sonra ise nedenleri disa vurmak icin ortaya koydugumuz sabirli inatcilik icinde, butun bu guzelligin, ancak golgeyi ve isigi alt edebilen ve bunlari yetkinlestirerek, bicimleri ve dokulari yeniden oluşturan -camin seffaf mucevheri, deniz kabuklarinin cok hareketli dokusu, limonun aydinlik kadife yumuşakligi- bir ressam fircasinin calismasini ince ince arastirarak kendini gosteren bir ustaligin meyvesi oldugunu kesfetsek bile, bu baslangictaki goz kamasmasinin gizemini ne ortadan kaldirir ne de aciklar. Hep tekrarlanan bir muammadir bu: Buyuk eserler, bizim icimizde zaman disi bir uygunlugun kesinligine erisen gorsel bicimlerdir." Muriel Barberry, Kirpinin Zarafeti

"Whence comes the sense of wonder we perceive when we encounter certain works of art? Admiration is born with our first gaze and if subsequently we should discover, in the patient obstinacy we apply in flushing out the causes thereof, that all this beauty is the fruit of a virtuosity that can only be detected through close scrutiny of a brush that has been able to tame shadow and light and restore shape and texture, by magnifying them - the transparent jewel of the glass, the tumultuous texture of the shells, the clear velvet of the lemon - this neither dissipates nor explains the mystery of one's initial dazzled gaze. The enigma is constantly renewed: great works are the visual forms which attaininus the certainty of timeless consonance."
-

Belki bir sabah giderken kuru, camsi bir havada,
Gorecegim, geri donunce, mucizenin son buldugunu
Omzumda yokluk, arkamda
Hiclik, bir sarhos urkuntusuyle
Sonra, bir ekran ustunde, toplaniverecek
Agaclar evler tepeler alisilan mucize icin
Ama vakit cok gec olacak, gecip gidecegim bense
Donmeyen insanlar arasinda, kendi gizemimle, dingin
Eugenio Montale
-
Amerikali korku romani yazari Howard Phillips Lovecraft'in dogum yil donumu (20 Agustos 1890)
"Disari cikip bu inanilmaz derecede eski kasabanin mehtapsiz, dolambacli sokaklarina daldik; perdeleri cekili pencerelerdeki isiklar birer birer soner ve Sirius Yildizi, her kapi araligindan sessizce cikarak cadde boyunca ilerleyen yuruyus alayina katilan kukuletali, pelerinli sekillerden olusan bu kalabaligi yan gozle suzerken yuruyusumuze devam ettik; gicirdayan tabelalari, ucgen catilari, saz catilari ve baklava dilimi pencereleri gectik; curuyen evlerin birbirine yaslanarak birlikte ufalanmaya devam ettigi yerlerdeki sarp sokaklari astik; asagi yukari hareket eden fenerlerin tekinsiz, sarhos takimyildizlari olusturdugu acik alanlardan ve kilise avlularindan kayar gibi sessizce ilerledik.
Cit cikarmadan ilerleyen bu kalabaligin arasinda dilsiz rehberlerimi takip ettim; inanilmaz derecede hafif dirsek darbeleriyle durtuldum ve anormal derecede yumusak gogus ve karinlarla SIKISTIRLDIM ama ne bir yuz gordum ne de bir ses duydum. Insana urkuntu veren yuruyus kollari yukariya dogru, hep yukariya dogru yuruyorlardi; yuruyenlerin hepsinin, kasabanin ortasinda yer alan yuksek bir tepenin uzerindeki buyuk beyaz bir kilisenin de bulundugu butun yollarin odak noktasi olan bir alanda toplanmakta olduklarini gordum. Bu kilise, yolun dagi astigi noktada, alacakaranlikta Kingsport'u ilk defa gordugumde gozume carpmis ve korkuyla titrememe yol acmisti; cunku Aldebaran yildizi bir an icin kilisenin hayaletimsi sivri kulesine takilip kalir gibi olmustu." Cthulhu'nun Cagrisi

"We went out into the moonless and tortuous network of that incredibly ancient town; went out as the lights in the curtained windows disappeared one by one, and the Dog Star leered at the throng of cowled, cloaked figures that poured silently from every doorway and formed monstrous processions up this street and that, past the creaking signs and antediluvian gables, the thatched roofs and diamondpaned windows; threading precipitous lanes where decaying houses overlapped and crumbled together, gliding across open courts and churchyards where the bobbing lanthorns made eldritch drunken constellations.
Amid these hushed throngs I followed my voiceless guides; jostled by elbows that seemed preternaturally soft, and pressed by chests and stomachs that seemed abnormally pulpy; but seeing never a face and hearing never a word. Up, up, up the eerie columns slithered, and I saw that all the travellers were converging as they flowed near a sort of focus of crazy alleys at the top of a high hill in the centre of the town, where perched a great white church. I had seen it from the road's crest when I looked at Kingsport in the new dusk, and it had made me shiver because Aldebaran had seemed to balance itself a moment on the ghostly spire."
-
1959 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu alan Italyan sair ve edebiyat elestirmeni Salvatore Quasimodo'nun dogum yil donumu (20 Agustos 1901)

Hala tas elinde dusunde hala sapan
cagimin insani. Ucaktaydin,
kanatlari olum ve kotuluk tasiyan,
gordum seni- ates arabasinda, daragaclarinda,
iskence carklarinda, gordum: sendin,
kiyima inanan biliminle, yanilmaz,
asksiz, Isasız. Oldurdun yine
hep oldurdugu gibi atalarin oldurdugu gibi
Insani ilk goren hayvanlari.
Ve bu "Daga gidelim" dedigi gunku
koku kardesin kardese bu kan
kokusu. Ve sana kadar gunune kadar
gelen o soguk inatci yanki.
Unutun ey ogullar topraktan yukselen
kan bulutlarini unutun babalarınizi:
kul altinda kalmis mezarlari,
ruzgar yureklerini karakuslar almis.

Alevlerin alacakaranliginda
aydinlik ellerini ozluyorum:
mese kokan, gul kokan,
ve olum. Eski kis.
Kuslar yem ararken, birden,
karin altinda kaldilar;
sozcukler de oyle.
Biraz gunes, aynasi bir melegin,
sonra inen sis, agaclar ve biz
sabahin solugundan yaratilmis.

Gece bitti
Ay eriyor dogan gunde
Batti batacak sulara
Bu ovada Eylul ne kadar diri
Cayirlar yemyesil
Bahar topraklari sanki guneyde
Biraktim esi dostu
Eski bahcelere gittim gizli gizli
Seni anmak icin tek basima
Sen Ay'dan otelerde bir yerdesin
Burada gun dodarken
Nal sesleri gelirken kaldirimlardan
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri