Sayfa 655/7020 İlkİlk ... 15555560564565365465565665766570575511551655 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 5,233 - 5,240 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Evin icerisinde bir sey saklamak icin en gizli ve guvenli yerler






    https://www.boredpanda.com/how-to-hi...hiding-places/

  2. Baba - Il Padrino - The Godfather Lobby Card


  3. Irroni!

    "Bu benim ailem Kay. Ben degilim. / That's my family, Kay. It's not me."

    The Godfather (1972), Yonetmen: Francis Ford Coppola.


  4. Se potessimo riprovare
    A ripercorrere tutto il nostro cammino dall’inizio
    Vorrei provare a cambiare
    le cose che hanno ucciso il nostro amore
    Il tuo orgoglio ha costruito un muro cosi forte
    Che non riesco ad attraversare
    Non ho possibilità
    di ricominciare
    Sono innamorato di te



  5. Finchè vivrai, non troverai mai
    Qualcuno che ti ami teneramente come me
    Non troverai mai, non importa dove cerchi
    Qualcuno che si prenda cura di te come faccio io
    Whoa, non mi sto vantando di me stesso, piccola
    Ma io sono l’unico che ti ama
    E non c’è nessun altro! Nessun altro!


  6. Alman yazar Heinrich Theodor Fontane’in dogum yil donumu (30 Aralik 1819)

    "Ben zarif bir sey istiyorum. Biliyor musun Lene, senin cok guzel uzun saclarin var; bir telini kopar ve buketi onunla bagla."

    "Hayir", dedi kararlilikla.

    "Hayir? Neden olmaz? Neden hayir?"

    "Cunku bir atasozu der ki: sac baglar. Ve ben onu buketin etrafina baglarsam sende baglanmis olacaksin."

    "Ahh, bu bir batil inanc."



    “I want something fine. I know what, Lena, you have such beautiful long hair; pull out one and tie the bouquet with that.”

    “No,” said she decidedly.

    “No? And why not? Why not?”

    “Because the proverb says „hair binds.‟ And if I bind the

    flowers with it you too will be bound.”

  7. Ingiliz sair, roman ve hikaye yazari Rudyard Kipling’in dogum yildonumu (30 Aralik 1865)



    Eger, butun etrafindakiler panik icine dustugu
    ve bunun sebebini senden bildikleri zaman
    sen basini dik tutabilir ve sagduyunu kaybetmezsen;
    Eger sana kimse guvenmezken sen kendine guvenir
    ve onlarin guvenmemesini de hakli gorebilirsen;
    Eger beklemesini bilir ve beklemekten de yorulmazsan
    veya hakkinda yalan soylenir de sen yalanla is gormezsen,
    ya da senden nefret edilir de kendini nefrete kaptirmazsan,
    butun bunlarla beraber ne cok iyi ne de cok akilli gorunmezsen;
    Eger hayal edebilir de hayallerine esir olmazsan,
    Eger dusunebilip de dusuncelerini amac edinebilirsen,
    Eger zafer ve yenilgi ile karsilasir
    ve bu iki hokkabaza ayni sekilde davranabilirsen;
    Eger agziından cikan bir gercegin bazi alcaklar tarafindan
    ahmaklara tuzak kurmak icin egilip bukulmesine katlanabilirsen,
    ya da omrunu verdigin seylerin bir gun basina yikildigini gorur
    ve egilip yipranmis aletlerle onlari yeniden yapabilirsen;
    Eger butun kazancini bir yigin yapabilir
    ve yazi-tura oyununda hepsini tehlikeye atabilirsen;
    ve kaybedip yeniden baslayabilir
    ve kaybin hakkında bir kerecik olsun bir sey soylemezsen;
    Eger kalp, sinir ve kaslarin eskidikten cok sonra bile
    isine yaramaya zorlayabilirsen
    ve kendinde 'dayan' diyen bir iradeden
    baska bir guc kalmadigi zaman dayanabilirsen;
    Eger kalabaliklarda konusup onurunu koruyabilirsen,
    ya da krallarla gezip karakterini kaybetmezsen;
    Eger ne dusmanlarin ne de sevgili dostlarin seni incitmezse;
    Eger asiriya kacmadan tum insanlari sevebilirsen;
    Eger bir daha donmeyecek olan dakikayi,
    altmis saniyede kosarak doldurabilirsen;
    Yeryuzu ve ustundekiler senindir
    Ve dahasi
    sen bir INSAN olursun oglum!

  8. Kanadali ogretmen, siyaset bilimcisi, yazar ve mizahci Stephen Leacock’in dogum yildonumu (30 Aralik 1869)

    “Hayatimizin bu kadar hizli adımlarla ilerlemesi ne kadar garip! Cocuklar, 'Ben buyuyunce' diyorlar. Buyuduklerinde, 'Ben evlenince' diye soze basliyorlar. Ardindan dusunceler, 'Ben emekli olunca'ya donusuyor. Emekli olduktan sonra insan sislerle kapli gecmisine bakiyor, o gunleri ozluyor ve bunlarin gecip gittigine yaniyor.Hayatin her gunu ve her saati yasamak oldugunu ne yazik ki cok gec ogreniyoruz.”



    “How strange it is, our little procession of life! The child says, ‘When I am a big boy.’ But what is that? The big boy says, ‘When I grow up.’ And then, grown up, he says, "When I get married." But to be married, what is that after all? The thought changes to "When I'm able to retire." And then, when retirement comes, he looks back over the landscape traversed; a cold wind seems to sweep over it; somehow he has missed it all, and it is gone.”

Sayfa 655/7020 İlkİlk ... 15555560564565365465565665766570575511551655 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •