-
Alman sarkici, soz yazari, muzisyen, oyuncu, sair ve Alman heavy metal grubu Rammstein'in vokalisti Till Lindemann'in dogum gunu (4 Ocak 1963)



https://www.youtube.com/watch?v=Q344...3mtXyn0n0FDIJ5
-
Amerika dogumlu Ingiliz sair, oyun yazari ve edebiyat elestirmeni Thomas Stearns Eliot'in olum yildonumu (4 Ocak 1965)

Simdiki zamanin ve gecmis zamanin
Her ikisi belki de icindedir gelecek zamanin,
Ve gelecek zaman kapsanir gecmis zamanda.
Eger zaman hep buradaysa
Yakasi bırakilmaz butun zamanlarin.
Bellekte adimlarin yankisi
Gecmedigimiz gecitten asagi gecerek
Hic acmadigimiz kapidan
Girelim gul bahcesine.
T.S. Eliot, Burnt Norton, Dört Kuartet
"Erimekle donmak arasinda titrer ruhun ozsuyu.Yoktur topragin kokusu ya da yasayan bir seyin kokusu. / Tra disgelo e gelo la linfa dell'anima trema. Non c'è odore di terra o odore di cosa viva."

Foto: Thomas S. Eliot ve Virginia Woolf
-
Italyan ressam, yazar, doktor, aktivist Carlo Levi'nin olum yildonumu (4 Ocak 1975)
“Hicbir aliskanlik, hicbir kural, hicbir kanun zorunlu bir ihtiyaca, coskun bir istege dayanamaz: Bu adet de nihayet gorunus kurtaran bir kalip olmakla kaliyor; ama bu kaliba ister istemez giriyor herkes. Bununla beraber ova alabildigine genis; kadinla erkegin bulusma firsatlari cok, ihtiyar araci kadinlar, yuzu gozu acilmis genc kizlar da yok degil. Ortulere burunup kendilerini saklayan kadinlar vahsi hayvanlar gibidir; Yalniz cinsel sevgiyi dusunurler, hem de hic isi buyutmeden, nazlanmadan: Bu isi oyle serbestce, oyle rahatca konusurlar ki sasar insan. Sokakta kara gozleriyle size alttan alttan, erkekliginizi olcer gibi bakarlar, arkanizdan fisildastiklarini, sakli degerlerinizden soz ettiklerini duyarsiniz. Arkaniza dondunuz mu elleriyle yuzlerini kapar ve parmaklari arasindan bakarlar size. Bu arzuya hicbir duygu karismaz; oyle guclu bir istektir ki bu, kara gozlerinden tasar ve doldurur koyun havasini. Duyduklari olsa olsa kendilerini asan, karsi konmaz bir guce boyun egme duygusudur. Asklarinda bile coskunluktan, umuttan cok bir cesit tevekkul vardir. Ellerine gecen firsat ucan kus gibi de olsa kacirmamak isterler; hic konusmadan sip diye anlasiverirler. Ahlakin yirtici sertligi, Turklerinkine benzer kiskancliklar, adam oldurmeler, oc almalara goturen vahsi bir onur duygusu ustune anlattiklari ve benim de onceleri dogru sandigim seyler birer masaldir orada. Belki de cok eskiden bir gercekti bunlar ve anlattigim kuru kalip onlardan kalmadir. Ama gocler degistirmis her seyi. Erkekler azalmis ve memleket kadinlara kalmis.” Isa Bu Koye Ugramadi

“Non c’è abitudine o regola o legge che resista a una contraria necessità o a un potente desiderio: e anche quest’uso si riduce, praticamente, a una formalità: ma la formalità è rispettata. Tuttavia la campagna è grande, i casi della vita molteplici, e non mancano le vecchie mezzane accompagnatrici né le giovani compiacenti. Le donne, chiuse nei veli, sono come animali selvatici. Non pensano che all’amore fisico, con estrema naturalezza, e ne parlano con una libertà e semplicità di linguaggio che stupisce. Quando passi per la via, ti guardano con i neri occhi scrutatori, chinati obliquamente a pesare la tua virilità, e le odi poi, dietro le tue spalle, mormorare i loro giudizi e le lodi della tua nascosta bellezza. Se ti volti, celano il viso tra le mani e ti guardano attraverso le dita. Nessun sentimento si accompagna a questa atmosfera di desiderio, che esce dagli occhi e pare riempire l’aria del paese, se non forse quello della soggezione a un destino, a una potenza superiore, che non si può eludere. Anche l’amore si accompagna, più che all’entusiasmo o alla speranza, a una sorta di rassegnazione. Se l’occasione è fuggevole, non bisogna lasciarla svanire: le intese sono rapide e senza parole. Quello che si racconta, e che io stesso credevo vero, della severità feroce dei costumi, della gelosia turchesca, del selvaggio senso dell’onore familiare che porta ai delitti e alle vendette, non è che leggenda, quaggiù. Forse era realtà in tempo non molto lontano, e ne resta un residuo nella rigidezza dei formalismi. Ma l’emigrazione ha cambiato tutto. Gli uomini mancano e il paese appartiene alle donne.”

Lucania 61 (Museo nazionale d'arte medievale e moderna della Basilicata, Matera, Italya)
-
Ingiliz heavy metal grubu Judas Priest, 9.albumu Defenders of the Faith'i 4 Ocak 1984'de piyasaya surdu.
-
Ingiliz asilli Amerikali yazar Christopher Isherwood'un olum yildonumu (4 Ocak 1986)
"Ama eger bu benimse, gercekten icimdeyse... O zaman... Iste o zaman... Ve bu anda, ama cok silik, cok uzak, bulutlarin arasindaki daglarda zar zor secilen bir keci yolu gibi, bir sey daha goruyorum: Guvene giden bir yol. Korkunun, yalnizligin olmadigi, J.'ye, K.'ye, L.'ye, M.'ye ihtiyac duymadigim bir yere gidiyor. Bir saniyeligine goruyorum. Hatta bir anligina cok net gorunuyor. Sonra bulutlar kapaniyor, zirvenin acimasiz sogugu yuzunden donmus buzulun solugunu yanagimda hissediyorum. "Yok," diyorum kendi kendime, "bunu asla yapamam. Tanidigim korkuyu, bildigim yalnızligi tercih ederim... Diger yolu secmek, kendimi kaybetmek demek. Artik bir kisi olmayacagim demek. Artik Christopher Isherwood olmayacagim. Yok hayir. Bu, bombalardan bile korkunc. Sevgilim olmamasindan bile korkunc, bununla asla yuzlesemem." Prater'in Meneksesi

"But if it is mine, if it is really within me... Then... Why then... And, at this moment, but how infinitelyfaint, how distant, like the high far glimpseof a goat track through the mountains between clouds, I see something else: thewaythatleads tosafety. To where there is no fear, no loneliness, no need of J., K., L., or M. For a second, I glimpse it. For an instant, it is even quite clear. Then the clouds shut down, and a breath ofthc glacier, icy with the inhuman coldness of the peaks, touches my check. "No" I think “I could never do it. Rather the fear I know, the loneliness I know... For to take that other way would mean that I should no longer be a person. I should no longer be Christopher Isherwood. No, no. That's more terrible than the bombs. More terrible than having no lover. ThatI can never face.”
GRANT: Iyi bir siginagimiz oldugu duyulursa bir sey oldugu taktirde herkes iceri girmeye calisacaktir.
GEORGE: Yani?
GRANT: Ruslar fuze saldirisina basladiginda duygusalliga yer olmayacak.
GEORGE: Duygusalliga yer olmayacak bir dunya olacaksa, zaten oyle bir dunyada yasamak istemem.

GRANT: If word gets out that youʼve got a better shelter, then everyone will try to get in when something happens.
GEORGE: And so?
GRANT: There will be no time for sentiment when the Russians fire a missile at us.
GEORGE: If itʼs going to be a world with no time for sentiment Grant, itʼs not a world that I want to live in.
-
Irlandali yazar Colm Toibin, 4 Ocak 2010'da Ingiltere Costa Book Oullerinde 'Brooklyn' romaniyla Yilin Romancisi Oudlunu kazandi.


"Friary Caddesi'ndeki evin ust katinda, oturma odasinin penceresinin onunde oturan Eilis Lacey, kiz kardesinin cevik adimlarla isten dondugunu gordu. Rose'un, Dublin'deki Clery's magazasinin indirimli satislarindan aldigi deri cantası elinde, karsidan karisya, gunesten golgeye gecmesini seyretti. Rose, bej yun hirkasini omuzlarina almisti. Golf sopalari giristeydi. Eilis, birkac dakika icinde birisinin onu arayacagini ve kardesinin, yaz aksami hava iyice kararana dek donmeyecegini biliyordu."

"Eilis Lacey, sitting at the window of the upstairs living room in the house on Friary Street, noticed her sister walking briskly from work. She watched Rose crossing the street from sunlight into shade, carrying the new leather handbag that she had bought in Clerys in Dublin in the sale. Rose was wearing a cream-coloured cardigan over her shoulders. Her golf clubs were in the hall; in a few minutes, Eilis knew, someone would call for her and her sister would not return until the summer evening had faded."
-
Italyan sarkici (pop, blues ve jazz), gitarist ve soz yazari Pino Daniele'nin olum yildonumu (4 Ocak 2015)

-
"Ne kadar da soylediklerinden emin gorunuyor degil mi? Oysa onun guvendigi seylerden hicbiri bir kadin sacinin bir tek teline bile degmezdi. Yasadigindan bile emin degildi, bir olu gibi yasiyordu cunku. Bense ellerim bombos bir adam olarak gorunuyordum, ama kendimden emindim, her seyden emindim, hem ondan cok daha emindim. Yasadigimdan emindim ve gelmekte olan olumden emindim. Evet, bundan baska bir seyim yoktu benim. Ama, hic degilse bu gercege, onun bana sahip oldugu kadar sahiptim." Yabanci

"Aveva l’aria così sicura, vero? Eppure nessuna delle sue certezze valeva un capello di donna. Non era nemmeno sicuro di essere in vita dato che viveva come un morto. Io, pareva che avessi le mani vuote. Ma ero sicuro di me, sicuro di tutto, più sicuro di lui, sicuro della mia vita e di questa morte che stava per venire. Sì, non avevo che questo. Ma perlomeno avevo in mano questa verità così come essa aveva in mano me.Avevo avuto ragione, avevo ancora ragione, avevo sempre ragione."
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri