Sayfa 732/7020 İlkİlk ... 23263268272273073173273373474278283212321732 ... SonSon
Arama sonucu : 56156 madde; 5,849 - 5,856 arası.

Konu: Sanat Mozaik

  1. Cavdar Tarlasi'nin Amerikali yazari J. D. Salinger'in (Jerome David Salinger) olum yil donumu 27 Ocak 2010)

    "Buyuk bir cavdar tarlasinda oyun oynayan cocuklar getiriyorum gozumun onune. Binlerce cocuk, baska kimse yok ortalikta -yetiskin hic kimse, yani- benden baska. Ve cilgin bir ucurumun kenarinda durmusum. Ne yapiyorum, ucuruma yaklasan herkesi yakaliyorum; nereye gittiklerine hic bakmadan kosarlarken, ben bir yerlerden cikiyor, onlari yakaliyorum. Butun gun yalnizca bu isi yapiyorum. Ben, cavdar tarlasinda cocuklari yakalayan biri olmak isterdim. Cilgin bir sey bu, biliyorum, ama ben yalnizca boyle biri olmak isterdim. Biliyorum, bu cilgin bir sey."



    "Io mi immagino sempre tutti questi bambini che giocano a qualcosa in un grande campo di segale e via dicendo. Migliaia di bambini e in giro nessun altro - nessuno di grande, intendo - tranne me, che me ne sto fermo sull'orlo di un precipizio pazzesco. Il mio compito è acchiapparli al volo se si avvicinano troppo, nel senso che se loro si mettono a correre senza guardare dove vanno, io a un certo punto devo saltar fuori e acchiapparli. Non dovrei fare altro tutto il giorno. Sarei soltanto l'acchiappatore nella segale e via dicendo. So che è una pazzia, ma è l'unica cosa che mi piacerebbe veramente fare".

  2. “Parlak bir oglen vaktiydi. Terasta kadin ve Franziska, iki sallanan sandalyede, iyice ortunmus olarak yan yana oturmuslar, kurumus noel agacini kirip ates yakan cocuklari seyrediyorlardi.

    Bir sure sonra Franziska, ‘Kapiya kadar gelip iceri girememis olmani anliyorum’ dedi. ‘Bazen ben de, sakin evimden cikip birileriyle bulusmaya giderken, kalabalik icinde bulunmak istemedigim icin, kendimi olecek kadar yorgun hissediyorum…’

    Kadin: ‘Arkasindan gelecek ‘ama’yi bekliyorum.’

    Franziska: ‘Onceleri bana da aynisi oluyordu. Ornegin gunun birinde konusamamaya basladim. Yazisarak anlasiyordum insanlarla. Ya da acik dolabin onunde saatlerce dikilip, ne giyecegimi bilemedigim icin agliyordum. Bir keresinde bir arkadasla bir yere gitmek icin yol cikmistik, ansizin durdum. Oylece duruyordum, o da beni yurumem icin ikna etmeye calisiyordu. O zamanlar cok daha genctim tabii. Senin baskalariyla birlikte mutlu olmak gibi bir istegin yok mu?’

    Kadin: ‘Hayır. Ben mutlu olmak istemiyorum, en fazla hosnut olmak isteyebilirim. Mutluluktan korkuyorum. Sanirim beynim buna tahammul edemezdi. Cildirirdim veya olurdum. Ya da birini odururdum.’

    Franziska: ‘Hayatin boyunca boyle yalniz kalmak mi istiyorsun? Bedeni ve ruhuyla senin dostun olabilecek bir insanin ozlemini cekmiyor musun?’

    Kadin sesini yukseltti: ‘Ah evet. Ah evet. Ama onun kim oldugunu bilmek istemiyorum. Onunla surekli birlikte olsam bile onu kesinlikle tanimak istemezdim. Sadece.’ -kendisine guluyor gibiydi- ‘Onun beceriksiz biri olmasini isterdim, tam bir sakar yani; neden bunu istedigimi ben de bilmiyorum.’ Kendi lafinin arasina girdi: ‘Ah Franziska yeni yetme biri gibi konusuyorum.” Peter Handke, Solak Kadin



    “At midday the woman and Franziska, both bundled up, sat side by side on the terrace, in two rocking chairs. They watched the children, who were chopping up the dried-out Christmas tree and throwing the pieces into a fire.

    After a while Franziska said, ‘I understand why you couldn't come in to our meeting. I, too, have moments, especially just before I have to leave my quiet apartment for a meeting, when the thought of going out among people suddenly makes me feel dead tired...’

    The woman: ‘I'm waiting for your 'but.’

    Franziska: ‘I used to be the same as you. One day, for instance, I couldn't speak. I wrote what I had to say on slips of paper. Or I'd open a closet door and stand there for hours weeping, because I couldn't decide what to put on. Once I was on my way somewhere with a man, and suddenly I couldn't take another step. He pleaded with me and I just stood there. Of course I was a lot younger ... Haven't you any desire to be happy, in the company of others?’

    The woman: ‘No. I don't want to be happy. At the most, contented. I'm afraid of happiness. I don't think I could bear it, here in my head. I'd go mad for good, or die. Or I'd murder someone.’

    Franziska: ‘You mean you want to be alone like thisall your life? Don't you long for someone who would be your friend, body and soul?’

    The woman cried out, ‘Oh yes. I do. But I don't want to know who he is. Even if I were always with him, I wouldn't want to know him. There's just one thing I'd like"--she smiled, apparently at herself--"I'd like him to be clumsy, a regular butterfingers. I honestly don't know why." She interrupted herself. "Oh, Franziska, I'm talking like a teen-ager.”

  3. Gun Dogmadan (Before Sunrise) 27 Ocak 1995'de Amerika'da vizyona girdi.


  4. "Size siradan biriymissiniz gibi davranan hic kimseyi sevmeyin. / Non amare chi ti tratta come se fossi ordinario. / Never love anyone who treats you like you're ordinary.” Oscar Wilde



    Her (2013) Yonetmen: Spike Jonze


  5. "Seytanin en buyuk basarisi, bizi varolmadigina inandirmasidir. / La beffa più grande che il diavolo abbia mai fatto è stato convincere il mondo che lui non esiste. / The greatest trick the Devil ever pulled was convincing the world he didn't exist."



    Olagan Supheliler (I soliti sospetti - The Usual Suspects, 1995) Yonetmen: Bryan Singer

  6. "Beklemek, aci vericidir. Unutmak, aci vericidir. Ama hangisini yapacagini bilememek, acilarin en kotusudur. / Aspettare è doloroso.Dimenticare è doloroso. Ma non sapere quale decisione prendere è uno dei dolori più grandi. / Waiting is painful. Forgetting is painful. But not knowing which to do is the worst kind of suffering." Paulo Coelho


  7. Jane Austen'in Gurur ve Onyargi (Pride and Prejudice) romani 28 Ocak 1813’de Thomas Egerton tarafindan Ingiltere’de yayinlandi.



    "Gercekten sevdigim pek az insan var; hele saygi duydugum daha da az insan var. Dunyayi tanidikca hosnutsuzlugum daha da artiyor; her gecen gun insan karakterinin tutarsizligina ve akilli, duygulu gorunenlere bile guvenilmeyecegine olan inancim gucleniyor. / Sono poche le persone che amo veramente, e ancora meno quelle di cui penso bene. Più conosco il mondo più ne sono scontenta; ogni giorno conferma la mia opinione sull'incoerenza degli esseri umani e sull'impossibilità di fare affidamento su ciò che sembra meritevole o sensato. " Jane Austen, Gurur ve Onyargi / Orgoglio e pregiudizio

Sayfa 732/7020 İlkİlk ... 23263268272273073173273373474278283212321732 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •