son okuduğum Bad Blood isimli Theranos dolandırıcılığını anlatan kitaptan demokrasinin ne olduğunu anlamayanlara anlatmaya çalışayım.
Rupert Murdoch (hepinizin malumu fox ve diğer birçok medya şirketinin sahibi milyarder) Theranos'a 100 milyon doların üzerinde para yatırıyor. Ama işin sonunda dolandırıcılığı ortaya çıkarıp yatırımını kaybetmesini sağlayan kendisinin sahip olduğu WSJ gazetesi. Yani patron habere karışıp yatırımını koruyamıyor, kendisi en azından satana kadar bile.
Elizabeth Holmes denen Theranos'un sosyopat CEO'su ve kurucusu işini sağlama almaya çalışıp yönetim kurulunu eski siyasetçi ve nüfuzlu insanlar ile dolduruyor; Henry Kissenger bunlardan en meşhuru bir diğeri şuan ABD savunma bakanı olan Mattis. Aynı zamanda Obama hükümeti ile arayı iyi tutup Clinton kampanyasına bağışta bulunuyor. Bunların hepsi olurken Obama'ya bağlı kurumlar bunların başında FDA geliyor, Theranos'a baskın denetleme yapıp tabuta son çiviyi çakıyor... Ne Obama ne Clinton nede diğer nüfuzlular hiçbir halt edemiyorlar. 9 milyar dolar değer biçilen şirket buhar oluyor.
Demokrasi %51 üstü alanın astığım astık kestiğim kestik demesi değildir. Katılım oranı hiçbirşeyi göstermez, kuzey korede %100 katılım var. Anca diktatör meşruiyetini ilan eder. tabi yersen. Demokrasi kurumların bağımsız çalışması talimat almamasıdır. Bu yüzden DOLARDA YÜKSELİŞ KAÇINILMAZ.
Ve de işin en ilginç yanı bunların hepsini ortaya çıkaran amatör bloggerlar ve WSJ'da çalışan bir araştırmacı gazeteci. Ne bir devlet memuru nede devlet kurumu. Savcılar ve denetleyiciler geriden geliyorlar. Bağımsız basının önemi burada ortaya çıkıyor. Türkiye'de muhalifim diyen gazeteci anca köşesinde ahkam kesiyor.
İstediğiniz kadar ABD ve AB'yi eleştirin, daha iyisi yapılana kadar en iyisi onlarda. zaten o yüzden hamaset yapmasına rağmen 5 milyon türk avrupada yaşıyor. hiçbiri geri dönmez.
admin kardeş sende nolur silme bunu uğraştım yazdım bak. dahada yazmam yoksa

Yer İmleri