bizim insanımızın bir türlü kıramadığı davranış kalıpları var ... sanki öğrenilmiş çaresizlik gibi... akşamüstü güneşi kapanmaya yakın , orta halli bir mahallenin ekmek fırınının karşısına geç , bilim insanı ciddiyetinde gözlemle .... tam bir sosyolog inceleme tezi yani ....
fırından çıkanlara bak , adamın kadının veya fırına gönderilmiş çocuğun elinde bir poşet içinde 5 - 6 tane sadece dış kabuğunda bir miktar vücuda faydası olan gerisi gereksiz yediğinde şekerini hoplatıp zıplatan o ekmekler .... niye çünkü alım gücün yok onun için anca ekmekle karnını doyuruyorsun di mi yani miden tıkanınca doyduğunu hissediyorsun .... acaba gerçekten öyle mi ?
inceleyelim efenim ;
o beyaz akça pakça ekmeği 4 kişilik bir aile sofrasında ,kişi başı üç çeyrek ( yani bir ekmeğin 2/3 ü ) olarak sofrada midene gömdün.... eee ne oldu şekerin zıpladı vücut insülin pompaladı bi kaç saat sonra gene acıkacaksın .... yani bir sarmalın içine giriyorsun kısırdöngü .... Halbuki 5 ekmeğe vereceğin para ile gidip 1 paket bulgur alsan , onu ağır ateşte yavaş yavaş pişirsen ( çabuk pişerse gece yatakta at gibi ayakları yukarı dikip habire osurmak zorunda kalırsın ) sadece bir kaşıkçık da sızma zeytinyağı yutsan yanında da üç beş kaşık yoğurt, 1 tane de 2 dakika 33 saniye kaynayan suda tuttuğun yumurta ... işlem tamam .... yani niye gidip beyaz ekmek alıyorsun arkadaş ? çünkü alışkanlık var ve alışkanlıklardan vazgeçmek çok zor ...
samurayların pirinç tarlalarındaki çay seremonilerinde, çay kaselerinin içine dalıp, suikast için vakit kollayan hain ninjalardık.
hamza sütbıyık; rasyonel akla atılan imza.
Yer İmleri