ABD Merkez Bankası (Fed), uzun süredir beklenen faiz indirimi adımını atarak politika faizini yüzde 4,25’ten yüzde 4,00’a çekti. Bu karar, küresel piyasalarda yeni bir dönemin kapısını aralarken, Türkiye ekonomisi açısından da önemli yansımalar doğuracak. Piyasalar, özellikle Borsa İstanbul ve dolar/TL cephesinde bu adımın etkilerini yakından izliyor.

Reklam
Reklam

FED’İN ADIMI: KÜRESEL LİKİDİTEYE YENİ BİR SOLUK

Fed’in faiz indirimine gitmesi, pandemi sonrası sıkılaşma sürecinin ardından küresel likidite koşullarının yeniden gevşemeye başladığı anlamına geliyor. Bu durum, gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarında yeniden artış beklentisini güçlendiriyor.

Yüksek faiz döneminde ABD tahvillerine yönelen küresel fonlar, faizlerin düşmesiyle birlikte yeniden riskli varlıklara dönüş arayışına girebilir. Bu da Türkiye gibi gelişen piyasalar için kısa vadede pozitif bir sinyal olarak görülüyor.

DOLARIN KÜRESEL DEĞER KAYBI TÜRKİYE İÇİN AVANTAJ MI?

Faiz indirimi sonrası dolar endeksinde (DXY) yaşanan gevşeme, TL gibi kırılgan para birimleri üzerinde kısa vadeli bir nefes alma etkisi yaratabilir.
Ancak bu etki, Türkiye’nin iç ekonomik dinamiklerine bağlı olarak sınırlı kalabilir. Çünkü Türkiye’de dolarizasyon oranı hâlen yüksek ve TL’ye güven tam olarak tesis edilebilmiş değil.

Reklam
Reklam

Buna karşın, global ölçekte doların zayıflaması;

İthalat maliyetlerini hafifletebilir,
Enflasyonist baskıyı geçici olarak azaltabilir,
Kur üzerindeki baskıyı kısmen yumuşatabilir.
Ancak yapısal anlamda güçlü ve kalıcı bir TL için, Fed’in değil, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) politikaları belirleyici olmaya devam edecek.
Borsa İstanbul’da Risk İştahı Yeniden Artabilir
Fed’in faiz indirimi, küresel borsalarda “risk iştahını” artıran bir gelişme olarak algılanıyor. Bu durum, Borsa İstanbul’a da kısa vadede alım yönlü bir ivme kazandırabilir.

Özellikle;

Bankacılık sektörü (likidite ve fonlama maliyetleri düşeceği için),
Sanayi ve ihracatçı şirketler (küresel talep beklentisinin artması nedeniyle),
Büyüme odaklı teknoloji hisseleri
gibi segmentlerde pozitif fiyatlamalar öne çıkabilir.
Ancak uzun vadede Borsa İstanbul’un seyrini belirleyecek olan yine iç dinamiklerdir:
Enflasyonun gidişatı,
TCMB’nin para politikası,
Hazine’nin borçlanma stratejisi
gibi faktörler, yabancı girişinin kalıcı olup olmayacağını belirleyecek.

Reklam
Reklam

KISA VADELİ ETKİ: DOLAR/TL’DE SINIRLI GERİ ÇEKİLME

Fed kararının hemen ardından dolar endeksi zayıflarken, gelişen ülke para birimleri genel olarak değer kazandı. Ancak Türkiye’de kurun serbest hareket alanı sınırlı olduğu için, dolar/TL’de dramatik bir düşüş beklenmiyor.

Uzmanlara göre, dolar/TL kuru psikolojik 33,00 TL eşiğinin altında kalırsa, bu durum piyasalar açısından pozitif bir sinyal olarak yorumlanabilir. Ancak bu seviyenin altında kalıcılık için hem TCMB’nin adımları hem de enflasyon beklentilerinde iyileşme şart.

YATIRIMCILAR NE YAPMALI?

Fed’in gevşeme süreci, küresel piyasalarda “görece iyimser” bir dönemin kapısını aralayabilir. Ancak Türkiye özelinde yatırım kararları, sadece Fed’in değil, yerel ekonomik yönetimin atacağı adımlara göre şekillenecek.
Bu dönemde yatırımcıların dikkat etmesi gereken başlıca noktalar:
Dolar/TL’de kısa vadeli oynaklıklar yanıltıcı olabilir.
Borsa İstanbul’da özellikle temettü verimi yüksek, borçluluğu düşük hisselere yönelim artabilir.

Reklam
Reklam

Küresel fon akımları yeniden gelişen ülkelere dönerse, Borsa İstanbul’un yabancı ilgisiyle toparlanma süreci hızlanabilir.

FED TÜRKİYE İÇİN FIRSAT, AMA ÇÖZÜM DEĞİL

Fed’in faiz indirimi Türkiye açısından bir fırsat penceresi açıyor; ancak dolarizasyon, enflasyon ve güven sorunlarını çözmeye yetmiyor.
Küresel likidite artışı Türkiye’ye kısa vadeli rahatlama getirebilir, fakat uzun vadede TL’ye güvenin yeniden inşası ve rasyonel ekonomi politikalarının sürdürülmesi olmadan kalıcı bir etki beklenmemeli.

Fed’in bu hamlesiyle birlikte gözler şimdi hem TCMB’nin Aralık toplantısına, hem de yurt içi enflasyon verilerine çevrilmiş durumda.

YATIRIM TAVSİYESİ DEĞİLDİR