Tepedelenli Ali Paşa: Yanya Aslanı olarak bilinen, 1803 ila 1822 yılları arasında Osmanlı‘nın Yanya valiliği görevini yerine getirmiş olan devlet adamı.
Avrupa'da 19. asır ortalarında yayınlanan tarih kitaplarında "Yanya Sultanı" ve "Müslüman Bonapart'ı" diye bahsedilen Ali Paşa, Kütahya Mevlevihanesi'nin dervişlerinden olan Nazif adında bir Mevlevi'nin soyundan geliyordu. Paşa'nın büyük dedelerinden olan Nazif, 1600'lü yılların ortalarında Kütahya'dan Balkanlar'a geçmiş ve birçok yer dolaştıktan sonra Arnavutluk'ta. Voiussa Nehri'nin üzerindeki kayalık ve yüksek bir yarımadada kurulu olan Tepedelen Köyü'ne yerleşmişti.
Arnavutluk ile bir kan bağı bulunmayan Ali Paşa'nın sonraki senelerde "Tepedelenli" diye tanınıp Arnavut asili olduğuna inanılmasının tek sebebi, büyük dedesinin Tepedelen "e yerleşmiş olmasından ibaret idi... Osmanlı idaresi ile arasının iyi olduğu günlerde İstanbul'dan gönderilen paşalık beratında Ali Paşa'dan "Arnavut" yahut "Rumelili" şeklinde değil. "Anadolulu Ali" diye bahsedilmesi de Paşa'nın aile köklerinin Anadolu'ya dayandığını göstermekte idi...
Osmanlı İmparatorluğu için 19. yüzyılın başlangıcına, taşrada nüfuzu giderek artan yerel güç odaklarıyla merkezi iktidarını yeniden pekiştirmeye çalışan saltanatın arasındaki mücadele damgasını vurmuştur. Âyân ve eşraf olarak anılan bu güç odaklarından biri de III. Selim ve II. Mahmud döneminde yaşayan Tepedelenli Ali Paşa’dır.
Ali Paşa ve ailesi, 1787-1822 yılları arasında günümüzdeki Arnavutluk ile Yunanistan’ın güney ve batı topraklarını oluşturan yörede tam 35 yıl etkili bir yerel iktidar odağı olmuştur.
Tepedelenli Ali Paşa, Arnavutluk‘un Tepedelen (Tepelena) kasabasında doğdu. Zengin bir aşiretin ağası olan babasının nüfzunda rahat bir hayat süren Ali Paşa, 1758 yılında babasının öldürülmesinden sonra annesinin önderliğinde kurulan eşkiya çetesine liderlik yaptı. Çetesi ile beraber Negroponte‘deki bir isyanın bastırılmasında Osmanlı valisine yardım edince, Osmanlı Devleti’nin de ilgisini çekmiş oldu.
1968 yılında, Delvina paşasının kızıyla evlenmesi ile beraber hayatı değişti. Bu evlilikten sonra Osmanlı içerisinde hızlı bir yükselişe geçen Ali Paşa, 1787 yılında Sırbistan‘daki ayaklanmaların bastırılmasında önemli bir rol oynadı. 1788 yılında, sonraki 33 yıl boyunca hakimiyeti altında kalacak olan Yanya‘nın valiliğine getirildi.
Bölgedeki Rum’lar, Yunanistan‘ın kurulmasına yol açacak olan bağımsızlık hareketlerinin temelini o yıllarda atmaya başlamışlardı. Filiki Eterya ve benzeri dernekler kurarak Osmanlı’dan bağımsızlıklarını kazanmaya çalışan Rumlar’ın bu hareketlerini Ali Paşa çok şiddetli bir biçimde bastırdı.
Kurduğu rüşvet ve istihbarat ağı ile rumlara nefes aldırmadığı gibi bölgede nüfus elde etmeye çalışan Rus, Fransız ve İngilizlerin tüm planlarını boşa çıkarmıştır.
BENİM NOTUM: Ali paşanın bu ustalığı ve kurnazlığını çekemediklerinden olsa gerek yazar “Plomer” ve “Dumas” yazdıkları kitaplarda Ali paşa ve oğullarını sapkın kişiler olarak resmetmişlerdir. Günümüzde halen bu kitaplardan alıntı yapılarak kişi tasvirleri yapılması üzücüdür. Konuyla ilgili Mehmet UYSAL ve Ayşe Yasemin UYAR yazdıkları TEPEDELENLİ ALİ PAŞA BİYOGRAFİLERİ ÜZERİNE başlıklı araştırma yazısı okunmalıdır. Aşağıda verdiğim linkten PDF formatta açarak yada indirerek okuyabilirsiniz.
http://www.google.com.tr/url?sa=t&rc...Ac7WLc_XwzI7TY
Bölgedeki iktidarına karşı direnen Arnavutluk taki solyotlar ve gardikliler’e karşı yıllar süren bir kuşatma uygulamıştır. iddiaya göre, 30.000 kişiyi öldürmüştür.
Sanilanin aksine yunanlara degil, yunan asilere eziyet etmistir. Mesela sonradan yunanlilar icin bir efsane haline gelicek olan yunan asi lambros katsandonis'i kemiklerini balyoz ile ezmek suretiyle oldurmuştur.
Yunanlari uslu durduklari ve kendisine bagli kaldiklari takdirde bir dereceye kadar özerklik ile ödüllendirmiş ve kendini yerli halka sevdirmiştir. Bu sevgi öldürülmesinin ardindan yunanlarin ona yaktıkları ağıtlardan ve bestelenen şarkılardan bellidir..
Diger yandan, bir yunan kadinla birlikte yasamasi da Yunanistan da sevilmesini kolaylastirmistir. "o ali pasas" deyin her yunan en azindan agidini bilir. agidin nakaratinda bütün mahalle ali pasa'yla birlikte aglar. bir de daha neseli baska bir ali pasa sarkisi vardir ki ismi "mes'tis polis to hamami", (sehrin icinde hamam)'dir
Yanya valisi olduktan sonra da yari bagimsiz, şaşalı bir hayat surmustur.Tepedelenli'nin rütbesi zamanla vezirliğe yükseltildi, Bölgenin en büyük askeri garnizonu emrine verildi. Bu garnizon 20.000 kişiden mürekkep olup Ali paşanın yerel güçlerle takviyesi ile 35-40.000 kişiye kadar çıkabiliyordu. Bu yükselişi sırasında oğullarını da devlet hizmetine alıp vali yaptırdı.
Ayrıca 1798 yılında Napolyon‘un donanmasına karşı kazandığı zafer ve Rumeli‘de bastırdığı Pazvandoğlu isyanları sayesinde bölgedeki siyasi ve askeri nüfuzunu da arttırdı.
Ali Paşa tüm faaliyetlerinde, büyük güçlerle İstanbul arasındaki çelişkilerden yararlanmıştır.
18. Yüzyılın sonları ile 19. Yüzyılın tamamında bütün Balkan coğrafyası çok çalkantılı günler geçirmiştir. Fransız İhtilalı ile başlayan “bağımsızlık hülyası” bütün Balkan coğrafyasını önlenemez bir kargaşa, terör ve şiddet dalgasına gark etmiştir. Bu bölgede devlet otoritesinin temini oldukça güç olmuştur. Ancak gözü pek ve otoriter askerler ve valiler bunu başarmışlardır. Tepedelenli’nin hakkında çok sayıda kurmaca veya gerçek iddiasıyla eserlerin yazılması da bu sebepledir:
“Bu cesaret, gücü tek bir elde toplama isteğinden kaynaklanıyordu. Bunu, büyük derebeyleri ve ocakları, yok ederek gerçekleştirdi. Böylece Arnavutluk’ta olan feodalizmi daha da ileri bir seviyeye çıkarabildi ve anarşiye son verebildi.”
Tepedelenli Ali Paşa’nın ekonomik, siyasi ve askeri nüfuz alanındaki artış Osmanlı sarayında hoş karşılanmıyor, fakat ülke içinde ve dışındaki sorunlar ve Paşa’nın Rum asilere karşı olan tutumu sonucunda isyanların azalması nedeniyle ona karşı da çıkılmıyordu. Bu durum, 1919 yılında, döneminin Alvonya Mutasıf’ı İbrahim Paşa‘yı makamından ederek yerine oğlu Muhtar Paşa’yı geçirmesine kadar devam etti. Bu hareket, kendisinden izin alınmadığı için padişah II. Mahmut’un tepkisini çekti ve Tepedelenli Ali Paşa, oğullarıyla beraber makamlarından uzaklaştırıldı.
Görevinden alınmayı kabul etmeyen Ali Paşa Rum’larla anlaşarak Osmanlı’ya karşı bir tehtit oluşturmaya başladı. Bunun üzerine Osmanlı otoriteleri tarafından hain ilan edildi ve kendisine karşı savaş açıldı. İlk başlarda başarılı olan Ali Paşa , iddaya göre Osmanlı ordusunun etkinliğini kırmak ve gücünü bölmek için bir süredir içten içe isyana hazırlanan ama kendisinden korktukları için cesaret edemeyen Rumlar'ı isyan etmeleri için teşvik etti.
BENİM NOTUM: İsyana teşvik konusunu idda olarak yazdım. Çünkü bir sonraki başlıkta açacağım “Mehmed Said Hâlet Efendi” konusu ve incelemesinde aslında isyana en büyük hizmeti halet efendinin yaptığını, Ali paşanın katlinde Fener rum patrikanesininde büyük rol oynadığını göreceğiz
Ancak Üzerine gönderilen Mora valisi Serasker Hurşit Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri karşısında gücü gittikçe zayıfladı. kısa süre içinde kontrolündeki toprakların çoğunu kaybetti.
Oğullan Veliyyüddin ve Muhtar Paşalar, Babıâli'ye teslim oldular. Kendisi Yanya Kalesi‘ne çekilerek 16 ayı aşkın bir süre daha direnişine devam etti. Hurşit paşa tarafından İdam edilmeyeceği yolunda güvence verilmesi üzerine kaleyi terk ederek, af fermanını beklemek için Pandeleimon Manastırına kapandı ama verilen bu güvence İstanbul’u memnun etmedi. İdamı için yeni bir ferman yollandı.
Manastırın etrafı sarıldı. Hasta ve yetmiş yaşını geçmiş olmasına rağmen kendisini idam etmeye gelenlere karşı direndi,Adamlarıyla beraber silâhlı çatışmaya girdi ve neticede 1822'nin 14 Şubat günü tüfekle vurularak öldü. Başı kesilerek İstanbul'a gönderildi.
Daha sonra çıkması muhtemel isyanların ve hak iddalarının önünü kesmek için daha önce teslim olarak Kütahya ile Ankara'ya sürgüne gönderilen oğullarıyla torunuda idam edildi.
Cenazeler ve Paşa'nın İstanbul'a bal torbası içerisinde getirilen kesik başı 3 günlük teşhirin ardından Silivrikapı Mezarlığı'na. Paşa'nın başsız vücudu ise Yanya'daki Fethiye Camii'nin naziresinde yatan ilk karısı Ümmügülsüm Hatun'un yanına defnedildi.
Hayatta iken yanya merkezli oluşturduğu güç bölgesi imparatorluk sınırlarındakı arnavutları ve yunanlıları kontrol altında tutmaktaydı. Osmanlı Avrupası’nda silinmez izler bırakan Tepedelenli Ali Paşa isyanı, 19. yüzyılda Balkanlar’daki pek çok isyana esin kaynağı oldu.
İkinci mahmut her ne kadar yenilikçi bir padişah olsa da siyasi anlamda çok başarısızdır. Ali paşanın tasfiyesinden sonra balkanlarda yaşayan yunan halkı imparatorluğun kotrolünden çıkmış ve daha da önemlisi, o güne kadar osmanlının balkanlardaki en sadık halkı olan Arnavutlar, bektaşiliğin yasaklanması/yeniçeri ocağının kapatılması gibi gelişmeler sonucunda kendi milliyetçiliklerini oluşturma sürecine girmişlerdir.
Nitekim idamı sonrasında merkezi otoritenin zayıflığından faydalanan ve dış ülkelerden destek alan yunan isyanı tekrar patlamış, imparatorluk ilk kez etnik bir isyan sonucunda toprak kaybetmiştir.
Yanya Aslanı diye anılan Ali Paşa'nın ölümünden sonra birçok kitap yayınlanmış, hakkında birçok efsane türemiştir. Modern Arnavut tarihçiler Tepedelenli Ali Paşa'yı tarihlerindeki bir diğer önemli isim olan İskender Bey ile birlikte yüceltirler. Tarihçiler, Tepedelenli Ali Paşa'yı bağımsız bir Arnavutluk'un kurulmasının öncüsü olarak gösterirler.
Yer İmleri