Balon 1 yıl içinde patlayacaktır, nakitte fırsat beklenmelidir
dolar bu fiyatlarda iken, yatırım yapmak mantıklı
faizler insin, şimdi almak mantıklı değil
ömür boyu alacak param olmayacak
Kira çarpanlarının uçtuğu ortamlarda ev almak doğru değildir, beklenmelidir.
İstanbul gibi metropollerde gayrimenkül yatırımı her zaman karlı bir iş olacaktır.
|
|
Tabi kira sözleşmesinde ödeme biçimi, banka hesap numarası belirtilmelidir, ancak haberdeki olayın geçtiği yer Adana. Şimdilerde nasıl bilmiyorum ama kardeşimin çukurova tıp fakültesinde öğrenci olduğu yıllarda kiraları yıllık peşin alırlardı, yazılı sözleşme bile olmazdı. Ama bu tür mağduriyetler de yaşanmazdı.
Forum kuralları 'nı okudunuz mu?
1. Siyaset, din ve futbol konularında fanatizm,
2. İdeolojik tartışma ve kavgalar,
3. Sonuna YTD yapıştırıp fiyat tahmini veya hedefi göstermek,
4. Hisse başlıklarında hisse harici konular yazmak
5. Silinecek bu tarz yazıları alıntılamak / cevaplamak...
Kurallara AYKIRIDIR.
cuma aksami bloomberg e bi banka yatirim mudurmuydu neydi o katildi.Adam net rakam verdi Tr de insaat buyumesini yillik ulke buyumeden cikarinca % 5.5 ten 1.5 e dusuyor oran dedi.Dogru mu bu ?
Eger dogruysa sizce devlet faizleri yukseltip insaati mi durdurur yoksa dolarin yukari gitmesine izin mi verir?
Dolar yukarı giderse enflasyon hortlar insanlar fakirlesir yapılan inşaatı kim alacak herkesi ülkeye getir sence bu olue mu ayrıca serbest piyasa neyse o faiz gidecekse faiz gider dolar gidecekse dolar
GM 5 Plus cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Yazdıklarım tamamen kendi düşüncelerimdir kimseye al tut sat yat gibi tavsiyeler değildir...
ama bir sor bakalım faizler neden yüksek
elbette faizlerin yüksek olması yatırım ortamını bozar. bunda herkes anlaşıyor. ama israf ve kötü yönetimin nedenlerini sorgulamadan sonuca ulaşamayız. enflasyon bu kadar yüksekken faizlerin düşmesini beklemek çok mantıklı değil. bu kadar çok vergi toplanıyor ancak hala bu paralar hukumete yetmiyorsa bunun vatandaş tarafından sorgulanması gerekir.
mesela bakın bu kafa hala borç almayı "itibarın" yüksek olmasına bağlıyor. sürekli borçlanıyoruz. ve bunların ödenmesi noktasında yuksek faiz beklentileri kreditörler tarafından dile getiriliyor. zira sadece gdp ye olan oranı değil reel olarak miktarı da önemli dış borcun.
ve hala dış borç artıyor. her sene istisnasız cari açık vermeye devam ediyoruz. borç yeni borç alınarak öteleniyor hemde yeni borç oluşuyor. artıyor sürekli.
bu şartlarda doların yıllık bazda erimesine izin verileceği, faizlerin ise mümkün olan en az arttırımla (veya hiç arttırmayarak ve düşüş hedeflenerek) ele alınacağını düşünüyorum.
kişisel olarak açıklanan enflasyon verilerine (ve hatta işşizlik, büyüme vb) güvenmiyorum. bir çok vatandaş için dolar bu anlamda bir koruma sağlıyor çünkü bu müflis ve savurgan zihniyetin kontrol edemediği tek şey.
It is not because things are difficult that we do not dare, it is because we do not dare that they are difficult. (Seneca)
özellikle uzun vadeli krediye muhtaç olan emlak sektörü de faize oldukça duyarlı ve beton lobisinin hamiliğini yapan mevcut zihniyet faizlerin artmasını istemiyor, ayrıca dogmatik bazı nedenleri de var ama girmeye gerek yok o konuya.
sürdürülebilirlik anahtar kavram. bunlar büyüme ile kalkınmayı aynı sanan bir kafa. 15 yılda iddialı olan bir ülke için basit sayılabilecek eğitim sistemini bile eskisinden daha kötü hale getiren bir zihniyetin makul ekonomik açıklamaları ve eleştirileri önemseyeceğini düşünmek iyimserlik olur.
kaliteli büyüme... hedeflenen bu olmalı. inşaata dayalı ve hormonlu büyüme bir çok ekonomik göstergenin anlamını yitirmesine neden oluyor. yanlış teşhislerin kapısını aralıyor.
bizim ana sorunumuz borçlanmaya ve israfa dayalı büyüme modeli tatbik etmemiz: bu borçları katmadeğeri olan alanlara dağıtarak maksimum fayda sağlayacağımız yerde inşaata gömerek heba ediyoruz. bu borçlanma ile gelecek kuşakları batının kölesi haline getiriyoruz.
It is not because things are difficult that we do not dare, it is because we do not dare that they are difficult. (Seneca)
başka bir topikte yazdığım yazı. konuyla çok alakası var. buraya da aldım. borçlu olmayı marifet olarak gören zihniyetin ibret alması için.
Aşağıda Bernard Lewis "The Middle East" isimli eserin 298. sayfasında Osmanlı borçları ile ilgili bölüm (Duyun u Umumiye mevzusu):
"...Since Turkey was seen as a poor risk, loans were usually granted on very unfavorable terms. The money was for the most part used to cover regular budgetary expenditure, or else was spent on uneconomic development projects. The result was the Crash of 6 October 1875, when the Ottoman Government defaulted on its payments of interest and amortization. After some negotiation, agreement was reached with representatives of the European bondholders, and incorporated into a decree of 20 December 1881 setting up a 'Council of the Administration of the Public Debt', directly controlled by and answerable to the foreign creditors. Its duty was to ensure the service of the consolidated Ottoman public debt, for which purpose certain revenues were ceded to the Council by the Ottoman government 'absolutely and irrevocably ... until the complete liquidation of the debt'. By 1911 the total staff of the Council of the Administration of the Debt stood at 8931 persons, more than that of the Ottoman ministry of Finance itself."
buraya göre (tam çevirmeden ana hatları ile)
1. Osmanlıya verilen borçlar genelde yüksek faizli imiş zira yüksek risk görülüyormuş. Bu borçlar genellikle bütçe harcamalarında ve ekonomik olmayan yatırım projelerine gidiyormuş.
2. 1875 de Osmanlı devleti borçlarının faizlerini ödeyememiş.
3. 1881 de avrupalı kreditörler ile anlaşmaya varılmış. bu anlaşmaya göre kurulan Konsül tamamıyla borcu verenlere hesap verecekmiş.
4. Konsülün amacı borcun ödenmesi sürecini kontrol etmek. bu amaçla Osmanlı devletinin bazı gelirleri borçlar ödeninceye kadar tamamıyla ve geri döndürülemez biçimde Konsüle devrediliyor.
5. 1911 yılına gelindiğinde bu Konsülün personel sayısı 8931 kişi. Bu sayı Osmanlı Maliye Bakanlığının personel sayısından fazla.
It is not because things are difficult that we do not dare, it is because we do not dare that they are difficult. (Seneca)
|
|
yukarıdan devam:
Duyunu Umumiye konusunda Faizin yüksekliği, risk algısının yüksekliği gibi konularda bugune benzer yanlar var. Abdulhamit in döneminin tamamında bu Konsül faal. bağımsızlık elbette yok, zira mali bagımsızlığını kaybetmişsin.
Bugun 450 milyar dolar civarı borç. bugun devlet de borçlu ancak özel sektör daha çok borçlu. yalnız bazı özel sektör borçları da devlet garantisinde.
Ülkede bazı kesimlerde görülen "itibarımız olduğu için borç alabiliyoruz yaaaaa" tarzı ifade var. çok sık görüyoruz. ülke çıkarlarını hiçe sayan ve milli bir duruştan uzak bir tavır bu.
Zira bir noktada borçları ödemen gerekiyor. bu bağımsızlığın bir yönünün kaybolmasına veya daha yuksek faiz istenmesine neden oluyor. bu "yüksek faiz istenmesi" noktası günümüze oldukça benziyor (CDS in yüksekliği ve tahvil faizlerinin yüksekliği ).
(***) başka bir topikte daha once discretus tarafından yazılmış bir yazı.
It is not because things are difficult that we do not dare, it is because we do not dare that they are difficult. (Seneca)
Yer İmleri