Artan

72,45 9.94 10:25
192,00 9.59 09:55
16,23 7.48 10:25
3,21 7.36 10:25
8,92 6.06 10:25
Artan Hisseler

Azalan

127,80 -10 10:25
11,18 -9.98 10:25
37,76 -9.97 10:25
157,50 -9.95 10:25
648,00 -9.94 10:25
Azalan Hisseler

İşlem

2.638.033.090,54 10:25
2.620.209.690,00 10:25
954.694.771,00 10:25
940.799.968,42 10:25
862.334.639,75 10:25
Tüm Hisseler
Sayfa 242/386 İlkİlk ... 142192232240241242243244252292342 ... SonSon
Arama sonucu : 3147 madde; 1,929 - 1,936 arası.

Konu: Dev'ayna Masalları

Hybrid View

Previous Post Previous Post   Next Post Next Post
  1. Ortalık 'değer yatırımcısı' kaynıyor.. Adam neredeyse ismini cismini sevdiği önüne gelen her hisseyi portföyüne eklemiş, sonra 'değer yatırımcılığı'ndan dem vuruyor. Yaw önce pazarladığın 'değer yatırımcılığı'nın bir anlamını öğrenseydin!

    Önce bu işin lugatından başlayalım istersen. Burada daha önce de özellikle yeni başlayanlar için investopedia'nın yatırım ve/veya trading temel kavramlarının ve yöntemlerinin basit ve sadelikle anlatıldığı faydalı bir platform olduğunu belirtmiştim. Hiç kendi ifadelerimi katmadan 'değer yatırımcılığının tanımını alalım önce investopedia'dan:

    'Value investing is a strategy where investors actively look to add stocks they believe have been undervalued by the market, and/or trade for less than their intrinsic values. '

    Google amcanın tercümesini çok beğenmediğim için (kafa karışıklığına neden olabilir diye düşündüğüm için) kendi izahlı tercümemi koyayım:

    Yani kısaca diyor ki:

    Değer yatırımı dediğimiz olay yatırımcıların aslında 'içsel değer'i altında işlem gördüklerine inandıkları hisse senetlerini portföylerinde topladıkları bir stratejidir.

    Burada 2 temel nokta var:

    1) Portföye alınacak şirketlerin 'içsel değeri'nin ne olduğunu biliyor olmak
    2) Bu şirketlerin, en azından ciddi bir güvenlik marjı oluşturacak kadar, yani ciddi oranda bir iskonto oluşturacak kadar, 'içsel değer'i altında işlem görüyor olması

    Bu gerçek tarifini dahi bilmedikleri bir stratejiyi pazarlamaya çalışan arkadaşlara sorularım şu:

    Elinizin altında tuttuğunuz hisselerin içsel değerlerini neye göre, nasıl hesapladınız? Ve bu hisseler içsel değerinden ciddi oranda iskonto içeriyor mu, yani 'eder'inin ciddi oranda altında işlem görüyor mu?

    Ne aldığınız, ne taşıdığınız benim açımdan önemli değil. Ama her tarafı çelişkilerle dolu bir 'değer yatırımcılığı' propagandası yapmayın. Pazarlamasını yaptığınız yatırım tarzının önce ne anlama geldiğini öğrenin ve elinizdeki portföyün bu tarza uygun olup olmadığına bir bakın..

    Tek yatırım tarzı değer yatırımcılığı değildir. Siz aslında başka bir tarz uyguluyor, ama bunu değer yatırımcılığı sanıyor da olabilirsiniz. Tarzınızdan dolayı, hangi hisseyi ne sebeple taşıdığınızdan dolayı, kimse sizi kınamaz, emin olun. Sadece elmaya karpuz demekten vazgeçin lütfen.

    ------------------------

    Başka sorum yok, Hakim Bey!
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  2. Ben bu filmi daha önce seyretmiştim sanki.

  3. PD/DD ve F/K'yı aynı anda ortak kullanılacak şekilde bir değerlemeye sokabilecek bir formul üzerinde çalışıyordum ve Graham'dan daha anlamlı bir ortalama değerleme rasyosu bulduğumu düşünüyorum. Graham o zamanki şartlara göre basit bir mantıkla bir şirketin PD/DD'si en fazla 1,5 olmalı, F/K'sı da en fazla 15 olmalı, ikisinin çarpımı dolayısıyla 22,5 değerini aşmamalı gibi bir mantık gütmekte ve şirketler için içsel değeri de yine bu mantık üzerine kurduğu bir formul ile hesaplamaktaydı. Benim üstüne çalıştığım konu içsel değer bulma olayı değil. Amacım şirketleri göreceli olarak ucuzluk ve pahalılık anlamında karşılaştırırken 2 farklı değerleme rasyosu (PD/DD ve F/K) için belli ve anlamlı bir ağırlık katsayısı kullanıp, sonra bunların anlamlı bir ortalamasını oluşturmak şeklinde idi. Graham'ın olaya yaklaşımı biraz daha farklı. Ama ondaki temel sıkıntı bazı çelişkili durumlara tam cevap verememesi. Mesela bir şirket 2,5 PD/DD ile Graham'ın şartlarına göre pahalı ama aynı şirket 6 F/K ile ucuz durumda ise Graham bunun içinden çıkamıyor idi ve çareyi iki şartı da sağlayamayan şirketleri liste dışı bırakmakta buluyordu. Ömrünün son dönemlerinde bu yaklaşımın bir çok fırsatın kaçmasına neden olduğunu farkedince kendince yeni formulasyonlar icad etmeye çalıştı. Graham'ın kullandığı büyüyen şirketler için farklı değerleme, olgun şirketler için farklı değerleme yöntemlerini vakt-i zamanında baz alarak çokça denemeler yapmıştık geçmişte, ancak çok da iyi çalışmadığını görmek fazla uzun sürmemişti. tabii ki Graham'ın defansif yatırımcı ve agresif yatırımcı için koymuş olduğu başka değişik filtreleme kriterleri de mevcut. Olayı sadece 2 basit değerleme rasyosuna indirgediğini kastetmiyorum elbette. Sonuçta ortada Değer yatırımcılığı konsepti var ise en azından bunun fikir babası Graham olduğu için gereken saygıyı kendisine teslim etmek gerekli.

    Sayın Müzikal hocamızın dediği "herkesin bildiği şey para kazandırmaz" önergesini dikkate alarak kimseciklerin bilmediği bir yöntem icad ettim ve sadece kendime saklayacağım. Ya iflasıma ya Buffet'lığıma yolculuk başlar artık
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  4.  Alıntı Originally Posted by deva-i dert Yazıyı Oku
    PD/DD ve F/K'yı aynı anda ortak kullanılacak şekilde bir değerlemeye sokabilecek bir formul üzerinde çalışıyordum ve Graham'dan daha anlamlı bir ortalama değerleme rasyosu bulduğumu düşünüyorum. Graham o zamanki şartlara göre basit bir mantıkla bir şirketin PD/DD'si en fazla 1,5 olmalı, F/K'sı da en fazla 15 olmalı, ikisinin çarpımı dolayısıyla 22,5 değerini aşmamalı gibi bir mantık gütmekte ve şirketler için içsel değeri de yine bu mantık üzerine kurduğu bir formul ile hesaplamaktaydı. Benim üstüne çalıştığım konu içsel değer bulma olayı değil. Amacım şirketleri göreceli olarak ucuzluk ve pahalılık anlamında karşılaştırırken 2 farklı değerleme rasyosu (PD/DD ve F/K) için belli ve anlamlı bir ağırlık katsayısı kullanıp, sonra bunların anlamlı bir ortalamasını oluşturmak şeklinde idi. Graham'ın olaya yaklaşımı biraz daha farklı. Ama ondaki temel sıkıntı bazı çelişkili durumlara tam cevap verememesi. Mesela bir şirket 2,5 PD/DD ile Graham'ın şartlarına göre pahalı ama aynı şirket 6 F/K ile ucuz durumda ise Graham bunun içinden çıkamıyor idi ve çareyi iki şartı da sağlayamayan şirketleri liste dışı bırakmakta buluyordu. Ömrünün son dönemlerinde bu yaklaşımın bir çok fırsatın kaçmasına neden olduğunu farkedince kendince yeni formulasyonlar icad etmeye çalıştı. Graham'ın kullandığı büyüyen şirketler için farklı değerleme, olgun şirketler için farklı değerleme yöntemlerini vakt-i zamanında baz alarak çokça denemeler yapmıştık geçmişte, ancak çok da iyi çalışmadığını görmek fazla uzun sürmemişti. tabii ki Graham'ın defansif yatırımcı ve agresif yatırımcı için koymuş olduğu başka değişik filtreleme kriterleri de mevcut. Olayı sadece 2 basit değerleme rasyosuna indirgediğini kastetmiyorum elbette. Sonuçta ortada Değer yatırımcılığı konsepti var ise en azından bunun fikir babası Graham olduğu için gereken saygıyı kendisine teslim etmek gerekli.

    Sayın Müzikal hocamızın dediği "herkesin bildiği şey para kazandırmaz" önergesini dikkate alarak kimseciklerin bilmediği bir yöntem icad ettim ve sadece kendime saklayacağım. Ya iflasıma ya Buffet'lığıma yolculuk başlar artık
    Hocam öncelikle hayırlı olsun, umarım bulduğunuz yöntemin sonuçları gönlünüze göre olur

    Ben bu rasyo ve çarpan konularına biraz fazla takık bir yatırımcıyım sanırım. Elbette pek çoğunun ne olduğunu ve bize neyi nasıl okumamız gerektiğini söylediğini anlıyorum. Ancak, bu rakamların hepsi geçmişin rakamları, gelecekle ilgili bana net bir bilgi veremiyor, pek çok zaman da yanıltabiliyor. Bazen sosyal medyada tuhaf grafiklerle karşılaşıyorum, dakikalık bir grafiğin üzerinde çizilmedik çizgi kalmamış. Buna bakınca o anda almayı da satmayı da aynı anda düşünebilirim ve aksiyon alabilirim. Peki nasıl para kazanacağım? Burası bende muamma.

    Örnek fk olsun. Bugün güzide borsamızda takip ettiğim bir şirket var. fk sı 1200 civarında. Şirket yeni kurulmuş, daha yolun çok başında, ortada kar mar yok fk dan da anlaşılacağı üzere. Şimdi bu şirketi kimse almaz bu rasyo sebebiyle, herkesin satması lazım. Ama öyle olmuyor. O fk artmaya devam ediyor fiyat sürekli yukarı gittiği için. Bu örnekte geçmişin rasyosuyla veya geçmişi irdeleyen bir analizle, eğer gerçekten bir fırsat varsa bunu kaçırmış olmuyor muyuz? Grahamın aslında değer yatırımcılığı kavramını ortaya koyarken ve ilgi görürken, kaçırdığı nokta bu değil mi, yapmadığı yatırımlardan elde edemediği kazancı hesaplayan bir yöntem üzerine de çalışsaydı diye düşünmüyor değilim, sanırım daha çok kişi servetini artırırdı bunu bulsaydı Bu örnek yarım kalmasın, fksı artmaya devam eden şirketin bilançolarına bakacağım, vizyonuna uygun hareket edebilmiş mi analiz edeceğim. Bunları henüz bilmiyoruz ama sektörü hakkında bilgimiz varsa tahmin etmemiz çok zor da olmaz, yanılma payı da düşük olur. Ama rasyolara bakıp bu şirkete yatırım yapamayız, bu çok net.

    Gelecek varsa gelecek, diye yine bir klişe söz ile noktayı koyayım sabah vaktine.

    Sevgiler, saygılar.

  5.  Alıntı Originally Posted by müzikal Yazıyı Oku
    Hocam öncelikle hayırlı olsun, umarım bulduğunuz yöntemin sonuçları gönlünüze göre olur

    Ben bu rasyo ve çarpan konularına biraz fazla takık bir yatırımcıyım sanırım. Elbette pek çoğunun ne olduğunu ve bize neyi nasıl okumamız gerektiğini söylediğini anlıyorum. Ancak, bu rakamların hepsi geçmişin rakamları, gelecekle ilgili bana net bir bilgi veremiyor, pek çok zaman da yanıltabiliyor. Bazen sosyal medyada tuhaf grafiklerle karşılaşıyorum, dakikalık bir grafiğin üzerinde çizilmedik çizgi kalmamış. Buna bakınca o anda almayı da satmayı da aynı anda düşünebilirim ve aksiyon alabilirim. Peki nasıl para kazanacağım? Burası bende muamma.

    Örnek fk olsun. Bugün güzide borsamızda takip ettiğim bir şirket var. fk sı 1200 civarında. Şirket yeni kurulmuş, daha yolun çok başında, ortada kar mar yok fk dan da anlaşılacağı üzere. Şimdi bu şirketi kimse almaz bu rasyo sebebiyle, herkesin satması lazım. Ama öyle olmuyor. O fk artmaya devam ediyor fiyat sürekli yukarı gittiği için. Bu örnekte geçmişin rasyosuyla veya geçmişi irdeleyen bir analizle, eğer gerçekten bir fırsat varsa bunu kaçırmış olmuyor muyuz? Grahamın aslında değer yatırımcılığı kavramını ortaya koyarken ve ilgi görürken, kaçırdığı nokta bu değil mi, yapmadığı yatırımlardan elde edemediği kazancı hesaplayan bir yöntem üzerine de çalışsaydı diye düşünmüyor değilim, sanırım daha çok kişi servetini artırırdı bunu bulsaydı Bu örnek yarım kalmasın, fksı artmaya devam eden şirketin bilançolarına bakacağım, vizyonuna uygun hareket edebilmiş mi analiz edeceğim. Bunları henüz bilmiyoruz ama sektörü hakkında bilgimiz varsa tahmin etmemiz çok zor da olmaz, yanılma payı da düşük olur. Ama rasyolara bakıp bu şirkete yatırım yapamayız, bu çok net.

    Gelecek varsa gelecek, diye yine bir klişe söz ile noktayı koyayım sabah vaktine.

    Sevgiler, saygılar.
    Öncelikle coin olayına bakışınızı anlıyorum. Arkasında bilanço olmayan hiç bir şeye yatırım yapmamanızı da anlıyorum. Coin olayını bir sonraki sefer konuşmak üzere kendi içerisinde çelişir görünen bir duruma dikkat çekmek istiyorum, eğer okuduklarımı yanlış anlamadı isem.

    Coinlere temel itirazınız 'arkasında bilanço olmayan şeye yatırım yapmama' felsefenizden kaynaklı. Bu tavrın ya da seçimin doğru ya da yanlış olduğunu elbette gelecek zaman gösterecek. Sizin argümanınıza ön yargılı olmadığım gibi, 'gelecek tamamen blockchain teknolojisine dayalı olacak ve coinler hayatımızın vazgeçilmez unsurları olacak' şeklinde karşımıza çıkan argümanlara karşı da önyargılı değilim. Ama sizi çok iyi anlayabiliyorum. Kendi fiyat hareketleri haricinde 'ucuz', 'pahalı', 'alınabilir', 'satılabilir' şeklinde bir ölçüm, bir değerleme yapabileceğimiz hiç bir şey yok coinler hakkında. Sadece talep arttığında fiyatlarının uçtuğunu, azaldığında da dibe çakıldığını gözlemliyoruz ve, gerçek bir değerleme kıstası da olmadığı için, tam anlamıyla aç gözlülük, fomo, korku, panik gibi duyguların yansımasıyla oluşan bir piyasadan bahsediyoruz ve epeyce de manipülasyona açık. Ama tam da burada ölçülebilir verileri olmayan, bir bilançosu olmayan coinleri eleştirirken şirketlerin bilançolarının geçmiş verileri olduğunu ve bu sebeple onlara da çok itibar etmediğinizi söylüyorsunuz. İşin bu kısmı bana çelişkili geldi. Sonuçta bilançosu olmayan, yani değerleme, ölçme şansı olmayan coinlere karşı olmanız anlaşılır ve burada bilanço kavramını bir şeyi ölçmek ve değerlemek için kullanılan bir realite olarak kabul etmiş oluyorsunuz. Öte yandan bilançoların geçmiş veriler olduğunu, zaten gerçekleşmiş şeyler olduğunu ve geleceği yansıtmayacağını iddia ediyorsunuz ve bu sebeple bilançolara ve sonuçta onlardan türetilmiş rasyolara çok itibar etmediğinizi söylüyorsunuz.

    Geçmiş verilerin geleceği yansıtmayabileceği fikrinize karşı çıkamam temel olarak. Bu argümana karşı çıkacak olan da bence olayı hiç okuyamamıştır. Buna itirazım yok. Bilançolar sonuçta şirketlerin karnesi. Sürekli iyi karne getiren bir öğrencinin sonraki yıllarda da iyi karne getireceğinin elbette garantisi yok. Hele ki bir de ortam değişirse. Ben ortaokul ve lisede iken çok parlak olan öğrencilerin üniversitede iken ancak ittire kaktıra okuldan mezun oldukları örnekleriyle çokça karşılaştım. Aynı durum şirketler için de geçerli. Olmayan bir rekabet ortamında rahat at koşturan bir şirketin karşısına çetin rakipler çıktığında nasıl bir performans sergileyebileceği muamma. Ya da ekonomik genişleme zamanında çok parlak veriler ortaya çıkaran bazı şirketlerin ekonomik daralma söz konusu olduğunda ayakta kalıp kalamayacağı bile tartışılabilir. Ya da büyüme aşamasında iken çok hızlı büyüyen, hasılatını ve kazançlarını çok çabuk artıran bir şirketin piyasası olgunluğa ve doygunluğa eriştiğinde aynı büyüme performansını gösteremeyebileceği beklenebilecek bir durum. Tüm bunlara hiç itirazım yok. Ancak itirazım şuna: Ortaokul ve lisede oldukça parlak olan bazı öğrencilerin üniversitede çakmış olmaları her parlak lise öğrencisinin üniversitede çakabileceği ya da sönük bir performans gösterebileceği anlamına da gelmez. Ayrıca geçmişi bırakıp geleceğe odaklandığımızda da, gelecekle ilgili yapacağımız ya da işin uzmanı görünenlerce yaptıkları öngörülerin çıkacağının garantisi de yok. Bu da işin başka bir gerçeği. Umudu olmayan, pozitif beklentisi olmayan zaten yatırım yapmamalı. Buna bir itirazım olamaz. Ama her pozitif gelecek beklediğimiz ve umut beslediğimiz şirketten çok iyi karşılık alacağımız gibi bir durum da söz konusu değil ve olmayacak.

    Burada anlatmaya çalıştığım şey her iki yöntemin de içerisinde defolar barındırdığı. Ben bilanço odaklı gitmeyi, bilançoları ve bilançolardan türetilmiş rasyoları performans ve değerleme bazı olarak kullanmayı seven bir profilim. Bu, bu sistemin defoları yok anlamına elbette gelmez ve bu gerçeğin bilincinde olarak seçimler yapıyorum her daim. Çok mutlu eden seçimlerimiz olduğu gibi, hayal kırıklığı üreten seçimlerimiz de var ve hep de olacak. Seçtiklerimizden çok seçmediklerimiz belki daha çok yükselecek bazen. Bu aynı şekilde sadece geleceğe odaklı olanlar için de söz konusu. Hikâyeler önemlidir, hikâyelerdir fiyatları götüren, buna itirazım yok. Ama inanılası hikâyeler vardır, inanılmayacak kadar ayağı yere basmayan hikâyeler de vardır. Kimileri tüm hikâyeleri satın alır, kimileri hikâye seçicidir, kimileri ise hikâye yerine geçmiş performansın geleceğe ayna tutacağına inanarak performans verilerine göre hareket eder ve geleceği ona göre fiyatlar kafasında. Ben ikinci grup ile üçüncü grup arasında melez bir kafa yapısına ait bir profilim. Olmazsa olmaz ve vazgeçilmez saydığım saplantılı düsturlar da kullanmıyorum şahsen. Yapmış olduğum seçimlerin diğer tarafta bazen başka fırsatların kaçışına sebep olduğunu da bilerek yapıyorum bunu. Bu benim kişisel 'comfort zone'um.. Dönem dönem 'değer hisseleri'ne odaklansam ve onlara yatırım yapsam da, büyüme hisselerine çokça yatırım yapan bir insanım genelde. Ancak buna rağmen 'growth at a reasonable price' düsturundan da taviz vermiyorum mesela, onlara yatırım yaptığımda. Elbette 1200 F/K'lı şirketin fiyatını büyüterek 4600 F/K olmama garantisi yok. Ya da 1200 F/K'lı şirketin birkaç yılda süper kârlar geritirip bir anda 20 F/K'lı bir şirkete dönüşmeyeceğinin de bir garantisi yok. Ben kendim seçmiyorum diye başkalarının seçimlerini sorgulayanlardan ya da onlara 'rezerv'li bakanlardan değilim. Sadece kendi 'comfort zone'umdan çok ayrılmayı tercih etmiyorum.

    Temel hedefim elbette yerel bir Buffet olmak. (Burada Buffet olmaktan kastım Buffet yöntemleri uygulamak değil, kastım Buffet gibi varlıklı olmak). Bir Buffet olmak beni rahatsız etmez, ancak Buffet olamasam da yaşam şartlarımdaki mevcut konforumu muhafaza etmek bile benim için kâfi. Ayrıca herkesçe guru olarak taltif edilen insanlar da çıkış noktalarını bilançolar olarak alırlar, yani sonuçta geçmiş verilere ve performanslara bakarlar öncelikle, teknik analist olanları hariç tutuyorum elbette. O yönden ben rasyolara negatif anlamda 'takık' değilim. Yukarıdaki yazılarda sadece 2 değerleme rasyosu ile ilgili bir formülasyondan bahsettiğim için sadece onlarla iş yaptığım düşünülmesin. Ben Gelir Tablolarını ve Bilançoları belki 50 farklı rasyo ile test ederim. Yukarıda bahsi geçenler sadece değerleme rasyolarından 2 tanesi. Sonuçta bu rasyoların türetildiği yerler Bilançolar ve Gelir tabloları olduğu için de benim açımdan o veriler oldukça kıymetlidir.

    Bir ilave daha, ben onlarla uğraşmaktan ayrıca zevk de alan bir insanım. yani şirket seçimi yapmak için kerhen, istemeye istemeye onları inceleyen birisi değilim. Rakamların dilini anlamayı, o dili başka dillere çevirmeyi ve önce kendim olmak üzere başkalarınca da anlaşılabilir kılmayı bir meslek gibi icra ediyorum. Ama sevilesi bir meslek gibi, zorla içinde kalınan bir meslek gibi değil tabii ki.

    Yazdıklarınız ve fikirleriniz benim için değerli. Eminim sizin gibi düşünecek ya da düşünebilecek ve benzer bir yolu takip edebilecek çokça kişi çıkacaktır. Bu sebeple çokça paylaşım yapmanızı tercih ve rica ederim.

    Sözü çok uzattığımın farkındayım. Sürç-ü lisân ettikse affola. Selam ve hürmetler.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  6. Estağfurullah deva hocam, kusur ne kelime, olur mu hiç öyle şey. Bu başlıkta kendimizi ve aklımızdakileri kelimeleri biraraya getirerek ifade etmeye çalışıyoruz. Bu bağlamda sizi kendime ve yaklaşım tarzıma yakın görüyorum. Benim Türkçem sizden daha zayıf, devrik cümlem de çoktur. Kötü bir alışkanlık benimkisi. O sebeple kendimi yanlış ifade ettiğim ve anlaşılamadığım zamanlar olabiliyor.

    Benim bilançolara itibar etmemem söz konusu değil. Aksine ben temelciyim, teknik bilirim ama alım satım zamanları hariç kullanmaya gerek duymam. Trader hiç değilim, eskidendi o. Benim söylemeye çalıştığım konu şu; bilançolar, gelir tabloları ve buna bağlı tüm rasyolar geçmişin verisidir. Bu tespit, bunlara itibar edilmemeli anlamı çıkartmamalı. Aksine bunlara bakılmalı, değerleme analizleri yapılmalı. Ama sadece bu analizlere göre şu denmemeli; rasyolar on numara beş yıldız, kar marjı muazzam, hadi alalım. İtirazım burası sadece. Evet bunlar önemli, şüphesiz. Ama önümüzdeki 5 yılda neler olacak, bir tahminimiz var mı? Varsa bu tahmini salt geçmişin analizini yaparak mı (tüm analistlerin yaptığı gibi) oluşturmalıyız? Buna itiraz da demeyelim bence, ilave bakış açısı getirmek diye nitelendirsek daha doğru olacak.

    Nihayetinde tüm finansallar benim için çok çok önemli, ama geleceği bunlardan bağımsız ilave bakış açıları koyarak öngörmek daha önemli. Sanırım bu cümlelerle daha iyi bir izahat yapabildim. Bir örnek vererek bu durumu daha net anlatmaya gayret edeyim.

    Gerçek bir örnektir, uydurma değil ama şirket ismi belirtmeyeceğim. Araştıran arkadaşlar bulur hemen, bilenler de zaten "ha evet" diyecektir.

    Bir ilaç şirketimiz var. Sahibi, çalışanları, içinde bulunduğu spesifik alan ve satışları gayet başarılı. Kur kaynaklı devletin bir engeli var ama o da bu sene aşılacak. Şimdi bu şirket mevcut hali ile makul bir değer ediyor. Pahalı da değil, ucuz da değil. Şirketle konuştuğunuzda 2024 yılında ciddi bir büyüme öngörüyorlar, bunu net bir şekilde donelerle açıklayabiliyorlar. Yatırımları da var yurtdışında. 2-3 sene içinde mevcut şirket kadar bir şirket daha içine girmiş olacak. Bunların hepsini analistleri biliyor ve yazdıkları raporlara koyuyorlar. Hem geçmiş hem de gelecekte şirketin öngörüleri analize yerleştirilip bir hedef fiyata ulaşılıyor. Eksiği fazlası, yöntemi vs tartışılır, çıkan hedef fiyat da %10 aşağı yukarı oynar, çok mühim değil.

    Bu noktadan sonra benim bakış açım devreye giriyor. Nasıl? Bu şirketin yurtdışında ortak olduğu laboratuvarlar var. Buralarda ilaç geliştiriyorlar. Bunların arasında iki tane ilaç var, eğer bu ilaçlarda aşama kaydedilir ve piyasaya sürülme aşamasına gelirse, o zaman bu şirketin cirosu milyarlarca doları geçecek. Neden geçecek, çünkü bu ilaçların bir tanesi dünyada o hastalığın ilk ilacı olacak, diğeri de başka bir hastalığın en iyi alternatif ilacı olacak. Bu iki ilacı da bizim firma üretecek. Ben buna yatırım yaparım. Neden yaparım? Bu gelişmeler olduğu takdirde gerçekleşecek olan kar rakamı, halihazırdaki raporların hiçbirinin içinde bir nokta kadar dahi yok. Evet bu çalışmaların foslama ihtimali de var. O durumda zaten büyüyen bir şirket olarak portföye katkısını sunar. Ancak, çeşitli fazlar da aşıldığı için bu ilaçların işe yarayacak olması ve fda onaylarını alacak olması çok daha kuvvetli bir ihtimal.

    Lafın özü; hem büyüme şirketi, hem de devasa bir sıçrama yapma potansiyeli %50 den fazla. Benim dem vurduğum, geleceği anlamaya çalışmak, farklı bakış açılarını yatırım felsefesinin içine monte etmekten kastımı çok güzel anlatan bir örnek. Son 30 yılda Türk ilaç şirketlerinin yabancılara satış rakamına bakınca da, iştahım daha da kabarmıyor değil. Bu zaman diliminde, irili ufaklı 30 dan fazla ilaç şirketi, yabancı ilaç şirketleri tarafından satın alınmış.

    Bu örneği bakış açımı netleştirmek için verdim. Asla yatırım tavsiyesi değildir. Eğer öyle bir algı oluşacak diye düşünecek olursanız ve kaygınız oldu ise derhal bu postu silerim.

    Sevgiler, saygılar.

  7.  Alıntı Originally Posted by müzikal Yazıyı Oku
    Estağfurullah deva hocam, kusur ne kelime, olur mu hiç öyle şey. Bu başlıkta kendimizi ve aklımızdakileri kelimeleri biraraya getirerek ifade etmeye çalışıyoruz. Bu bağlamda sizi kendime ve yaklaşım tarzıma yakın görüyorum. Benim Türkçem sizden daha zayıf, devrik cümlem de çoktur. Kötü bir alışkanlık benimkisi. O sebeple kendimi yanlış ifade ettiğim ve anlaşılamadığım zamanlar olabiliyor.

    Benim bilançolara itibar etmemem söz konusu değil. Aksine ben temelciyim, teknik bilirim ama alım satım zamanları hariç kullanmaya gerek duymam. Trader hiç değilim, eskidendi o. Benim söylemeye çalıştığım konu şu; bilançolar, gelir tabloları ve buna bağlı tüm rasyolar geçmişin verisidir. Bu tespit, bunlara itibar edilmemeli anlamı çıkartmamalı. Aksine bunlara bakılmalı, değerleme analizleri yapılmalı. Ama sadece bu analizlere göre şu denmemeli; rasyolar on numara beş yıldız, kar marjı muazzam, hadi alalım. İtirazım burası sadece. Evet bunlar önemli, şüphesiz. Ama önümüzdeki 5 yılda neler olacak, bir tahminimiz var mı? Varsa bu tahmini salt geçmişin analizini yaparak mı (tüm analistlerin yaptığı gibi) oluşturmalıyız? Buna itiraz da demeyelim bence, ilave bakış açısı getirmek diye nitelendirsek daha doğru olacak.

    Nihayetinde tüm finansallar benim için çok çok önemli, ama geleceği bunlardan bağımsız ilave bakış açıları koyarak öngörmek daha önemli. Sanırım bu cümlelerle daha iyi bir izahat yapabildim. Bir örnek vererek bu durumu daha net anlatmaya gayret edeyim.

    Gerçek bir örnektir, uydurma değil ama şirket ismi belirtmeyeceğim. Araştıran arkadaşlar bulur hemen, bilenler de zaten "ha evet" diyecektir.

    Bir ilaç şirketimiz var. Sahibi, çalışanları, içinde bulunduğu spesifik alan ve satışları gayet başarılı. Kur kaynaklı devletin bir engeli var ama o da bu sene aşılacak. Şimdi bu şirket mevcut hali ile makul bir değer ediyor. Pahalı da değil, ucuz da değil. Şirketle konuştuğunuzda 2024 yılında ciddi bir büyüme öngörüyorlar, bunu net bir şekilde donelerle açıklayabiliyorlar. Yatırımları da var yurtdışında. 2-3 sene içinde mevcut şirket kadar bir şirket daha içine girmiş olacak. Bunların hepsini analistleri biliyor ve yazdıkları raporlara koyuyorlar. Hem geçmiş hem de gelecekte şirketin öngörüleri analize yerleştirilip bir hedef fiyata ulaşılıyor. Eksiği fazlası, yöntemi vs tartışılır, çıkan hedef fiyat da %10 aşağı yukarı oynar, çok mühim değil.

    Bu noktadan sonra benim bakış açım devreye giriyor. Nasıl? Bu şirketin yurtdışında ortak olduğu laboratuvarlar var. Buralarda ilaç geliştiriyorlar. Bunların arasında iki tane ilaç var, eğer bu ilaçlarda aşama kaydedilir ve piyasaya sürülme aşamasına gelirse, o zaman bu şirketin cirosu milyarlarca doları geçecek. Neden geçecek, çünkü bu ilaçların bir tanesi dünyada o hastalığın ilk ilacı olacak, diğeri de başka bir hastalığın en iyi alternatif ilacı olacak. Bu iki ilacı da bizim firma üretecek. Ben buna yatırım yaparım. Neden yaparım? Bu gelişmeler olduğu takdirde gerçekleşecek olan kar rakamı, halihazırdaki raporların hiçbirinin içinde bir nokta kadar dahi yok. Evet bu çalışmaların foslama ihtimali de var. O durumda zaten büyüyen bir şirket olarak portföye katkısını sunar. Ancak, çeşitli fazlar da aşıldığı için bu ilaçların işe yarayacak olması ve fda onaylarını alacak olması çok daha kuvvetli bir ihtimal.

    Lafın özü; hem büyüme şirketi, hem de devasa bir sıçrama yapma potansiyeli %50 den fazla. Benim dem vurduğum, geleceği anlamaya çalışmak, farklı bakış açılarını yatırım felsefesinin içine monte etmekten kastımı çok güzel anlatan bir örnek. Son 30 yılda Türk ilaç şirketlerinin yabancılara satış rakamına bakınca da, iştahım daha da kabarmıyor değil. Bu zaman diliminde, irili ufaklı 30 dan fazla ilaç şirketi, yabancı ilaç şirketleri tarafından satın alınmış.

    Bu örneği bakış açımı netleştirmek için verdim. Asla yatırım tavsiyesi değildir. Eğer öyle bir algı oluşacak diye düşünecek olursanız ve kaygınız oldu ise derhal bu postu silerim.

    Sevgiler, saygılar.
    Yazınızda bahsi geçen şirketi biliyorum. Hatta borsamıza kote başka değerli bir ilaç şirketinin yatırımcıları tarafından pek de hazzedilmez ve genelde piyasa fiyatlamalarına (kıskançlıkla) itiraz edilir ya da neden hep kendilerininkinin o şirket kadar benzer performans gösteremediğini anlaşılmaz bulduklarını ifade ederler. Sizin ne için ona daha çok itibar ettiğinizi anlıyorum. Diğer taraftakiler de çokça global iddialarda bulunuyorlardı, ancak bu ilaç işleri bazen inanılmaz fırsatlar barındırsa da bazen de üzerine çokça emek harcadığınız projeler gerçekleştiğinde karşılığını hemen pek de bulamayabiliyorsunuz.

    Bilâhere o 2 şirketi de tartışmaya açabiliriz burada.

    Selam ve hürmetler.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  8. Blokchain olayını daha sonra muhakkak konuşalım. Orada konuşulması gereken çok şey var. Şimdi bulandırmayayım gidişatı.

Sayfa 242/386 İlkİlk ... 142192232240241242243244252292342 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •