ii-) daha önce yazmıştım...çoğu zaman nedensellik ile ilişki karıştırılıyor (causality vs correlation)...iki konu arasında ilişki olması, bunların birinin diğerinin sebebi olmasını gerektirmez...enflasyon temelde risk free rate denen değer ile reel faizin toplamından oluşur...risksiz faiz oranı temelde enflasyon ile yakın ilişkidedir, genelde enflasyon ile aynı düzeydedir...enflasyon arttıkça artar...ama reel faizler daha çok ülkeye duyulan güven, ekonomi politikalarının doğruluğu ile ilişkilidir.
bir ülkede enflasyon artarken, reel faizler düşebilir(ülkeye duyulan güven artarsa)..bu durumda enflasyon artarken faizler düşer demek olayı çok basite indirgemek olur...ayrıca açık piyasa kurallarının geçerli olduğu bir ekonomide, reel faizleri global para akımları, likiditenin bolluğu vs de etkiler.
yani reel faizi, pek çok parametre etkiler ve duruma göre bu etkiler çok farklı şekilde ortaya çıkabilir...kontrol etmek ve yönetmek zordur...daha çok orta vadede şekillenir...ama risksiz getiri denen ve genelde enflasyonla ilişkili olan kısımı kontrol etmek çok daha kolaydır...kısa vadeli ve hızlı değişim gösterir...mb faiz politikalarının etki ettiği yer de tam burasıdır.
döviz almak demek, tl satmak demektir...tl satmak için de elinde tl olması gerekmez, çoğu alım-satım işi zaten elde dayanak varlık olmadan, belli bir teminat ile yapılıyor...kaldıraç da kullanıldığı için etkisi de yüksek oluyor...eğer tl nin maliyetini arttırısanız, yani faizi yükseltirseniz, tl yi satıp döviz almanın maliyeti artmış olur...tl yi açığa satan daha fazla maliyet, daha fazla risk almış olur.
iii-) peki faiz artışı demek enflasyonu düşürmek demek midir? tabii ki hayır..enflasyonun tetikleyicisi pek çok faktör vardır...kurların düşüşü, döviz fiyatından etkilenen ürünler nedeniyle maliyetleri düşürücü etki yaptığı için enflasyona da olumlu katkı yapar...ama faizlerin yükselmesi de maliyetleri arttırıcı etki yapar..bu da enflasyona olumsuz etki yapar.
kısa vadeli faizlerle oynayarak hastanın ateşini düşürmeye çalışırsınız...ama ateş düşürücü hastalığı tedavi etmez, kısa vadede rahatlama ve ferahlık sağlar...sürekli ateş düşürücü ile hastayı rahatlatmaya çalışmak bünyeye zarar verir...hastalığı tedavi etmek demek ise, (hastalık=enflasyon ve kur artışı)...orta vadeli tedbirler ile sağlam bir ekonomik politika ile piyasa aktörlerine güven vermek, üretimi ve verimliliği arttırmak...katma değeri yüksek üretim ile maliyetleri düşürüp, daha çok ihracat yapmak vs.
1.ci senaryo
düşük faiz =======> aşırı tüketim=====> düşük tasarruf======>yüksek ithalat=====>yüksek kur
2.ci senaryo
düşük faiz======> yatırım=====> ihracat ======> tasarruf =====> düşük kur
bizim ülkemizde hangisi yaşanır?
Türkiye, kazığın her türlüsünü ayrı ayrı deneyimleyebilmek için mükemmel bir yer. Burada yetişen biri dünyanın başka bir yanında sıkıntı yaşamaz.
Re-twittlediklerim katıldığım anlamına gelmez!
Türkiye, kazığın her türlüsünü ayrı ayrı deneyimleyebilmek için mükemmel bir yer. Burada yetişen biri dünyanın başka bir yanında sıkıntı yaşamaz.
Re-twittlediklerim katıldığım anlamına gelmez!
anlamadım...bu topiğin amacını yatmak olarak değerlendiriyorsanız, okuduğunuz 500 sayfaya yazık olur...bunun en güzel örneği benim, yatıyor muyum mesela? ya da siz kendinize bakın, erken emekli sayılırsınız, ya da temettü emeklisi...tembel, miskin yatan biri misiniz? umarım yanlış anlamışımdır.
Derdimiz yatmak değil. Sistemin çarklarından özgür olmak. Çalışanların ücret ve sosyal hakları düşerken çalışma süreleri uzuyor. Eğer gelir yaratabilirsek başkasının koyduğu kurallara göre değil kendi kurallarımıza göre yaşarız.
İlave olarak bugün basit bir anket yapın işverene 60 yaşında personel çalıştırmak istermisiniz. İşçiyede 60 yaşında sizi çalıştırırlar mı diye sorun. Cevap evetse ben bu ülkeye dair birşey bilmiyorum
iPhone cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
O egeli ben değilim
Yer İmleri