-
Amerikali yazar James Fenimore Cooper’in Son Mohikan (The Last of the Mohicans) romani 4 Subat 1826’da yayinci H.C. Carey & I. Lea araciligiyla yayinladi.
“Mohikanlar, kitanin ilk kez Avrupalilarca isgal edilen bolumunun yerlileriydi. Dogal olarak vatanlarindan ilk kovulanlar oldular. Gorunuse bakilirsa, ulke kalkinmadan veya diger bir deyisle medeniyet gelip de yemyesil ormanlar kesilmeden once yok olan bu insanlarin kaderinin, kacinilmaz oldugu savunulur. Ayrica bunu kanitlayacak yeterli tarihi kanit mevcuttur.”

“The Mohicans were the possessors of the country first occupied by the Europeans in this portion of the continent. They were, consequently, the first dispossessed; and the seemingly inevitable fate of all these people, who disappear before the advances, or it might be termed the inroads, of civilization, as the verdure of their native forests falls before the nipping frosts, is represented as having already befallen them. There is sufficient historical truth in the picture to justify the use that has been made of it.”
-
Fransiz ressam Charles Édouard Delort'un dogum yildonumu (4 Subat 1841)
Nymphes et Satyres, 1888

Game for the Cardinal, circa 1900
-
Fransiz sair, roman ve oyun yazari Jean (Francois Victor) Aicard'in dogum yildonumu (4 Subat 1848)
Oh ! Vakit tatli ve sakin, yazin, gunes tepenin arkasina
Gizlenip yari battiginda
Simdi, zaman zaman hareketsiz, bitkin agaclar
Dogan esintiyle heyecanlaniyorlar ;
Golgenin ilik oldugu saatin agir ugultusunda,
Cagirmalardan ve gulusmelerden olusan tatli bir bagrisma
Onu izliyor ; bu, insanlarin isten dondukleri andir,
Katirlari ve koyunlari cikardiklari zamandir,
Issiz kuyunun yanindaki yalaga gidiyorlar.
Uzaklarda adimlarin altinda, yerin cinladigini hissediyorlar;
Uzakta gec kalmis bir Agustos bocegi hala titremekte ;
Orada, tozun altin oldugu buyuk yolun ustunde,
Bir araba, sallana sallana gicirdiyor donerken donemecte ;
Yolun iki kenarindaki, bagda ve zeytinlikte,
Hala gunun tozlu beyaz dallari silkeleniyor ;
Ve o sirada her yerde, cevredeki esiklerde,
Agir salkimin sarktigi asmanin golgesinde,
Ardıisira kopegi sicrayip havlayan kadin ciftci,
Goruntusu istah acan tabaklari masaya yerlestiriyor,
Aksam her taraftan duyulabiliyor
(Zira bu, konulan masanin su anda bekledigi
Soguk suyun kuyudan cekildigi hos ve sakin saatti),
Ve, her taraftan, tekrarlanan yankida,
Bir esintinin getirdigi, sen cigliklar arasinda,
Zayif dusmus sarkilari, kovalarin ve cikriklarin
Yumusak gicirtilarini cevrende duyuyorsun.

Oh ! l'heure douce et calme, en été, quand décline
Le soleil à demi caché par la colline !
Immobiles tantôt, les arbres languissants
A présent sont émus par des souffles naissants ;
Au bourdonnement lourd de l'heure où l'ombre est tiède
Un bruit doux, fait d'appels et de rires, succède ;
C'est l'instant où les gens, revenus du travail,
Font sortir le mulet et le menu bétail,
Et vont à l'abreuvoir, près du puits solitaire.
On entend sous des pas lointains sonner la terre ;
La cigale attardée au loin frémit encore ;
Là-bas, sur la grand'route, où la poussière est d'or,
La charrette, au tournant, grince en s'ébranlant toute ;
La vigne et l'olivier, aux deux bords de la route,
Secouent leurs blancs rameaux poudreux encore du jour ;
Et tandis que partout sur les seuils d'alentour,
A l'ombre de la treille où pend la lourde grappe,
La fermière, après qui le chien bondit et jappe,
Dresse la table aux plats appétissants à voir,
On peut de tous côtés entendre dans le soir
(Car c'est l'heure agréable et tranquille où l'on puise
Cette eau fraîche qu'attend déjà la table mise),
On peut entendre autour de soi, de tous côtés,
Parmi les cris joyeux dans l'écho répétés,
Et les chansons qu'un souffle au loin porte affaiblies,
Le grincement mouillé des seaux et des poulies.
-
Fransiz bir ressam, heykeltras ve film yapimcisi Joseph Fernand Henri Léger’nin dogum yildonumu (4 Subat 1881)
Tre Donne (Three Women, 1921)

I quattro ciclisti (Four cyclists, 1943-48)
-
Fransiz sair ve senaryo yazari Jacques Prévert’nin dogum yildonumu (4 Subat 1900)

Tut beni kollarinda,
Op beni!
Beni op durmadan,
Op beni!
Daha sonra demek, cok sonra demektir.
Yasiyorsak, iste simdi.
Burada her seyden catlar insan
Sicaktan, soguktan.
Insan buz tutar, bogulur insan,
Eger beni opmez bırakirsan,
Bogulur, olurum gibime geliyor.
Senin yasin on bes, ben de on bes yasindayim
Ikimiz, otuz ederiz.
Otuz yasinda cocuk sayilmaz insan;
Tam calisma yasi,
Tam sevisme yasi.
Daha sonra demek, cok sonra demektir.
Yasiyorsak, iste simdi
Op beni!”

Birbirini seven cocuklar opusurler ayakta
Gecenin kapilarına karsi
Ve orada gecenler parmaklariyla gosterir onlari
Ama birbirini seven cocuklar
Orada degillerdir kisi olarak
Ve yalnizca onlarin golgesidir
Gecede titreyen
Gecenlerin ofkesini artirarak
Ofkelerini, asagilamalarini, gulmelerini ve kiskancliklarini
Birbirini seven cocuklar aldirmazlar kimseye
Onlar geceden bile uzak bir yerdedir
Gunden daha yuksek bir yerde
Ilk asklarinin isiltili aydinliginda


Bugun gunlerden ne
bugun gunlerden her gun
sevgilim
bugun butun bir hayat
guzelim
sevisiyor ve yasiyoruz
yasiyor ve sevisiyoruz
ama hayatin ne oldugunu bilmiyoruz
ve gunun ne oldugunu bilmiyoruz
ve askin ne oldugunu bilmiyoruz.
-
Amerikali ressam Ralph Wormeley Curtis'in olum yildonumu (4 Subat 1922)
The Bridge of Sighs, unknown date

Drifting with the Tide, 1884
-
Yeni Zelandali modernist kisa oyku yazari Katherine Mansfield'in Bahce Partisi'nin (The Garden Party) ilk bolumu 4 Subat 1922'de Saturday Westminster Gazette'de yayinlanmaya basladi.
"Insan geceleri nicin degisik duyumsar kendini? Herkes uyurken uyanik olmak nicin boylesine heyecan vericidir? Gectir,vakit cok gectir. Ama gene de her an kendinizi daha uyanik duyumsarsiniz; sanki yavas yavas, neredeyse her solusunuzla, yeni, olaganustu, gun isigi dunyasindan cok daha urpertici, heyecan verici bir dunyaya uyaniyormussunuz gibi."

“Why does one feel so different at night? Why is it so exciting to be awake when everybody else is asleep? Late—it is very late! And yet every moment you feel more and more wakeful, as though you were slowly, almost with every breath, waking up into a new, wonderful, far more thrilling and exciting world than the daylight one."
-
Cocuk kitaplari ve bilim kurgu, buyulu gerceklik turundeki romanlari ile taninan Amerikali yazar Russell (Conwell) Hoban'in dogum yildonumu (4 Subat 1925)
"Serseri buyuk, iri govdeliydi. Yalpalayan adimlarla uzun caddeyi arsinliyordu; adimlari bu kucuk kasabanin kucuk sokaklari icin cok buyuktu. Ince paltosunun icinde titrerken, kendisine gulec yuzleriyle yer acan bu Noel kalabaliginin icinden amacsizca geciyordu.
Muzigin sesi onu bir oyuncakci dukkaninin onunde durdurdu. Dukkanin kapisi bir insan selinin akiniyla her acip kapandiginda zili singirdatiyor, disariya sicak hava ve Noel sarkilari yolluyordu." Fare ile Yavrusu

"The tramp was big and squarely built, and he walked with the rolling stride of the long road, his steps too big for the little streets of the little town. Shivering in his thin coat, he passed aimlessly through the crowd while rosy-faced Christmas shoppers quickened their steps and moved aside to give him room.
The sound of music made him stop at a toyshop where the door, continually swinging open and shut in a moving stream of people, jangled its bell and sent warm air and Christmas carols out into the street."

"En sonunda bir seyi basardiginizda, aynı dili konustuklarinda bile, kac kisi ayni seyi soyler?"
Gönderi Kuralları
- Yeni konu açamazsınız
- Konulara cevap yazamazsınız
- Yazılara ek gönderemezsiniz
- Yazılarınızı değiştiremezsiniz
-
Forum Rules
Yer İmleri