27 dk. izlemek istemeyenler için Halil Buhur diyor ki;
17.20 geçilmeden bir cacýk çýkmaz bekleyin bakalým biraz daha diyor.
27 dk. izlemek istemeyenler için Halil Buhur diyor ki;
17.20 geçilmeden bir cacýk çýkmaz bekleyin bakalým biraz daha diyor.
https://www.linkedin.com/posts/hekta...ium=member_ios
Tapatalk kullanarak iPhone aracýlýðýyla gönderildi
Burada yapýlan paylaþým yazýlan bilgi yorum ve tavsiyeler yatýrým danýþmanlýðý kapsamýnda deðildir.
Sayfa çok boþ kaldý. Bari ben bir þeyler koyarak boþluðu gidereyim dedim.
Geçen Cuma günü, 5 Aðustos Kara Pazartesi günü küresel düzeyde yaþanan Carry Trade türbülansý ile ilgili kendi grubumda yaptýðým bir inceleme, analiz, deðerlendirme.
Merak eden varsa okumasý dileðiyle.
JAPON MUCÝZESÝ, EKONOMÝDE DURGUNLUK VE CARRY TRADE KRÝZÝ
Ýkinci Dünya Savaþý sonrasýnda 3 ülkenin ekonomide gösterdikleri baþarýlar bir "ekonomik mucize" olarak tanýmlanýr. Bu ülkeler; Batý Almanya, Japonya ve Güney Kore'dir.
Bu üç ülkenin de baþarýlarýnýn altýndaki faktörler ve koþullar farklýlýk göstermektedir.
Bu ülkelerden Japon mucizesi en çok merak edilen olaylarýn baþýnda gelmektedir.
Japonya Ýkinci Dünya Savaþýnda yaþadýðý aðýr yenilgiye raðmen (üretim savaþ öncesi dönemin yüzde 30'una düþmüþ, gýda karneye baðlanmýþ, iþsizlik 10 milyonu aþmýþ), hýzla toparlanmýþ ve 1991yýlýna kadar ekonomide parmakla gösterilen bir baþarýya imza atmýþtýr.
Bu hýzlý kalkýnma hareketi sayesinde müthiþ bir ticaret fazlasý vererek 1972 yýlýnda Dünya'nýn ABD'den sonra ikinci büyük ekonomisi olmuþtur. Hâlen 2023 yýlý itibarýyla yaklaþýk 4,3 trilyon dolar büyüklüðü ile dünyanýn dördüncü büyük ekonomisidir.
Japonya'nýn kýsa bir süre içerisinde hýzla toparlanarak dünyanýn önde gelen ekonomik güçlerinden birisi haline dönüþmesi "Japon mucizesi" olarak deðerlendirilmiþ ve uzun yýllar boyunca çoðu geliþmekte olan ülke için bir örnek olarak gösterilmiþtir
Ancak, 1990'lý yýllarýn baþýndan itibaren Japon ekonomisi büyük bir durgunluk içerisine girmiþ, büyüme hýzý düþmüþ, iþsizlik artmýþtýr.
Japonya'nýn içine düþtüðü bu kronik durgunluktan çýkamamasý halinde mali sektörde ciddi bunalýmlar yaþamasýnýn kaçýnýlmaz olacaðý kabul edilmektedir.
Ekonomik büyüklüðü ve dünya ticareti içerisindeki yeri göz önünde bulundurulduðunda, Japonya'nýn içine düþeceði bir finansal krizin tüm dünyayý etkilemesi kaçýnýlmaz olacaktýr.
Ýkinci Dünya Savaþý sonrasýnda Japonya'daki geliþmeleri biraz daha yakýndan incelemek gerekmektedir.
Ülke savaþ sonrasý 1945-1951 arasýnda General Douglas Mac Arthur liderliðindeki Amerikan Ýþgal Yönetimi (SCAP, Supreme Commander for The Allied Powers) tarafýndan idare edilmiþ ve yeniden yapýlandýrýlmýþtýr. Japon hükümeti tüm kararlarda Tokyo'da bulunan Müttefik Kuvvetler Merkezi Kumandaný ABD Generali Mac Arthur'dan onay almak durumundadýr. Bu dönemde Japonya'ya ABD tarafýndan yaklaþýk 1,95 milyar dolar tutarýnda yardým yapýlmýþtýr.
Ýkinci Dünya Savaþý öncesindeki totaliter yönetimin çevre ülkelere yönelik yayýlmacýlýk emelleri ve giriþimleri bilindiði için savaþ sonrasý dönemde ABD iþgal yönetimi tarafýndan ülkede demokratik kurallar yerleþtirilmeye çalýþýlmýþtýr.
ABD'nin bastýrmasýyla 3 Mayýs 1947 tarihinde insan haklarýný, demokrasi ve güçler ayrýlýðýný garanti altýna alan, askeri güç bulundurulmasýný yasaklayan yeni anayasa kabul edilmiþtir.
Askeri harcamalarýn kýsýtlanmasý Japonya ekonomisi için kaynak bakýmýndan faydalý olmakla birlikte çok da büyük bir katkýsý olmamýþtýr.
Japonya'yý tekrar ataða kaldýran faktörlerden birisi 1950-53 arasý yaþanan Kore Savaþýdýr.
ABD Kore savaþý süresince savaþtaki ihtiyaçlarýnýn tedarik kaynaðý olarak Japonya'yý kullanýnca bu durum yaratýlan talep sayesinde ekonominin de fitilini ateþlemiþtir.
Ekonomide 1991 yýlýna kadar süren parlak bir döneme girilmiþtir.
1951-1971 arasý milli gelirdeki ortalama büyüme oraný yüzde 9,4 olmuþtur.
Fitilin ateþlenmesinin yanýnda aþaðýda sýralanan faktörlerin de etkisiyle endüstride yaratýlan müthiþ verimlilik sayesinde, küresel ekonomi 1973'te baþlayan stagflasyon olgusunu yaþarken Japon ekonomisi çok büyük bir avantaj saðlamýþtýr.
Japonya'nýn 1970'li yýllarda küresel pazarda hâkim olduðu ürünlerin çeþitliliði ve sayýlarý herkesi þaþýrtacak bir boyuta ulaþmýþtýr. Fotoðraf makineleri, video kayýt cihazlarý, elektrikli aletler, müzik aletleri, otomobiller, motosikletler gibi ürünlerle Dünya'da Japon egemenliði hüküm sürmeye baþlamýþtýr.
Rakipsiz Alman optik sanayi 1960'larýn sonundan itibaren Japon rekabeti karþýsýnda pazar kaybetmeye baþlamýþ, Japon kuartz saatleri tüm alt ve orta sýnýf pazarlarýný iþgal etmiþ, Ýsviçre saat sektörünün muazzam kâr marjlarý küçülmekten kurtulamamýþtýr. Ýngiliz, Amerikan, Ýtalyan motosiklet üreticileri Japon üreticiler karþýsýnda periþan olmuþlardýr. Demir-çelik sektöründe büyük bir atýlým yapýlmýþtýr, 1970'lerin sonunda Japon tersaneleri Dünya'da üretilen gemilerin yarýsýný üretir noktaya varmýþtýr.
Esas mucize otomotiv alanýnda yaþanmýþtýr. 1960-1984 arasýnda Japony'nýn küresel ekonomideki otomotiv satýþlarýndaki payý yüzde 1'den yüzde 23'e yükselmiþtir. 1973'teki Araplarýn Petrol Ambargosu sonrasý küresel petrol fiyatlarýnýn 4 kat artmasý nedeniyle yakýt konusunda cimri olan Japon otomobilleri Amerikan ve Dünya pazarlarýný ele geçirmeye baþlamýþtýr. Elektronik devre kartlarý ve cihaz üretimlerinde yakalanan baþarý otomotiv sektörüne de ekstra katkýda bulunmuþtur. Japon otomobilleri rakiplerine göre yakýt avantajlarýnýn yanýnda ayný zamanda araç içi konfor ve eðlenceyle rekabette bir hayli öne geçmeyi baþarmýþlardýr.
Bu parlak geliþme dönemi sayesinde 1972 yýlýnda ABD'nin arkasýndan Dünya'nýn ikinci büyük ekonomisi olmuþlardýr.
Ancak bu döneminin arkasýndan bir duraklama dönemi gelmiþtir.
Ne yazýk ki Japonya'nýn Ýkinci Dünya Savaþý sonrasýnda gösterdiði ekonomik baþarýnýn itici güçleri, daha sonra içine düþtüðü ekonomik durgunluðun da belli baþlý nedenlerini teþkil etmiþtir.
Japonya Ýkinci Dünya Savaþýný takip eden dönemde, istikrarlý bir siyasi iktidar, bir nevi holding olan büyük þirket gruplarý (Keiretsu-iç içe iþ iliþkileri ve hissedarlýklarý olan þirketler grubu) ve güçlü bir bürokrasiden oluþan üçlü bir yapý tarafýndan yönetilmiþtir.
Bu üç güç odaðý arasýndaki iþbirliði Japonya'nýn önemli ve cesur kararlar alarak güçlü bir endüstriyel yapýyý oluþturmasýna imkân saðlamýþtýr.
Bu dönemde Japon devletinin ekonomiye ve þirketlere uyguladýðý tercihli vergilendirme, sübvansiyonlar, düþük faizli kredi desteði, ArGe desteði, KOBÝ'lerin teþviki, piyasaya giriþlerin kýsýtlanmasý, üretim, yatýrým ve ihracatýn koordinasyonu, altyapýnýn devlet eliyle kurulmasý gibi önlemlerin gerçeklere uygun ve ihtiyaçlarý karþýlayacak nitelikte ve etkin olduðu kabul edilir.
Diðer taraftan özellikle Keiretsular, kendi gruplarý içerisinde oluþturduklarý dev bankalar aracýlýðýyla ihtiyaç duyduklarý finansmaný çok elveriþli koþullarla elde edebilmiþ ve hükümetin ve bürokrasinin de yönlendirmesi ve korumasý altýnda hýzlý bir þekilde geliþerek pek çok endüstriyel sektörlerde dünyada ön plana çýkmayý baþarabilmiþlerdir.
Banka mevduatýna devlet güvencesi ve Keiretsularda çalýþan iþçilerin iþe girdikleri günden emekli oluncaya kadar ayný þirkette güven içerisinde çalýþabilmelerine imkân tanýyan "hayat boyu iþ" anlayýþý ise, toplum içerisinde sistem için gerekli olan güveni saðlamýþtýr.
Ancak, bu yapýlanma zaman içerisinde sistemi bozucu bir etki yapmaya baþlamýþtýr. Nitekim, devlet ve bürokrasi tarafýndan kollanmalarý sonucunda Keiretsular piyasanýn gerektirdiði rasyonel davranýþlardan ziyade daha çok grup içi dayanýþma mekanizmasýna baðlý olarak kararlar almaya baþlamýþlar ve sonunda Japonya'nýn ekonomik itici gücü olmaktan çýkarak giderek katlanýlmasý gereken bir yük haline gelmiþlerdir.
Özellikle, grubun içinde yer alan bankalardan istenilen ölçüde ve sorgulanmadan kredi alýnabilmesi keyfiyeti giderek ekonomik kaynaklarýn verimsiz projelere yatýrýlmasýna ve geri ödenmesi þüpheli kredilerin verilmesine yol açmýþtýr.
Keiretsu þirketlerinin bu tür borçlanmalarýnýn diðer bir sonucu da, kaðýt üzerinde teminat olarak gösterilen arsa ve gayrimenkul fiyatlarýnýn yükselmesi olmuþtur. Gerek tüketim mallarýnda gerek hizmet sektöründe çok büyük fiyat artýþlarý yaþanmazken, 1990'lý yýllarýn baþýna gelindiðinde hisse senetlerinde ve gayrimenkul fiyatlarýnda astronomik spekülatif yükseliþler (baloncuklar) ortaya çýkmýþtýr. Enflasyon çok düþük olmasýna raðmen (yüzde 2) inanýlmaz pahalý olan arsa, konut, ticari alan fiyatlarý 1984-1991 arasýnda 7 yýlda tam 4 kat artmýþtýr.
Gayrimenkul ve hisse senedi fiyatlarýnda ortaya çýkan bu suni þiþkinlik, nihayet 1991 yýlýnda bir patlamayla son bulmuþ (Japonya Varlýk Krizi), gayrimenkul ve hisse senetleri fiyatlarý korkunç bir çöküþ yaþayarak Japon ekonomisini bu güne kadar süregelen, içinden bir türlü çýkýlmasý mümkün olmayan bir durgunluða girmesine yol açmýþtýr.
1989 Aralýk ayýnda Merkez Bankasý Baþkanlýðýna Yasushi Mieno getirildi. Varlýk balonunun sönümlendirilmesi için hemen sýký para politikasý uygulamaya koydu. 1990 yýlýnýn ilk yarýsýnda peþ peþe faiz artýrýmlarý yaptý. Ancak uygulamaya sokulan sýký para politikasý ekonomide sert bir frenlemeye sebep oldu. Varlýk fiyatlarý bir anda yüzde 80-90 oranýnda düþtü. Daha önce herkes alýcýyken þimdi herkes satýcý konumuna geldi. Ýþte para politikasýndaki bu sýký uygulama balonun patlamasýna yol açtý. Ayný anda ekonomi de büyük bir durgunluða girdi.
Aradan 33 yýl geçmesine raðmen Japon ekonomisi bugün hâlâ içine düþtüðü bu durgunluktan kurtulabilmiþ deðildir. Kurtulma olasýlýðý yok deðildir. Ancak çok kolay olmadýðý deðerlendirilmektedir.
Bazý iktisatçýlar Japonya'nýn tüm teknolojik atýlýmlarýna ve mükemmel bir sanayi altyapýsýna sahip olmasýna raðmen demografik ve fiziki sýnýrlarýnýn sonuna 1970'lerde ulaþmýþ olduðunu savunurlar.
Bu durgunluðun temel nedeni olarak; halkýn ekonomik yapý ve geleceðe yönelik güvenini kaybetmesi ve gelecek endiþesiyle, tüketim eðilimlerini azaltarak büyük ölçüde tasarrufa yönelmelerini gösterirler.
Güvenini yitiren bu yaþlý nüfusun harcamalarýný kýsmasý, tasarrufa yönelmeleri sonucu hükümetler tarafýndan uygulanan çeþitli "ekonomik paketlere" raðmen ekonomi bir türlü canlandýrýlamamakta durgunluktan çýkýlamamaktadýr.
Yaþanan kriz nedeniyle balonun patlamasý sonucu insanlarýn servetlerinde ciddi kayýplar ortaya çýkmýþ, geleceðe dönük ümitler de sönmüþtür.
Ekonomideki patlama sonrasý Japon halký niçin böyle bir karamsar tutum içerisine girmiþ, neden geleceðe olan güvenlerini kaybetmiþlerdir?
Bunun temel nedeni nüfustaki hýzlý yaþlanmadýr.
Düþük doðum oranlarý ve giderek uzayan ortalama hayat süresi Japon demografisinin giderek yaþlanmasýna yol açmaktadýr. Mevcut eðilimlerin devam etmesi halinde gelecekte çalýþmayan nüfusun çalýþan nüfusa oraný endiþe verir bir orana yükselecektir.
Yaþlanan nüfusun yarattýðý asýl endiþe finansal sebeplerden kaynaklanmaktadýr. Sosyal sigorta sistemindeki bu sýkýntý yüzünden yakýn bir gelecekte yaþlanan nüfusun emeklilik maaþlarýný ve saðlýk giderlerini karþýlayabilmek giderek zorlaþacaktýr. Böyle bir durumda devletin ortaya çýkacak açýklarý kapatmak için büyük çaplý harcamalar yapmasý gerekecektir.
Oysa, halen devlet, baþka hiçbir geliþmiþ ekonomide görülmediði kadar büyük bir iç borç (kamu borcu) yükü altýna girmiþ durumdadýr. 2024 yýlý Birinci Çeyrek itibarýyla iç borcun GSMH'ye oraný yüzde 299'a ulaþmýþtýr. Bu G-20 (Geliþmiþ-20) ülkeleri arasýnda en yüksek orandýr. Ýkinci sýrada yüzde 172 ile Ýtalya gelmektedir. Beþinci sýradaki ABD'nin borçluluk oraný ise yüzde 122'dir. Japon halkýnýn geleceðe karamsar bakmasýnýn ardýnda yatan önemli diðer bir neden de budur.
Aslýnda Japonya 1980'li yýllara kadar geliri-gideri dengeli bütçelerle yönetilmiþtir.
Köpük ekonomisinin sönümlenmesiyle ortaya çýkan durgunluðu gidermek için hükümetler 1990 yýlýndan itibaren birçok ekonomik paketi devreye sokmuþtur.
Bu ekonomik paketlerde devletin bir taraftan büyük çaplý harcamalar yapmasýna diðer taraftan vergileri indirerek fert ve þirketleri teþvik etmesine, bütün bunlarýn neticesinde de kamu borcunun hýzla artmasýna yol açmýþtýr.
Geleceðe iliþkin güvensizliðin en önemli nedenlerinden birisi de bankalarýn çok büyük rakamlara ulaþmýþ olan batýk kredileridir.
Köpük ekonomisinin sönmesiyle birlikte, pek çok Japon þirketi bankalardan aldýklarý büyük ölçekli borçlarý ödeyemez duruma düþmüþlerdir.
Krizden beri söz konusu borçlar için teminat olarak gösterilen gayrimenkuller büyük ölçüde deðer kaybettiðinden dolayý bankalarýn bunlarý satarak verdikleri kredileri tümüyle yerine koymalarý mümkün olamamaktadýr.
Bazý bankalar tahsil edilmesi mümkün olmayan bu alacaklarýný hâlâ bilançolarýnda göstermekte ve soruna çözüm getirilmesini geciktirmektedirler. Bu durum; borçlarýný ödeyemeyen, bu yüzden tasfiye olmasý gereken, ekonomik açýdan verimliliðini yitirmiþ þirketlerin faaliyetlerini sürdürmelerine neden olmakta ve ekonomik kaynaklarýn daha verimli alanlara yönelmesine engel teþkil etmektedir.
Öte yandan, batýk kredilere çözüm için getirilen tekliflerin baþka sorunlara yol açmalarý da ihtimal dâhilindedir.
Önerilen çözümlerden birisi; bilançoda bu alacaklarýn silinerek, gerekirse bankalarýn zarar yazmalarýna hatta iflas etmelerine izin verilmesidir.
Ancak iflas edecek olan bankalarýn finansal güveni zedeleyerek ekonomik istikrarý ciddi biçimde bozacaðýndan korkulmaktadýr.
Diðer bir öneri de devletin bankalara sermaye koyarak söz konusu borçlarý üstlenmesidir.
Ancak böyle bir çözümün zaten milli hasýlanýn yüzde 300'üne ulaþmýþ bulunan kamu borcunu ödenemeyecek bir büyüklüðe çýkaracaðýndan ve yaratacaðý hiper enflasyonla ekonomiyi darmadaðýn edeceðinden korkulmaktadýr.
Ýnsanlarýn geleceðe olan güvenlerini yeniden tesis ederek ekonominin canlanmasý için batýk krediler sorununun köklü bir þekilde çözülmesi bir mecburiyet olarak durmaktadýr.
1991'den beri yaþanan uluslar arasý geliþmeler de Japon ekonomisinin iþini daha da zorlaþtýrmýþtýr.
1990'lý yýllarýn sonunda yaþanan Asya krizi, 2008 Küresel Finansal Kriz, kovid krizi ve son dönemde yaþanan savaþlar ve dünya ekonomisinde görülen durgunluk Japonya'yý daha da olumsuz bir biçimde etkilemeye devam etmektedir.
JAPON MERKEZ BANKASININ EKONOMÝYÝ CANLANDIRMA ÇABALARI
1989 Aralýk ayýnda Yasushi Mieno MB Baþkanlýðýna getirilmiþtir. Göreve gelir gelmez varlýk balonunu söndürmek için uygulamaya koyduðu sýký para politikasýyla 8 ay içerisinde politika faizini kademeli þekilde yüzde 6’ya yükseltmiþtir.
Faizlerin yüzde 6 gibi Japonya için çok yüksek bir orana yükselmesi gerçekten varlýk balonunun sönmesini saðlamýþtýr. Ancak varlýk fiyatlarýnda meydana gelen çöküþle birlikte, ekonominin çarklarý da durmuþ, ekonomi büyük bir durgunluða girmiþtir.
Uyguladýðý politikalarla ekonomide canlanmayý saðlayamayan MB, ekonomik aktiviteyi tekrar artýrabilmek için 1995 ortasýndan itibaren faizleri kademeli bir þekilde indirmeye baþlamýþ, 1999 yýlýna gelindiðinde artýk faiz "sýfýrdýr".
Böylece Japon ekonomisinde 1999 yýlýndan 2016 yýlý ortasýna kadar (2006-2010 dönemi hariç olmak üzere) sýfýr faiz politikasý uygulanmýþtýr.
2016 yýlýna gelindiðinde deðerlenmiþ bulunan Japon Yeninin hem ihracata zarar vermesini önlemek hem de durgunlukla mücadeleyi kuvvetlendirmek için Japon MB bu sefer faizi sýfýrýn altýna (yüzde 0,1) indirmiþ ve 2024 yýlý Mart ayýna kadar eksi faiz politikasýný sürdürmüþtür (2008 Küresel Finansal Krizin etkilerini gidermek üzere Dünya'da AB Merkez Bankasý ve bazý ülke MB'larýnýn yaptýðý gibi).
2024 yýlýnda ekonomideki büyük þirketlerin hýzlý ücret artýþlarýna gitmeleri ve enflasyonun artmaya baþlamasý yüzünden, Merkez Bankasý enflasyonla mücadele etmek üzere 2006 yýlýndan beri ilk defa faiz artýrýmýna gitmiþtir. Böylece 19 Mart 2024 tarihinde eksi faiz politikasýndan vazgeçilerek faiz sýfýr ilâ artý 0,1 aralýðýna yükseltmiþtir.
4 ay sonra, 31 Temmuz 2024 tarihinde MB faizi yüzde 0,1'den 0,25'e çýkartarak yeniden bir faiz artýrýmýna gitmiþ, ihtiyaç olmasý halinde faizi artýrmaya devam edebileceðini açýklamýþtýr.
Bu kararý almasýndaki temel faktör; ABD ile Japonya arasýndaki faiz makasýnýn çok açýlmýþ olmasý yüzünden Japon Yeninin ABD dolarýna karþý deðerinde meydana gelen rekor düþüþü gidermek, Yenin dolara karþý deðer kazanmasýný saðlamaktýr.
BURAYA KADAR OLAN GELÝÞMELERÝ ÖZETLERSEK;
Japon ekonomisi Ýkinci Dünya Savaþý sonrasýnda 1951 yýlýndan itibaren çok hýzlý bir büyüme sürecine girmiþtir.
1972 yýlýna gelindiðinde Dünya’da ABD ekonomisinden sonra en büyük ikinci ekonomi olmuþtur.
1990 yýlýna gelindiðinde bu hýzlý büyüme ekonomide hisse senetleri ve gayrimenkul sektöründe korkunç balonlar oluþmasýna yol açmýþtýr.
Balonlarý söndürmek üzere 1990 yýlýndan itibaren sýký para politikasý uygulanarak faizler artýrýlmýþtýr.
Artan faizler balonlarý söndürürken ekonomiyi de içinden çýkýlmasý mümkün olmayan bir durgunluðun içerisine sokmuþtur.
1990'dan itibaren Japon hükümeti ekonomiyi canlandýrmak üzere bir çok ekonomik paket devreye sokmasýna raðmen, bir türlü arzulanan canlanma saðlanamamýþtýr. Bu tarihten itibaren ekonomide ultra gevþek para politikasý uygulanmaya baþlamýþ, faizler sýfýr, hatta bazý yýllarda negatif seviyeye çekilmiþ, ekonomideki bireylere ve þirketlere harcamalarýný artýrmalarý için ciddi parasal ve vergisel destekler saðlanmýþtýr.
Ancak ekonomide canlanma için verilen bu teþvik ve destekler sonucu Japonya'nýn kamu borcunda da devasa büyük artýþlar ortaya çýkmýþtýr. Kamu borcunun milli hasýlaya oraný 2024 yýlýnda yüzde 300'e ulaþmýþ, Dünya'nýn kamu borç oraný en yüksek ekonomisi olmuþtur.
Bütün bunlara raðmen Japon ekonomisi hâlâ durgunluktan çýkamamýþtýr.
JAPONYA'DAN KAYNAKLANAN CARRY TRADE KRÝZÝ
Carry trade temel olarak iki milli para birimi arasýndaki faiz farkýndan kâr elde etmek için uygulanan stratejiler bütününe denilmektedir.
Varsayalým ki Japonya'da durgunluk nedeniyle 10 yýllýk tahvil faizleri yüzde 1 olsun. ABD'de ise 10 yýllýk tahvil faizleri yüzde 4,5 olsun.
Bu durumda Japonya'dan yüzde 1 faizle borçlanarak ABD'nin yüzde 4,5 faizli tahvillerine yatýrýrsanýz süreç sonunda dolar bazýnda net yüzde 3,5 getiri elde edersiniz.
Buradaki en büyük risk; bu süreç zarfýnda Japon Yeninin deðer kazanmasý durumunda yaþanabilir. Örneðin bu iþlem sürecinde Japon Yeni yüzde 5 deðer kazanýrsa siz bu carry trade iþlemleri neticesinde kâr edeceðinize yüzde 1,5 zarar etmiþ olursunuz.
Japonya 1991 yýlýndan beri içinden çýkamadýðý bir durgunluk sürecini yaþamaktadýr. Bu nedenle MB faizleri ultra gevþek para politikasý uygulayarak sýfýr seviyesine kadar indirmiþtir.
Japon ekonomisi içinden çýkamadýðý durgunluk nedeniyle bir türlü de büyüyememektedir. Yen cinsinden bir büyüme olsa bile bu çok küçüktür. Diðer taraftan Japon Yeni de dolar karþýsýnda uygulanan gevþek para politikasý nedeniyle sürekli deðer yitirmektedir.
Bu nedenle Japon GSYH deðeri sabit fiyatlarla Yen cinsinden artsa bile Yenin dolara karþý deðer kaybetmesi yüzünden dolar cinsinden artmamakta, hatta küçülmektedir.
Japonya bu nedenle 1972 yýlýnda Almanya'yý geçerek Dünya'nýn ikinci büyük ekonomisi olmuþken, 1991'den sonra yaþanan durgunluk döneminde, Yen cinsinden az da olsa büyürken dolar bazýnda tersine küçülmüþtür. Bu nedenle Alman ekonomisinin gerisine düþmüþtür. Almanya Japonya'yý geçerek üçüncü olurken, Japonya dördüncülüðe inmiþtir.
Japonya bir taraftan büyüyememekten þikayet ederken diðer taraftan nüfusu da hýzla yaþlanmaktadýr. Ortalama ömür 80 yýlý aþmýþ, 90'lara doðru uzanmýþtýr.
Ýþte burada Japon Maliye Bakanlýðý, Yen cinsinden borçlanýp ABD, Avustralya, Fransa gibi daha yüksek tahvil faizine sahip ülke tahvillerine yatýrým yaparak kazanç elde etme yolunu bulmuþtur.
Böylece 1990 yýlýndan beri durgunluk yüzünden ekonomisini bir türlü büyütemezken. bulduðu bu formül sayesinde diðer ülkeler üzerinden kazanç elde etmeyi baþarmýþtýr.
Dünya'da ABD tahvillerine en çok yatýrým yapan ülke Japonya'dýr. Japonya, Aralýk 2023'te 1 trilyon 138 milyar dolarlýk ABD hazine bono ve tahvili ile bu alanda Dünya'da ilk sýrada yer almaktadýr.
Japonya'da ABD tahvillerine yatýrým yapan en büyük kuruluþ Japon Maliye Bakanlýðýdýr. Ýkinci sýrada Japan Post Bank gelmektedir. Arkasýndan kooperatif kaynaklý, yarý kamu özelliðinde olan 2 banka daha gelmektedir.
Dünya'da Japon Yeni ile borçlanýp diðer ülke tahvillerine yatýrarak carry trade yoluyla yüksek getiri elde etmek maksadýyla dolaþan para miktarýnýn yaklaþýk 20 trilyon dolar civarýnda olduðu tahmin edilmektedir.
Carry trade iþleminde kazanç elde etmedeki en büyük risk (yukarýdaki örnekte anlatýldýðý üzere) Japon Yeninin deðer kazanmasý durumunda yaþanacaktýr.
2006-2010 dönemini saymazsak Japon politika faizi 1995 yýlýndan 2024 yýlýna kadar neredeyse yüzde sýfýr seviyesinde olduðu için carry trade yoluyla kazanç elde etmeye çok müsait bir ortam yaratmýþtýr.
2024 yýlý 19 Mart tarihinde Japon MB'sý, büyük þirketlerin hýzlý ücret artýþlarýna gitmeleri nedeniyle artan enflasyonu kontrol etmek için, faizi eksi seviyesinden yüzde sýfýr ilâ 0,10 seviyesine yükseltmiþtir.
Japon MB'sý bu yýl ikinci faiz artýrýmýný 31 Temmuz 2024 tarihinde yapmýþtýr. Japon ve ABD faiz oranlarý arasýndaki farkýn çok açýlmasý nedeniyle Japon Yeninin ABD dolarý karþýsýnda tarihi düþük seviyelere gelmesi üzerine, Yenin deðer kazanmasý için faiz artýrýmýný gerçekleþtirmiþtir. Gerektiðin takdirde faiz artýrýmlarýna devam edeceði de açýklamýþtýr.
Japonya'da 31 Temmuz Çarþamba günü faiz artýrýmý gerçekleþtirilmiþ ve artýrýmlarýn devam edebileceði açýklanmýþken, iki gün sonra 2 Aðustos Cuma günü de ABD ekonomisiyle ilgili iþlerin iyi gitmediðine yönelik verilerin gelmesi küresel piyasalardaki morallerin iyice bozulmasýna sebep olmuþtur.
Bir taraftan Japonya'daki faiz artýrým sürecinin baþlamasý diðer taraftan ABD'deki faiz indirim sürecinin baþlayacaðý yönündeki iþaretlerin kuvvetlenmesi, "carry trade"çileri kâr marjlarýnýn iki taraftan birden budanacaðý, hatta zarar edebilecekleri endiþesine sevk etmiþtir.
Bu endiþelerle 5 Aðustos Pazartesi günü tüm küresel piyasalar "carry trade"çilerin agresif pozisyon kapatma hareketleriyle son yýllarýn en büyük sarsýntýsýný yaþamýþlardýr.
Carry trade'çiler pozisyon kapatabilmek için ellerinde bulunan hisse senedi, kripto varlýklar, altýn, tahvil gibi bütün varlýklarý satarak nakte geçip borçlarýný kapatma telaþýna giriþtiler.
5 Aðustosta yaþanan Kara Pazartesi olayýnda Dünya'da 20 trilyon dolar civarýnda olduðu tahmin edilen mevcut carry trade pozisyonlarýnýn yaklaþýk yarýsýnýn kapatýldýðý sanýlmaktadýr.
Halen önümüzdeki süreçte kalan carry trade pozisyonlarýnýn da kapatýlma ihtimali mevcuttur.
Bu nedenle piyasalardaki yatýrýmcýlara panik yapmamalarý, temkinli olmalarý tavsiye edilmektedir.
CARRY TRADE ve TÜRKÝYE
Carry trade olayýnda Dünya'da en yüksek faizi veren ve carry trade için cazibe merkezi olan ülkelerden birisi de Türkiye'dir.
Japonya'da düþük faizle borçlanarak Türkiye'de yüzde 50 civarýnda bir faiz kazancý elde ettiðinizde, kurun da istikrarlý olmasý durumunda çok yüksek kârlarýn elde edilmesi mümkün olabilmektedir.
Türkiye'de 2024 yýlý yerel seçimleri sonrasýnda 1 Nisan ile 26 Temmuz tarihleri arasýnda yaklaþýk 4 aylýk bir dönemde MB'sýnýn net rezervleri 90,1 milyar dolar artmýþken, bu artýþýn 20,3 milyar dolarýnýn carry trade yoluyla gelen para olduðu hesaplanmýþtýr.
Carry trade yoluyla Türkiye'ye gelmiþ olan dövizin; bir taraftan Türkiye MB'sýnýn beklenenden daha önce faiz indirimlerine baþlamasý diðer taraftan Japonya'nýn faiz yükseltmeye devam etmesi, bunlara ek olarak FED'mevcuttur.
Bu baðlamda Türkiye'den beklenmedik ve yüksek hacimli döviz çýkýþlarýný yavaþlatabilmek için faizlerin, enflasyonun düþme sürecine girdiðinden emin olunduktan sonra, yavaþ ve kontrollü bir þekilde azaltýlmasý gerekmektedir.
Böylece ani döviz çýkýþlarýnýn önünün alýnabilmesi sayesinde kur tetiklemeli krizlerin de yaþanma olasýlýklarý azaltýlmýþ olabilecektir.
Son düzenleme : delimeli; 13-08-2024 saat: 07:31.
Akýllý tarým derken akýl makýl kalmadý. Yýllar hýzla geçiyor. Sonuç görmek istiyoruz. Protokol gezisi haberi karýn doyurmuyor. Arge faaliyetleri ne alemde. Þu ürünleri geliþtirdik artýk piyasaya çýkmaya hazýr falan diye haber yapsanýz daha makbule geçer. Hammaddesi bile dýþardan alýnan 3-5 kimyasalý karýþtýrarak ürün üretmek artýk para kazandýrmýyor. Patenti sana ait olup piyasadaki muadillerine üstünlük saðlayan ürünler üretemedikten sonra para mara kazanamazsýn. Örneðin bu sene kuraklýk fena etkili oluyor. Ne oldu kuraklýða dayanýklý tohum çalýþmalarý. Agriventis ne yapýyor. Türkiyedeki tohum çalýþmalarý ne alemde. Tesislere tarým yazarlarýný davet edinde, basýn bilgilendirme toplantýsý yapýp bunlarý anlatýn.
https://www.linkedin.com/posts/hekta...member_desktop
"HEKTAÞ olarak, Özbek-Türk Organize Sanayi Bölgesi’nde 10 hektarlýk alanda bitki koruma ürünleri üretim tesisi kurmak üzere sözleþme imzaladýk. Türkiye'nin lider tarým þirketi olarak, bu yatýrýmýmýzla bölgede önemli bir rol üstleneceðiz."
http://share.matriksdata.com/shareMa...08170947106111
http://share.matriksdata.com/shareMa...08170948553299
2021 deki 11 aylik yatay 33-34 centte destek sagliyor...
Yatay olusturma cabalari devam ediyor...
Agir darbe aldi.
Operasyon yedi.
Oyle hemen hic bir sey degisemez.
Sabir ve zaman: iste benim bahadir askerlerim.. TOLSTOY
Yer Ýmleri