ben toprak damlı tek göz bir köy evinde doğdum
ama ne köyüme dönerim, ne de o ev duruyor zaten. yıkıldı yumuldu bitti gitti. üstelik o köyler şimdi büyükşehir mahallesi oldu. imar iznini tee 170 km uzaktaki büyükşehirden büyükşehir rayicine göre vermek gerekiyor, sonra mühendis plan çizecek mimar onaylayacak falan filan..o parası olan allahın köyünde o işi zaten yapmıyor (öyle bir parası olan da 20 kişide 1 kişi çıkmaz).. işbu sebeple köye 1 tane çivi çakan yok. kim uğraşacak?
tabi ki dinamikler değişecek dünyanın düzeni böyle, bunu hepimiz biliyoruzdur herhalde?
gelin görün ki Türkiye dünyadan farklı bazı özelliklere sahip, benim memleketimde mesela kimse tarım yapamaz öyle gideyim köyüme ekeyim biçeyim diyemez. memlekette olan çiftçi bile ekip biçemiyor. su yok su. toprak göçüyor, obruklar oluşuyor. bir traktör 500 bin liradan başlıyor. bir varil mazota böbrekleri paket yapıp bırakmak gerekiyor. yani bizim elin ABD'lisi gibi Belçikalısı gibi, şirin kırsal yerlerde, dededen dedeyi geçtim babadan kalma 2 katlı tavanarası, bodrumu olan evimiz yok ki! dedemin evi ker***ti, ben orada doğan son torunum. hadi diyelim ev dursaydı, dedemin var 80 tane torunu, 100 tane torunun çocuğu, bilmem kaç tane de onun çocuğu, herkese birer ker*** düşerdi artık

ev yok, su yok, tarlalar 50 yıldır sürülmüyor, ekme-biçme kültürü bitti yok, nasıl olacak?
üstelik öyle eskisi gibi bedava tarım, bedava çalışan da yok.
biliyorsunuzdur bu sene fındık toplayacak adam bulamadılar, çay zamanı yalvardılar mevsimlik işçileri bıraksınlar da gelsinler diye. bizde tarlayı urfadan hataydan gelen mevsimlik işçiler çapalıyor.
elbette beyaz yakalı daha mantıklı işler yapabilir
mesela tarım zor iş
ama hayvancılıkta güzel teşvikler var
ya da meyve bahçesi yapıp bahçeye tavuk salan, 2 yerden kazanan filan var, okumuştum.
olabilir yani olmaz değil ama ankaradaki hele istanbuldaki bir tane toplu siteyi (5 bin kişi nereden baksan) taşımak için 500 ayrı proje lazım. onu da ben çok mümkün görmüyorum.
evet dijital çağ.
ancak bizim beyaz yakalımız topraktan koptu.
illa ki zaman gelir, alışır, manikürüm bozulur demez, derbiyi stattan izleyecem demez, mutlaka serpme kahvaltıcıya gidecem demez, TBT yapmazsam ölürüm demez..ama şimdi değil. bunlar 1 günde olmaz. bence 10 yılda da olmaz.
yani kısaca sorum şu:
köye gidemiyoruz
memleket olan büyükşehirin kendisine de gidemiyoruz (konya çünkü)
egeye ancak gidebiliyoruz ege de maşallah, İstanbul'dan beter rant olmuş durumda
nereye gideceğiz? nereye gidecek insanlar?
tamamen dijital çalışan ve kendi işini yapan birisi olarak soruyorum bunu, tamam tarım marım da yapmayalım, onu da geçtim...sadece online işimizi yapalım "dijital çağa geçelim hele"si yok yani ben senelerdir geçtim ona ve üstelik benim çocuğun okulu vs. derdim de yok, çünkü çocuğum yok...ama egede köyde yağmur yağsa internet gitmesini göze alarak geziyordum ben mesela...pandemiden önce. ancak benim gibi tamamen bağımsız , tam dijital çalışabilecek kaç insan var? yazılımcı, tasarımcı, analist (gerçek beyaz yakalı) dediğiniz bu ülkede kaç kişi? bu kişiler gidecek kırsalda tek başına, insan yüzü görmeden nasıl yaşayacak? akdeniz insanıyız biz, nasıl olacak?
en bomba soru da şu:
bizim nüfusumuz artık genç nüfus değil ki
2030'da 50-60 yaş arası korkunç bir nüfus olacak, açıp istatistiklere bakın
bu insanlara "hadi odun kes gel, soba yakalım, yoksa evde tesisat donar, burada doğalgaz yok" diyeceksiniz.
onlar da "tamam" diyecek, öyle mi?
Yer İmleri