Faiz indiriminin en hızlı fiyatlandığı sektörlerin başında bankacılık geliyor. Akbank, Yapı Kredi, Garanti BBVA ve İş Bankası gibi özel bankalar, yüksek faiz döneminde dahi güçlü kârlılık sergilemişti. Şimdi ise bilançolarındaki tahvillerin değer kazanması ve düşen fonlama maliyetleriyle birlikte kredi-mevduat farkının açılması, bu şirketleri yeniden cazip hale getiriyor.
Ayrıca bu hisselerin yüksek beta katsayısına sahip olması, endeksteki yukarı yönlü hareketlerde daha güçlü performans göstermelerini sağlıyor. Bankacılık sektörünün faiz döngüsüne verdiği tepki, geçmiş verilerle de destekleniyor. Önceki üç indirim döneminde bankalar, ortalamanın üzerinde getiri sağlamıştı.
HOLDİNGLER DEĞERLEME AVANTAJIYLA ÖNE ÇIKABİLİR
Bankacılık hisselerine ek olarak, bu alanda iştirak sahibi olan holdingler de pozitif ayrışma potansiyeline sahip. Sabancı Holding (SAHOL), Akbank’taki payı sayesinde faiz indirimi süreçlerinden çifte fayda sağlama potansiyeli taşıyor. Koç Holding (KCHOL) gibi güçlü portföy yapısına ve sağlam bilançoya sahip gruplar da yatırımcılar açısından defansif bir tercih olarak öne çıkıyor.
GAYRİMENKUL YATIRIM ORTAKLIKLARINA YÖNELİM ARTABİLİR
Mevduat faizlerinde yaşanacak düşüş, tasarruf sahiplerinin alternatif arayışını hızlandırabilir. Bu noktada Emlak Konut GYO (EKGYO) gibi şirketler, yeniden yatırımcı ilgisi çekmeye başladı. Son iki ayda konut fiyatlarında reel bazda toparlanma yaşanması, faiz indiriminin sinyal etkisiyle birleşince GYO hisselerine olan yönelimi destekleyebilir.
Faiz düşüşüyle birlikte artan konut kredisi erişilebilirliği, GYO’ların net aktif değer artışlarını ve portföy değerlemelerini pozitif etkileyebilir. Bu alan, özellikle bireysel yatırımcılar açısından yeniden bir alternatif yatırım kanalı hâline gelebilir.
ENERJİ VE TELEKOMDA SEÇİCİ FIRSATLAR
Enerji tarafında borçluluk oranı yüksek şirketlerde faiz indirimi finansman avantajı yaratabilir. Astor Enerji (ASTOR) gibi şirketler, borçlanma maliyetlerindeki azalmadan doğrudan etkilenebilir. Türk Telekom (TTKOM) ise kur hassasiyeti yüksek şirketlerden biri olarak dikkat çekiyor. TL’nin güçlü kalmaya devam etmesi durumunda döviz borçları üzerindeki baskı azalabilir ve bu durum şirketin finansal yapısını
güçlendirebilir.
SANAYİ VE TÜKETİM SEKTÖRÜ İLK AŞAMADA TEMKİNLİ
Beyaz eşya, mobilya ve otomotiv gibi iç talebe duyarlı sektörlerde ise ilk etapta güçlü bir fiyatlama etkisi beklenmiyor. Bunun temel nedeni, TCMB’nin enflasyonla mücadelede sıkı duruş sergilemeye devam edeceği yönündeki beklentiler. Bu nedenle tüketici kredileri alanında hızlı bir genişleme yaşanması kısa vadede sınırlı görünüyor. Bu döngüde yatırımcıların sadece sektör değil, şirket bazlı seçicilik göstermesi önem taşıyor. Faiz indiriminin ilk fiyatlamaları değerleme avantajı olan, bilançolarında faiz hassasiyeti yüksek kalemler barındıran şirketlerde öne çıkabilir. Bankacılık, GYO ve holding hisseleri bu kapsamda ilk sırada değerlendiriliyor.