Yıllardır süren Halkbank davası, bugün ABD Yüksek Mahkemesi’nde görülecek duruşmayla kritik bir dönemece girdi. Türkiye, davanın “Yabancı Devlet Dokunulmazlığı Yasası” kapsamında değerlendirilmesi ve yargılamanın Türkiye’de yapılması gerektiğini savunurken, New York Mahkemesi davanın ABD’de görülmesinde ısrarcı.
Davanın seyrine ilişkin soru işaretleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 25 Eylül’de ABD Başkanı Donald Trump ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından gündem olmuştu. İki liderin verdiği dostane mesajların ve olumlu görüntülerin, Halkbank dosyasının geleceğini nasıl etkileyeceği merak konusu oldu.
SUÇLAMALAR VE TARTIŞMALAR
ABD, Halkbank’ı İran’a yönelik yaptırımları delmek, yaklaşık 20 milyar dolarlık kısıtlı fonu serbest bırakmak ve bunun en az 1 milyar dolarını ABD finans sistemi üzerinden aklamakla suçluyor. Türkiye ise söz konusu işlemlerin kendi sınırları içinde gerçekleştiğini ve ABD yargısının yetkisiz olduğunu savunuyor.
Washington yönetimi, Halkbank’ın “Türkiye devletinin bir parçası” olduğu argümanını kabul etmiyor. ABD’ye göre devletin çoğunluk hissedar olduğu şirketler bile ayrı tüzel kişilik sayılıyor ve egemenlik dokunulmazlığı ticari faaliyetler için geçerli değil.
“TİCARİ SUÇ, HÜKÜMET GÖREVİ DEĞİL”
ABD Adalet Bakanlığı, Halkbank’ın “tarihte görülmemiş dava” savunmasını reddederek, son 70 yılda yabancı devletlere ait şirketlerin defalarca ceza yargılamasına tabi tutulduğunu hatırlattı. Buna karşılık Halkbank, vergi toplama ve afet yardımı gibi kamu fonksiyonları üstlendiğini, dolayısıyla Türkiye devletinin bir parçası sayılması gerektiğini savundu.
KRİTİK KARAR BEKLENİYOR
Bugünkü duruşmada ABD Yüksek Mahkemesi, davanın temyizinin esastan görülüp görülmeyeceğine karar verecek. Bu karar, sürecin geleceği ve yıllardır devam eden davanın nihai sonucu açısından belirleyici olacak.