Cibre, piyasa tepkisinin kaynağını, ChatGPT gibi yapay zekâ teknolojilerinin devasa büyümesine bağladı ve bu durumu somutlaştırdı: "ChatGPT'nin 3 yılda geldiği noktaya, internet 13 yılda ulaşabildi."
Bu "devasa büyüme" dolayısıyla, küresel ekonomide ofis inşaatlarının yerini büyük ölçüde veri merkezlerinin (datacenter) inşaasının aldığını belirten Cibre, asıl riski şöyle özetledi:
"Tüm AI ekosistemi OpenAI'nin büyümesine bağlı. OpenAI büyüdükçe, birçok şirket de sistemden pay almaya çalışıyor. Peki, OpenAI'nin büyümesi durur, yavaşlar ya da yeterli datacenter'a erişilemezse? İşte, ana riski de burada barındırıyor. Domino taşları bir anda devrilmeye başlayabilir."
ÇİN'İN NADİR TOPRAK ELEMENTİ KOZU
Cibre, Trump'ın son açıklamalarının bu bağlamda çok önemli olduğunu vurgulayarak, "Çin, savaşı başka bir noktaya çekti. ABD büyümesinin temel taşı haline gelmiş AI'ye oynuyor" dedi.
Yapay zekâ ekosisteminin can damarı olan veri merkezlerinin inşası için nadir toprak elementi ihtiyacının çok yüksek olduğunu belirten ekonomist, kritik bir noktaya parmak bastı: Bu elementleri işleme kapasitesi, yarattığı çevre kirliliği nedeniyle büyük ölçüde Çin'de bulunuyor. Cibre, ülkelerin "nasılsa Çin var" anlayışıyla bu işi Çin'e bıraktığını ve Çin'in şimdi bu stratejik noktadan vurduğunu ifade etti.
Bu durumun, ABD'nin son dönemde Türkiye dahil olmak üzere yeni maden anlaşmaları yoluna gitmesine de açıklama getirdiğini belirten Cibre, "Madeni çıkarmak yetmiyor, kullanılabilir hale getirme işi Çin'de" diyerek mevcut bağımlılığın altını çizdi.
Ancak Cibre, tarihi bir perspektifle de iyimser bir not bıraktı: "Tarih boyunca, ambargoların ve kısıtların sonucu hep, üretimin ele alınması ile sonuçlanmıştır. ABD bu sayede LNG ve petrol üretiyor. Tabii, kısa vadeli işler değil bunlar..."