Bugün size öyle bir meyveden bahsedeceğim ki; onu pazarda fileyle, kasayla göremezsiniz. O, sadece en lüks restoranların mutfaklarına, gramla ve adeta bir mücevher gibi giriyor.
DIŞARIDAN "TURŞU", İÇERİDEN "HAVYAR"
Dışarıdan baktığınızda belki şekilsiz, belki sıradan bir kornişon turşusunu andırıyor. Sert, mütevazı ve sessiz... Ama bıçağı vurduğunuz an, neden "Yeşil Altın" dendiğini anlıyorsunuz.
İçinden alışık olduğumuz limon suyu akmıyor. Bunun yerine, pırıl pırıl parlayan, yeşil, pembe, kırmızı renklerde minik havyar taneleri dökülüyor.
Bu meyvenin adı: Finger Lime, yani Parmak Limon. Ama piyasadaki lakabı çok daha iddialı: Havyar Limon.
NEDEN BU KADAR DEĞERLİ?
Dünyaca ünlü Michelin yıldızlı şefler, bu meyve için sıraya giriyor. Çünkü bu minik havyarlar, dişinizle patlattığınız an ağzınızda inanılmaz bir aroma bombasına dönüşüyor.
Deniz ürünlerinden en lüks tatlılara, kokteyllerden özel salatalara kadar girdiği her tabağın değerini 10 katına çıkarıyor.
Sıradan bir limonun kilosu pazarda 30-40 TL iken, bu "Yeşil Altın"ın 250 gramlık küçük bir paketi bile yüzlerce liraya alıcı buluyor. Kilosunu varın siz hesaplayın!
TÜRKİYE'NİN YENİ FIRSATI
İşin en güzel yanı ne biliyor musunuz? Bu "Yeşil Altın" binlerce kilometre öteden gelmek zorunda değil. Avustralya kökenli bu meyve, Türkiye’nin bereketli topraklarını; Akdeniz’i, Ege’yi çok sevdi.
Limonun yetiştiği her yerde yetişebiliyor ama Türkiye’de henüz bunu bilen üretici sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Pazar bomboş, talep ise tavan yapmış durumda.
EKENİN HAYATI DEĞİŞİYOR
Toprak artık sadece karın doyurmak için değil, akıllı yatırım yapmak için var.
Bir dönüm arazide tonlarca klasik ürün yetiştirip sürümden kazanmaya çalışmak yerine, daha küçük alanda, daha az su ve gübreyle bu "butik" hazineyi yetiştirmek, tarımın geleceği olarak görülüyor.
