Türkiye ekonomisinde yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve sıkı para politikaları, finansmana erişimi zorlaştırıyor.

Gündüz'e göre mevcut tabloda enflasyon oranı yüzde 33, TCMB politika faizi yüzde 40,5 ve mevduat faizleri yüzde 40'ın altındayken, ticari kredi faizleri yüzde 56 gibi oldukça yüksek bir seviyede seyrediyor.

Reklam
Reklam

Bu durum, enflasyon ve kredi faizleri arasında 23 puanlık dev bir makas yaratıyor. Yüksek faizler, işletmelerin yeni yatırım yapmasını engelliyor ve mevcut borçlarını ödemekte zorlanmalarına neden oluyor.

Bu da ekonomik büyümeyi yavaşlatma ve işsizliği artırma potansiyeli taşıyor.

BANKALARIN KÂRLILIĞI ARTTI, EKONOMİNİN YÜKÜ BİREYLERE VE İŞLETMELERE KALDI

Gündüz'ün analizine göre bankalar kredi faizlerindeki artışları mevduat faizlerindeki artışların önüne geçirdi.

Bu durum, bankaların kredi verirken uyguladıkları faiz ile mevduata ödedikleri faiz arasındaki farkı (marj) açarak kârlılıklarını rekor seviyelere taşıdı.

Sektör, 2021 yılında 92 milyar TL kâr elde ederken, 2023 yılında bu rakam 620 milyar TL'ye ulaştı.
Eğer bu yüksek marj korunursa, kısa vadede bankalar kârlı çıkarken, finansman yükünü taşıyamayan işletmelerin yaşadığı tahribatın uzun vadede tüm ekonomiyi etkileyebileceği belirtiliyor.

Reklam
Reklam

ÇÖZÜM İÇİN NE YAPILMALI?

Gündüz, finansal istikrarın sağlanması ve kredi faizlerindeki yüksekliğin giderilmesi için bazı önerilerde bulundu:

• Bankaların kâr maksimizasyonundan uzaklaşması: Bankacılık sektörünün kâr maksimizasyonu yerine, ekonomik büyümeyi destekleyici bir rol üstlenmesi için düzenlemeler yapılmalı.

• Kredi büyüme hedefleri revize edilmeli: Bankalara verilen aylık kredi büyüme hedefleri ya kaldırılmalı ya da yukarı çekilerek kredi arzı artırılmalı.

• Zorunlu karşılık oranları düşürülmeli: Bu sayede bankaların kredi verme potansiyeli artırılabilir.
Sonuç olarak, sürdürülebilir bir büyüme için enflasyon, mevduat ve kredi faizleri arasındaki dengenin sağlanması hayati önem taşıyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR