Dünya genelinde altın depolama hizmetleri büyük bir dönüşümden geçiyor. Singapur’da açılan yüksek güvenlikli tesislerin kapasitesi yüzlerce ton altına ulaşırken, bu merkezler artık yalnızca kurumsal yatırımcılar için değil, bireysel yatırımcılar için de seri numarasıyla tanımlı, tamamen sigortalı ve bağımsız denetimli saklama çözümleri sunuyor.

Reklam
Reklam

İsviçre ve Kanada gibi ülkeler de aynı modeli benimseyerek fiziki altın depolama sektörünü uluslararası rekabete açmış durumda. Bu büyüme dalgası, küresel raporların altın depolama pazarının önümüzdeki beş yıl boyunca çift haneli büyüyeceğini öngörmesiyle daha da destekleniyor.

TÜRKİYE’NİN POTANSİYELİ NEDEN KONUŞULUYOR?

Türkiye, geleneksel olarak dünyanın en yüksek fiziki altın talebine sahip ülkelerinden biri. Hanehalkı altın varlıklarının toplam büyüklüğü konusunda resmi veri olmasa da sektör, Türkiye’de yastık altında tutulan altının birçok ülkenin yıllık üretimini aşan bir büyüklüğe sahip olduğu konusunda hemfikir.

Bunun yanında kuyumculuk ekosisteminin rafineri, darphane, üretim atölyeleri ve pazar ağlarıyla oldukça gelişmiş bir yapıya sahip olması, Türkiye’yi bölgesel bir değerli metal merkezi olma potansiyeline taşıyor. Son iki yılda yabancı finans kuruluşlarının Türkiye’deki fiziki altın hareketliliğine ilişkin hazırladığı analizler, uluslararası depolama şirketlerinin Türkiye’yi daha yakından incelemeye başladığını gösteriyor.

Reklam
Reklam

SİNGAPUR MODELİ TÜRKİYE’DE UYGULANABİLİR Mİ?

Singapur’un başarılı kabul edilen depolama modeli; yatırımcının altınını seri numarasıyla kendisine tahsis eden “allocated” sistem, varlıkların tamamen ayrıştırıldığı “segregated” yapı, yangın-sismik güvenlik standartları, tam sigorta kapsamı ve 7/24 dijital görüntüleme ile izleme altyapısı gibi unsurlara dayanıyor.

Türkiye’de ise rafineriler ve bazı güvenlik firmaları değerli eşya saklama hizmeti sunsa da, uluslararası standartlara tam uygun, bağımsız denetimli ve bireysel yatırımcıya yönelik profesyonel bir altın depolama sistemi henüz bulunmuyor. Ancak uluslararası şirketlerin Türkiye’ye yönelik fizibilite çalışmaları ve sektör temsilcilerinin yaptığı değerlendirmeler, önümüzdeki dönemde bu yapının
oluşturulabileceğine işaret ediyor.

GÜNDEM: “SIRADAKİ DURAK TÜRKİYE OLABİLİR Mİ?”

Fiziki altına yönelimin arttığı, jeopolitik oynaklığın yoğunlaştığı bir dönemde Türkiye’nin güvenli depolama altyapısına duyulan ilginin artması şaşırtıcı değil.

Reklam
Reklam

Yabancı şirketlerin Türkiye’ye yönelik hazırladığı arka plan raporları, sermaye hareketlerinin çeşitlendirilmesi ve bölgesel bir rezerv merkezi oluşturma fikrinin giderek güçlendiğini gösteriyor. Eğer Singapur ve İsviçre benzeri bir model Türkiye’de hayata geçirilirse, hem bireysel yatırımcı için yeni bir güvenlik standardı oluşacak hem de Türkiye değerli metaller alanında bölgesel bir hub olma yolunda önemli avantaj elde edecek.

Türkiye’nin böylesine özel bir alanda yeni bir oyuncu olup olmayacağı önümüzdeki dönem netleşecek. Ancak görünen o ki küresel altın depolama sektörünün yeni adres arayışında Türkiye’nin adı artık çok daha sık anılıyor.