Goldman Sachs stratejistleri, dirençli ABD ekonomisi, cazip hisse senedi değerlemeleri ve ABD Merkez Bankası'nın (Fed) güvercin duruşunun etkisiyle küresel hisse senetlerinin yıl sonuna kadar yükseliş trendini sürdüreceğini öngörüyor.

Christian Mueller-Glissmann liderliğindeki ekip, ekonomik döngünün son aşamalarında güçlü politika desteğinin hisse senetlerinin iyi performans göstermesine neden olduğunu belirterek, üç aylık kısa vadede hisse senetlerine yönelik ağırlık artırma tavsiyesinde bulundu.

RESESYONSUZ GEVŞEME POLİTİKASI VE KAZANÇ BÜYÜMESİ DESTEĞİ

Stratejistler, hisse senetlerini destekleyecek temel faktörleri şöyle sıraladı:

"İyi kazanç büyümesi, resesyon olmadan Fed'in gevşetme politikası ve küresel maliye politikası desteği hisse senetlerini desteklemeye devam edecek."

Ekip, resesyon risklerinin düşük kaldığı bu ortamda hisse senetlerinde yaşanacak geri çekilmelerin alım fırsatı olarak değerlendirilmesini tavsiye ediyor.

KREDİ RİSKİNE KARŞIN HİSSE SENEDİNDE İYİMSERLİK KORUNUYOR

Bloomberg News'un haberine göre, Goldman Sachs kısa vadede kredi piyasalarına yönelik tavsiyesini "ağırlığı azalt" seviyesine düşürdü. Ancak banka, kredi değerlemelerindeki kısıtlılığa rağmen elverişli arz ve talep dinamiklerini gerekçe göstererek, 12 aylık dönemde hisse senetlerine ilişkin iyimserliğini korumaya devam etti.

Goldman'ın ABD ekibi, kısa süre önce S&P 500 endeksi için üç aylık hedefini 6.800 puana yükseltmişti. Bu iyimserlik, Fed'in faiz indirimleriyle resesyonu önleyeceği beklentisi ve yapay zekanın teknoloji sektöründeki kazançları destekleyeceği inancından kaynaklanıyor.

RİSKLER VE GÖZLEM NOKTALARI

Piyasalardaki güçlü seyre rağmen stratejistler, kısa vadeli bazı risklerin devam ettiğini belirtiyor. Özellikle, soğuyan işgücü piyasası ve gümrük vergilerinin etkileri yakından izlenecek.

Yaklaşan üçüncü çeyrek kazanç raporlarında, S&P 500 kazançlarının yıllık bazda %7,1 artması bekleniyor ki bu, son iki yılın en düşük artış oranı. Bu ortamda, büyüme veya faiz şoklarından kaynaklanabilecek kısa vadeli risklere karşı uluslararası çeşitlendirmenin tercih edilmeye devam edilmesi gerektiği belirtiliyor.