İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü Vergi Dava Dairesi, emsal niteliğinde bir karara imza attı. Mahkeme, banka hesaplarına elden yatırılan paraların kaynağı mesleki ya da ticari faaliyet ile ilişkilendirilemediği sürece vergiye tabi tutulamayacağına hükmetti. İşte detaylar...
Davacı hakkında 2016 yılına ilişkin gelir vergisi beyannameleri kapsamında, banka hesaplarına yatırılan bazı tutarlar vergi müfettişi tarafından ticari kazanç olarak değerlendirilmişti. Vergi tekniği raporunda bu tutarların kaynağı belirtilmeden, doğrudan “kayıt dışı hasılat” kabul edilerek cezalı tarhiyat yapılmıştı.
Davacı ise söz konusu tutarların ticari kazanç olmadığını, herhangi bir somut tespit bulunmadığını ve bu nedenle yapılan işlemin hukuka aykırı olduğunu belirterek dava açtı. İlk derece mahkemesi davacıyı haklı buldu ve cezalı tarhiyatın iptaline karar verdi.
İSTİNAF AŞAMASI
Kararı istinaf eden idare, banka hesabına yatırılan 184.245,00 TL’nin kaynağının açıklanmadığını, dolayısıyla ticari kazanç sayılması gerektiğini savundu. Ancak İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü Vergi Dava Dairesi, yapılan incelemede bu paraların hangi faaliyetle bağlantılı olduğuna dair somut tespit olmadığını belirledi.
Mahkeme, vergi müfettişinin varsayıma dayalı olarak düzenlediği raporun yeterli delil teşkil etmediğini vurguladı. Kararda, “Kaynağı ortaya konulamayan, hangi faaliyetten elde edildiği ispatlanamayan paraların doğrudan ticari kazanç olarak vergilendirilmesi mümkün değildir” denildi.
KARARIN ÖNEMİ
Bu karar, özellikle banka hesaplarına elden yatırılan paraların vergilendirilmesi konusunda mükellefler için emsal niteliği taşıyor. Vergi idaresi, bundan sonraki süreçlerde mükellef adına vergi ziyaı cezası düzenlerken kaynağı ve niteliği somut delillerle ortaya koymak zorunda olacak.
Hukukçular, kararın vergilendirme süreçlerinde “kanıta dayalı inceleme” ilkesini öne çıkardığını ve keyfi yorumların önüne geçtiğini belirtiyor.
