Mortgage faizlerindeki düşüşle birlikte bekleyen konut satışları Kasım'da %3,3 artışla zirve yaptı. İnşaat sektörü 2026 için umutlu.
ABD konut piyasası, son iki yıldır yüksek faiz oranlarının yarattığı baskı altında ciddi bir durgunluk yaşıyordu. Özellikle mortgage faizlerinin %7 seviyesinin üzerine çıkması, hem ilk kez ev alacakları hem de yatırımcıları piyasadan uzaklaştırmıştı. Ancak Federal Reserve’ün faiz indirim sürecine girmesiyle tablo değişmeye başladı.
30 yıllık sabit mortgage faizlerinin %6 seviyelerine doğru gerilemesi, uzun süredir beklemede olan talebi yeniden harekete geçirdi. Kasım ayına ait “bekleyen konut satışları” verileri, aylık bazda %3,3 artışla Şubat 2023’ten bu yana en güçlü seviyeye ulaşıldığını ortaya koydu. Bu artış, yalnızca tek bir ayın verisi olarak değil, trendin yön değiştirdiğine dair güçlü bir sinyal olarak yorumlanıyor.
Alıcı Psikolojisi Değişiyor
Uzmanlara göre konut piyasasında asıl kırılma noktası faiz oranlarından ziyade beklentilerde yaşanıyor. Alıcılar, faizlerin zirveyi gördüğü ve aşağı yönlü sürecin başladığına ikna oldukça, “biraz daha bekleyeyim” psikolojisinden çıkıp harekete geçiyor. Özellikle büyük şehirlerde ev fiyatlarındaki artış hızının yavaşlaması, alıcıların pazarlık gücünü artırmış durumda.
İlk kez ev alacaklar için düşük peşinatlı kredi ürünlerinin yeniden gündeme gelmesi de talebi destekleyen önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.
Ekonomik Zincirleme Etki
Konut satışlarındaki canlanma yalnızca emlak sektörünü değil, ekonominin birçok alt kolunu da doğrudan etkiliyor. İnşaat şirketleri yeni projeleri tekrar masaya koyarken, mobilya, BEYAZ eşya ve yapı malzemeleri üreticilerinde sipariş hacimleri artmaya başladı. Bankacılık sektöründe ise mortgage kredilerinin toplam kredi hacmi içindeki payı yeniden yükseliyor.
Analistler, konut piyasasında yaşanan bu “buzların çözülmesi” sürecinin, 2026 yılında ABD ekonomisinin olası bir resesyondan kaçınmasında kritik rol oynayabileceğini belirtiyor. Konutun, ABD ekonomisinde hem istihdam hem de tüketim üzerindeki etkisi düşünüldüğünde, bu toparlanma makro dengeler açısından yakından takip ediliyor.


