Bank of America (BofA) analistlerine göre, doların zayıflaması ve küresel belirsizlikler, gelişen piyasa varlıklarını yabancı yatırımcılar için daha cazip hale getiriyor. Bu durumdan, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu ülkelerin önemli oranda sermaye girişi alabileceği belirtiliyor.
BofA Gelişen Piyasalar Sabit Getirili Varlıklar Strateji Başkanı David Hauner, özellikle 2026'nın ilk çeyreğinde gelişen piyasalara daha güçlü sermaye akışı beklediklerini ifade etti. Bu beklentinin, ticaret gerilimlerinin ekonomik etkilerinin sınırlı kalacağına dair kanıtlarla ve ABD varlıklarından gelişmekte olan piyasalara doğru yaşanan yön değişimiyle desteklendiğini söyledi. Hauner, "ABD'den gelişen piyasalara yönelik küçük ölçekli çeşitlendirme akımları bile oldukça anlamlı olabilir" değerlendirmesinde bulundu.
FAİZ İNDİRİMLERİ VE ZAYIFLAYAN DOLAR SERMAYE AKIŞINI DESTEKLİYOR
David Hauner'a göre, gelişen piyasa varlıklarını destekleyen ana unsurlar arasında şunlar yer alıyor:
• Bu yıl yüzde 8'in üzerinde değer kaybeden ve 2017'den bu yana en büyük yıllık düşüşünü yaşayan zayıf dolar.
• Yerel merkez bankalarının faiz indirimleri için hala alanının olması.
• Küresel fonların bu varlıklara olan düşük mevcut pozisyonları.
ABD'de Trump'ın ticaret ve maliye politikalarına yönelik endişeler ve Fed'in faiz indirimine gideceği beklentileri, doların zayıflamasını tetikleyen başlıca unsurlar olarak gösteriliyor.

HANGİ ÜLKELERE YATIRIMCI İLGİSİ ARTACAK?
Bloomberg verilerine göre, bu yıl gelişen piyasa borçlanma araçları yaklaşık yüzde 9 getiri sağlarken, gelişmiş piyasa borçlanma araçları yüzde 7,5 getiri sundu.
Hauner, bu yabancı sermaye girişlerinden en fazla fayda sağlayacak ülkeler arasında Brezilya, Meksika, Kolombiya, Türkiye ve Polonya'yı saydı. Morgan Stanley analistleri de yılın son çeyreğinde gelişen piyasalara yönelik sermaye girişlerinin hız kazanacağını tahmin ediyor.
Öte yandan, hedge fonları ve diğer spekülatif yatırımcıların dolara karşı net kısa pozisyonlarının artması da gelişen piyasalara olan ilginin bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Hauner, bu durumun çeşitlendirme için bir alan yarattığını ve bu sürecin henüz başında olunduğunu belirtti.