Analistlerin genel beklentisi 2026 yılı için hisse senedi piyasalarında olumlu bir tabloya işaret etse de, dengeleri hızla değiştirebilecek riskler gündemdeki yerini koruyor. Bu çerçevede Morgan Stanley stratejistleri, önümüzdeki yıl piyasalar üzerinde baskı yaratabilecek üç olası sürprize dikkat çekti. İşte tüm detaylar...

Analistlerin genel beklentisi, 2026 yılına girilirken hisse senedi piyasalarının olumlu bir görünüm sunduğu yönünde olsa da, piyasa dengelerini hızla değiştirebilecek beklenmedik riskler gündemdeki yerini koruyor. Bu çerçevede Morgan Stanley stratejistleri, 2026 yılında piyasalar üzerinde baskı yaratabilecek üç önemli sürpriz senaryoya dikkat çekti. BANKA, yatırımcılar açısından risk oluşturabilecek bu başlıkları üç temel senaryo üzerinden değerlendirdi.

İSTİHDAM YARATMADAN GELEN VERİMLİLİK SIÇRAMASI

Morgan Stanley'ye göre ABD ekonomisinde, enflasyonu aşağı çekerken Fed'in faiz indirimleri için alan açabilecek "istihdamsız toparlanma" benzeri bir verimlilik artışı yaşanabilir. Bankanın stratejistlerinden Matthew Hornbach, bu senaryoda iş gücü piyasasındaki zayıflığın ücret ve fiyat artışlarını sınırlayacağını, hızlanan verimliliğin ise büyümeyi dengeleyeceğini belirtiyor.

Bu çerçevede çekirdek enflasyonun yüzde 2'nin altına inebileceği ifade edilirken, Hornbach şu değerlendirmede bulunuyor:

"Arz kaynaklı bu dezenflasyon, Fed'e yatırımcıların politika kaynaklı yeni bir enflasyon dalgasından endişe etmesine gerek kalmadan faizleri destekleyici seviyelere indirme alanı tanır."

Hornbach, böyle bir tablonun ABD'de büyüyen bütçe açıklarına ilişkin endişeleri de hafifletebileceğini vurguladı.

Verimlilikteki artışa dair sinyallerin şimdiden görüldüğü belirtilirken, ABD Çalışma Bakanlığı verilerine göre tarım dışı sektörlerde saat başına üretim, ikinci çeyrekte yıllık yüzde 3,3 arttı. Bir önceki çeyrekte ise bu veri yıllık yüzde 1,8 düşüş göstermişti.

Öte yandan piyasalar, merkez bankasının resmi projeksiyonlarından daha hızlı bir gevşemeyi fiyatlıyor. Fed yetkilileri 2026 için yalnızca bir faiz indirimi öngörürken, CME FedWatch verileri yıl sonunda faizlerin daha düşük olma ihtimalini yüzde 72 olarak gösteriyor.

HİSSE SENEDİ–TAHVİL İLİŞKİSİ YENİDEN ŞEKİLLENEBİLİR

Normal koşullarda hisse senetleri ile tahviller ters yönlü hareket ederken, 2025 yılında bu DENGE bozuldu ve her iki varlık sınıfı birlikte yükseldi. Morgan Stanley, bu durumun arkasında zayıf verilerin Fed'in faiz indireceği beklentisini güçlendirmesiyle oluşan "kötü haber iyidir" algısının yattığını belirtiyor.

Stratejistler, enflasyonun 2026'da Fed hedeflerine yaklaşması halinde bu ilişkinin yeniden değişebileceğini düşünüyor. Bu senaryoda ABD tahvilleri, hem güvenli liman hem de enflasyona karşı korunma aracı olarak yeniden ön plana çıkabilir.

Morgan Stanley stratejistleri Martin Tobias ve Eli Carter, konuya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

"Enflasyon beklentileri HEDEF seviyedeyken hatta bunun altına düşme riski varken, riskli varlıklar için 'kötü haber kötüdür' dönemine geri dönüş, tahvillerin pandemi öncesindeki portföylerde dengeleyici rol oynayan korunma özelliğini yeniden ön plana çıkarır."

EMTİA VE ENERJİ CEPHESİNDE SERT YÜKSELİŞ RİSKİ

Morgan Stanley, emtia ve enerji fiyatlarının 2026'da sert yükselişlere sahne olabileceği uyarısında da bulundu. Bankaya göre bir dizi gelişme fiyatları hızla yukarı taşıyabilir. Fed faiz indirimlerine devam ederken diğer merkez bankalarının sıkılaşmayı sürdürmesi, doların cazibesini azaltarak değer kaybına yol açabilir.

Zayıflayan dolar ve teşviklerin, nadir toprak elementleri ve değerli metallerde kilit rol oynayan Çin'de toparlanmayı destekleyebileceği belirtilirken, Çin'in aynı zamanda dünyanın en büyük enerji tüketicilerinden biri olduğu hatırlatıldı.

Banka değerlendirmesinde şu ifadeler yer aldı:

"Zayıf dolar ve Çin’den gelen güçlü tüketim hikayesi, halihazırda son 5 yılın en düşük seviyelerinin altında bulunan benzin de dahil olmak üzere enerji fiyatlarını yeni zirvelere taşır."