Ekonomist ve finans yorumcusu Mert Başaran, modern kapitalizmin insanları “Mutsuz tüketim kölelerine” dönüştürdüğünü söyledi. Başaran, toplumun "Çok para, çok marka ve gösterişli yaşamın mutluluk getirdiği" algısıyla yönlendirildiğini belirterek, buna rağmen antidepresan kullanımı, alkol bağımlılığı ve boşanma oranlarının hızla arttığına dikkat çekti.
Popüler ekonomist ve finans yorumcusu Mert Başaran, paylaşımında modern kapitalizmin insana dayattığı mutluluk algısını sert sözlerle eleştirdi. Başaran’a göre toplum, “çok para, çok kıyafet ve pahalı markaların mutluluk getirdiği” yönünde bilinçli olarak yönlendiriliyor; buna rağmen dünyada antidepresan kullanımı, alkol bağımlılığı ve boşanma oranları hızla artıyor.
“Varlık içinde mutsuz, doyumsuz insan dolu” diyen Başaran, markalar üzerinden kurgulanan sahte bir mutluluk ideolojisine dikkat çekiyor.
“ŞÜKRETMEK KÜÇÜMSENİYOR, HEP DAHA FAZLASINI İSTEYEN BİR TOPLUM YARATILIYOR”
Başaran, kapitalizmin ikinci büyük yalanını ise “şükretmenin fakir avuntusu olarak gösterilmesi” şeklinde tanımladı. Araştırmalara göre şükretme bilincinin daha huzurlu bir yaşam getirdiğini belirten Başaran, buna karşın diziler, sosyal medya ve medya içeriklerinde mutlu görünmeyen kişilerin rol model yapıldığını söyledi. Böylece toplumun sürekli daha fazlasını istemek zorunda bırakıldığını ifade etti.
“SONUÇ: MUTSUZ TÜKETİCİLER VE ANTİDEPRESAN BAĞIMLILIĞI”
Başaran, sistemin temel hedefinin sürekli tüketen bireyler yaratmak olduğuna dikkat çekti: “İnsanlara inanılmaz bir zenginlik hayali satılıyor. O hayale ulaşamayacağını hissettirdikçe daha çok tüketen, daha çok mutsuz olan bireyler oluşuyor.”
Bu düzenin sonucunda antidepresan kullanımının arttığını, insanların birer “tüketim zombisi” haline geldiğini belirtti.
“Namerde muhtaç olmayacak kadar para, markasız bir hayat: Asıl mutluluk bu”
Mert Başaran paylaşımının sonunda, mutluluk algısının yeniden tanımlanması gerektiğini vurguladı:
“Markasız, gösterişsiz, namerde muhtaç olmayacak kadar paran olsun; çok daha mutlu olursun. Bunu bilerek anlatmak istemiyorlar.”
Başaran, bu görüşleri dile getirenlerin “fakirlik güzellemesi” yapmakla küçümsendiğini söylerken, gerçekte daha sade bir yaşamın huzuru artırdığına dikkat çekti.


