Son 30 yılda ABD’de lise son sınıf (12th grade) öğrencileri arasında “ileride evlenmek istiyorum” diyenlerin oranı dramatik biçimde geriledi. Genç kadınların evliliğe bakışı dünya genelinde değişirken, bu trend Türkiye’de de hızla hissediliyor. Peki evlilikten uzaklaşan yeni kuşakların ekonomiye etkisi ne olacak?
Pew Research Center’ın 1993–2023 dönemini karşılaştıran verilerine göre, “ileride evlenmek istiyorum” diyen gençlerin oranı büyük ölçüde geriledi.

1993’te yüzde 80 olan oran, 2023’te yüzde 67’ye düştü.
“Ne yapacağımı bilmiyorum” cevabı yüzde 16’dan yüzde 24’e yükseldi.
“Evlenmeyeceğim” diyenlerin oranı ise yüzde 5’ten yüzde 9’a çıktı.
ABD medyasının da geniş yer verdiği bu bulgu, gençlerin evliliği artık kesin bir hedef olarak görmediğini açıkça ortaya koyuyor.
BU SADECE ABD’DE DEĞİL: KÜRESEL BİR SOSYOEKONOMİK TREND
Evlilik oranlarındaki düşüş, yalnızca ABD’ye özgü değil.Avrupa Birliği, Japonya, Güney Kore ve Kanada’da da benzer istatistikler dikkat çekiyor:
-Ortalama evlilik yaşı hızla yükseliyor.
-İlk evlilik oranı özellikle kadınlarda tarihi dip seviyelere indi.
-Çocuk sahibi olma isteği de paralel biçimde düşüyor.
-Bu tablo, “evliliğin artık toplumun zorunlu bir yapı taşı olmadığı” yönünde yeni bir sosyal davranış şeklinin küresel ölçekte güçlendiğini gösteriyor.
TÜRKİYE’YE YANSIMASI: GENÇ KADINLAR NEDEN EVLENMEK İSTEMİYOR?
Türkiye’de TÜİK ve saha araştırmalarında da son 10 yılda belirgin bir kırılma var:
İlk evlilik yaşı kadınlarda 23,8’den 26,5’e çıktı.Boşanmalar artarken evlilik sayısı düşüyor. Genç kadınlarda “ekonomik bağımsızlık → evlilik gereksiz” algısı güçleniyor.
Büyükşehirlerde “tek yaşama” oranı tarihin en yüksek seviyesinde.
Uzmanlara göre kadınların evlilik motivasyonunu değiştiren başlıca unsurlar şöyle özetleniyor:
1) Ekonomik Bağımsızlık Arzusu
Kadınlar artık evliliği sosyal güvence olarak görmüyor; kendi gelirlerine ve kariyerlerine daha çok güveniyor.
2) Güvensiz Ekonomik Ortam
İstanbul’da bir ev kurmanın maliyeti, çift maaşla bile çok zorlayıcı.
Evliliği erteleyen en büyük sebep: “maddi yetersizlik”
3) Kariyer Önceliği
Yeni kuşak kadınlar, evliliği seçim değil, hayatı yavaşlatan bir yük olarak görüyor.
4) Değişen Aile Algısı
Toplumsal baskı azaldı; evlenmemek artık sıra dışı bir tercih değil.
Ekonomiye Yansımaları: Bu Trend Türkiye İçin Ne Anlama Geliyor?
Sosyolojik bir davranış gibi görünse de, evlilik oranlarındaki düşüşün makroekonomiye doğrudan etkileri var.
1) Konut Talebinde Yapısal Değişim
Evlilikler azalınca yeni ev kurma talebi de düşüyor.
1+1 ve stüdyo dairelere talep artarken büyük dairelerin satışı yavaşlıyor.
Gayrimenkul geliştiricileri ürün gamını gençlere göre yeniden şekillendiriyor.
2) Tüketim Kalemlerinde Dönüşüm
Evliliklerin azalmasıyla birlikte:
Beyaz eşya ve mobilya satışlarında uzun vadede aşağı yönlü baskı artabilir.
Evlilik öncesi harcamalar (düğün, çeyiz, ev kurma maliyeti) düşüyor.
Türkiye’de düğün ekonomisinin büyüklüğü 200–250 milyar TL. Bu trend uzun vadede sektörü küçültebilir.
3) Doğurganlık Oranlarının Daha da Düşmesi
Türkiye’de doğurganlık zaten 1,51’e geriledi.
Evliliğe mesafeli genç kuşak, nüfusun yaşlanma hızını artırır ve uzun vadeli iş gücü sorunlarını derinleştirir.
4) Tüketimden “özgürlük odaklı harcama”ya geçiş
Yeni kuşak kadınlar:
Deneyim harcamalarına,
Seyahate,
Eğitim ve kişisel gelişime yöneliyor.
Bu da hizmet sektörünü büyütürken geleneksel perakende sektörlerini baskılıyor.


