Turkey Data Monitor verilerine göre Hazine’nin 12 aylık kümülatif faiz ödemesi, 2025 Ekim ayı itibarıyla 49,9 milyar dolara çıktı. Bu rakam, son 20 yılın en yüksek faiz harcaması anlamına geliyor.
Verilere göre Türkiye, 2021 yılında yıllık yaklaşık 18 milyar dolar faiz ödemesi yaparken, dört yıl içinde bu tutar neredeyse üç katına çıktı. Grafikte özellikle 2023 sonrası keskin bir yükseliş dikkat çekiyor. 2024 ortalarından itibaren faiz ödemeleri hızla artarak tarihi seviyelere ulaştı. Ekonomistler, bu artışın temel nedenleri arasında borçlanma maliyetlerinin yükselmesi, döviz kurundaki artış ve bütçe açığındaki genişleme olduğunu belirtiyor.
KÜRESEL ETKİ VE İÇ DİNAMİKLER
Son yıllarda dünya genelinde faiz oranlarının yükselmesi, gelişmekte olan ülkelerin borçlanma maliyetlerini artırdı. Türkiye’de ise bu sürece yüksek iç borçlanma faizleri ve artan finansman ihtiyacı da eklendi. Bu durum, Hazine’nin borçlanma stratejisinde faiz yükünü kaçınılmaz olarak yukarı taşıdı.
Faiz ödemeleri ABD doları cinsinden hesaplandığında, kurun etkisi de öne çıkıyor. Türk lirasının son yıllardaki değer kaybı, döviz bazlı borçların TL karşılığını yükseltti. Böylece ödenen faiz miktarı dolar cinsinden de ciddi artış gösterdi. Ekonomistler bu durumu “çift yönlü baskı” olarak nitelendiriyor: Hem faiz oranları arttı hem de kur yükseldi.

TARİHSEL SEYİR: 2004’TEN 2025’E
2004–2016 arasında faiz ödemeleri 30–40 milyar dolar aralığında seyretti. 2018 sonrası düşüş eğilimine giren faiz yükü, 2022’den itibaren yönünü yeniden yukarı çevirdi. 2025 yılı itibarıyla 50 milyar dolarlık faiz faturası, 2001 krizi sonrası dönemin bile üzerine çıktı ve tarihi rekor olarak kayda geçti.
BÜTÇE DENGELERİ ÜZERİNDE ETKİSİ
Faiz ödemelerinin hızla artması, Hazine bütçesinin en önemli kalemlerinden biri haline geldi. Uzmanlara göre faiz giderleri artık yalnızca finansal bir gösterge değil, bütçe disiplini ve mali sürdürülebilirlik açısından da kritik bir parametre. Bütçede faiz dışı harcamalar artarken, borçlanma maliyetinin bu düzeye çıkması mali alanı daraltıyor.
ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE NE BEKLENİYOR?
Uzmanlar, 2026 yılı itibarıyla faiz yükünün seyrinin üç faktöre bağlı olacağını belirtiyor:
Politika faizi ve iç borçlanma oranları,
Döviz kuru hareketleri,
Yeni borçlanma miktarı ve vadesi.
Bu faktörlerdeki iyileşme, faiz ödemelerinde dengeyi yeniden sağlayabilir. Ancak mevcut tablo, yüksek faizli borçlanma döneminin etkilerinin 2026’ya kadar devam edeceğini gösteriyor.


