Borsa İstanbul’da endeksin yön arayışı sürerken, analistler yatırımcıları hisse değil sektör seçimi konusunda uyarıyor. Enflasyonist ortamda defansif gücüyle Gıda-Perakende, ihracat potansiyeliyle Teknoloji ve stratejik önemiyle Yenilenebilir Enerji, önümüzdeki dönemin parlayan yıldızları olarak öne çıkıyor."

Piyasaların yön arayışında olduğu ve Borsa İstanbul'un belirli bir bant aralığına sıkıştığı bu günlerde, hisse senedi seçiminden çok "sektör seçimi" hayati önem taşıyor. Analistler, 2025'in son çeyreği ve 2026 vizyonu için defansif yapısı, büyüme hikayesi ve maliyet avantajlarıyla öne çıkan üç ana sektöre dikkat çekiyor.

Borsa İstanbul'da endeksin genel seyrinden bağımsız olarak, kendi hikayesini yaratan sektörler yatırımcıların güvenli limanı olmaya aday görünüyor. Mevcut ekonomik konjonktür, faiz oranları ve küresel gelişmeler ışığında öne çıkan ilk sektör Gıda ve Perakende oluyor. Enflasyonist ortamda cirolarını enflasyonla paralel veya üzerinde artırma kabiliyetine sahip olan bu şirketler, nakit akışlarının gücüyle dikkat çekiyor. Ekonomik yavaşlama dönemlerinde bile tüketicinin vazgeçemeyeceği zorunlu tüketim ürünlerini satmaları, perakende şirketlerini borsadaki dalgalanmalara karşı daha dirençli kılıyor. Özellikle şubeleşme potansiyeli yüksek ve öz sermaye kârlılığı güçlü olan market zincirleri, analistlerin "Al" listelerinde üst sıralardaki yerini koruyor.

Yatırımcıların radarındaki ikinci kritik alan ise hiç şüphesiz Teknoloji ve Yazılım sektörü. Küresel çapta esen yapay zeka rüzgarı ve dijitalleşme süreci, Türk teknoloji şirketleri için de yeni kapılar aralıyor. Sadece donanım değil, özellikle yazılım ihracatı yapan, döviz bazlı gelire sahip ve Ar-Ge yatırımlarıyla büyüyen şirketler pozitif ayrışıyor. Şirketlerin verimlilik artışı için teknolojik altyapılarını yenilemek zorunda kalması, bu sektöre olan talebin canlı kalmasını sağlıyor. Borsadaki teknoloji endeksi, zaman zaman yüksek volatilite gösterse de, büyüme odaklı yatırımcılar için orta ve uzun vadede en yüksek getiri potansiyelini barındıran alanların başında geliyor.

Listede öne çıkan üçüncü sektör ise Yenilenebilir Enerji. Türkiye'nin enerji ithalatçısı bir ülke olması ve enerji maliyetlerini düşürme stratejisi, yerli ve yenilenebilir enerji şirketlerini stratejik bir konuma taşıyor. Güneş ve rüzgar enerjisi santrali yatırımları olan şirketler, hem devlet teşviklerinden yararlanıyor hem de karbon ayak izini düşürmek isteyen sanayi devleriyle yaptıkları anlaşmalarla gelirlerini çeşitlendiriyor. Ayrıca petrol fiyatlarındaki son düşüşler, enerji maliyetlerini yönetilebilir seviyelerde tutarak bu şirketlerin kâr marjlarını destekleyen bir başka unsur olarak öne çıkıyor.

Uyarı: Bu haberde yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi değildir, piyasa analizlerine dayalı bilgilendirme amacı taşımaktadır.