Sayfa 1/21 12311 ... SonSon
Arama sonucu : 164 madde; 1 - 8 arası.

Konu: Borsa Hikayeleri - İçimizden Biri

  1. #1
    Duhul
    Oct 2005
    İkamet
    İzmir
    Gönderi
    1,426

    Esas Borsa Hikayeleri - İçimizden Biri

    Yirmi yıla yaklaşan borsa tecrübem oldu. Bir borsacının yaşayabileceği tüm duyguları yaşadığıma inanıyorum. Bu süreçte kendi başımdan geçen, bizzat tanık olduğum, okuduğum, duyduğum yani biz borsacıların başından geçen yaşanmış hikayeleri montajlayarak, birleştirerek, gidişata ve sonuca etki etmeyecek şekilde değiştirerek yazmayı düşündüm. İlginizi çekeceğini, hoş vakit geçireceğinizi, sizlerinde muhakkak paylaşmak isteyeceği hikayeleriniz olacağını tahmin ediyorum. Bunları yazmadaki esas amacım; yaşananların birilerimize fikir vermesini, ışık olmasını ve ders çıkarılmasını sağlamak. Borsanın hayatınızda sadece teferruattan ibaret olmasını dilerim.

  2. #2

    Esas

    Ya arkadaş valla topiği yeni gördüm aynı anda sıcacık bir hikâyeyi,zarardan kâra geçme topiğine yazmakla uğraşıyordum,yoksa buraya yazardım,tamda denk olmuştu hani.hayırlı olsun.

  3. #3
    Duhul
    Jan 2010
    İkamet
    istanbul
    Yaş
    45
    Gönderi
    2,135

    Esas

    http://www.hisse.net/forum/showthread.php?t=641
    ders demişken "nasıl para kaybedilir?" konusunun okunması şart.
    yazılarınızı dört gözle bekliycem sayın TCM.

  4. #4
    Duhul
    Oct 2005
    İkamet
    İzmir
    Gönderi
    1,426

    Esas

    BABA nın topiğini biliyorum. Kendisi ayrı bir ekol, tecrübe, anlatım, bilgi pek çok açıdan çoğumuzu katlar. Ben hala imzasındaki atasözünün anlamını çözebilmiş değilim

  5. #5

    Esas

    hayırlı olsun topic

  6. #6
    Duhul
    Oct 2005
    İkamet
    İzmir
    Gönderi
    1,426

    Esas

    I. HİKAYE

    Kolundaki pili azalmış saatin belli belirsiz ekranındaki değişen rakamlara daldı gözü. Saniyesi ne kadar da ritmik, rahat, güzel, tasasızca ilerliyordu. 56…57…58…59…ve saat 12… Ekranda günü gösteren rakamlarda değişmişti bu kez. İşte bir gün daha bitmişti. Son zamanlarda sürekli tekrarladığı soruyu yine mırıldandı, nereden bulaşmıştı bu lanet olası borsaya. Oysa günleri kolundaki saatin saniyeleri gibi gayet düzenli tıkır tıkır geçiyordu. Stres yok, üzüntü yok, gerginlik yok… Yine gerildiğini hissetti. Kaç akşam olmuştu akşam gezmelerine, dost ziyaretlerine çıkmayalı, ne olurdu dow jones un kapanışına bakmasaydı, sadece alt komşuya gidiyorlardı ayda yılda bir, o da adamın borsaya yabancı olmamasından, kaynaklanıyordu. Hafta sonlarını sevmiyordu bu yüzden, ne gündüz borsa vardı ne gece, at yarışları hafta sonu oluyordu ama. Pazar günleri borsa dergisi peşinde geçiyordu ama cumartesileri ne yapacağını bilemiyor kendini boşlukta hissediyordu. Karısının kızdığı kadar yok muydu, sıkıntı bastı. Kucağında yatan dört yaşını yeni doldurmuş oğlunun saçlarını fazla asılmış olmalıydı ki çocuk yüzünü buruşturarak ağlamaklı gözlerini araladı. Babasının kucağında olduğunu anlayınca yüzünde belli belirsiz bir tebessüm oluştu. Karşısındaki televizyon ekranında teleteks sayfasını görünce yüzündeki tebessüm belirginleşti, babasına yaranmak ister gibi seslendi ‘baba bak, borsa gelmiş’ dedi anlamını bilmeden. ‘Öyle oğlum’ dedi parmaklarını gevşeterek, uyuması için sıvazlamayı hızlandırdı. Teleteksi ne zaman açtığını hatırlamaya çalıştı kendisine kızarak. Seans biteli sekiz saat olmuştu oysa. TRT 1 in değişmeyen teleteks ekranından gelen haber spikerinin sesi saatin 12 olduğunu onaylıyordu. Her zamanki 501. sayfa karşısındaydı yine. Akbank öğle yemeğinde olduğu gibi yine tabandan kapatmıştı. Taban olmayan kaç kağıt var zaten diye düşünerek kendini rahatlatmaya çalıştı ama olmadı. Son işlem 4.100, alıcı sıfır, satıcı 4.100, işlem miktarı 358.650. Buradaki 50 lotun kendisine ait olduğunu hatırladı. Tüm Türkiye’ nin gördüğü ekranı değiştirme gücüne sahip olduğu için duyduğu gururu, erken alış yaptığı için hissettiği, kızgınlık, öfke, utanç ve hırs duyguları anında yok etti. Kucağında uyuyan biricik oğlunun geleceğinden çaldığı için kendini affetmeyecek ama ertesi sabah kalktığında saat 10 a yaklaşacak, içini dolduran hırs kendine duyduğu öfke, utancı yenecek, belki yine son bir haftada yaptığı gibi kredi kartından parayı çekecek ve Akbank sırasındaki işlem miktarını değiştirecek ama akşam olunca aynı kızarmış teleteks ekranının karşısında kendine lanetler yağdıracak ve kedinin kuyruğunu yakalama hikayesi devam edip gidecekti. Çocuğu kucaklayıp yatağına yatırdı. Affettirmek ister gibi kollarının arasında sıkıca sarıp alnından öpmek istedi. Çocuk gözlerini açmadan rüya aleminden seslenir gibi sordu ‘kazandık di mi baba’ ve cevabını beklemeden tekrar uykuya daldı. Merak ettiği babasının kazanıp kazanmadığı değil, kazanınca alacağına söz verdiği üç tekerlekli mavi bisikletteydi şüphesiz. Bisiklet için ayırdığı parayla 30 lot 7.600 den Akbank almıştı. Oysa şimdi 30 lotu satsa bisikletin yarısını alamıyordu. İlk aldığında Akbank ın 11.000 tl olduğunu anımsayarak fazla kızmadı kendine, çünkü o zaman bisiklet parasını yatırsaydı sadece 20 lot alabilecekti. Nede olsa % 50 kardayım diye kandırdı kendini, aslında işine öyle geldiğinin farkındaydı. İki bayramda biriktirdiği paralarıydı oğlunun. Tekrar eski seviyeye geldiğinde oğlu kaç yaşında olurdu acaba. Herhalde üç tekerlekliye binecek yaşı geçerdi. En olmadı evlenirken düğününde gelinime bir bilezik aldırır herhalde diye pişkince sırıttı. Kapıyı aralık bırakarak çıktı odadan.

  7. #7
    Duhul
    Apr 2010
    İkamet
    KARŞIYAKA
    Gönderi
    114

    Esas

    Hayırlı olsun Sn. TCM, kendi adıma merakla bekliyorum hikayelerinizi.

  8. #8
    Duhul
    Oct 2005
    İkamet
    İzmir
    Gönderi
    1,426

    Esas

    Üstünkörü dişlerini fırçalayarak karısının yanına kıvrıldı. Elini yavaşça karısının vücudunda gezdirdi. İstediği tepkileri alamayınca yatağın kendi tarafına çekildi tekrar. Gerçi tepkiyi istediğinden de emin değildi. Bu yüzden fazla kafasına takmadı. Herhalde derin uykuda diye geçirdi içinden, yatalı iki saati geçmişti çünkü. Belki de numara yapıyordu. Kendisi gibi havaya uçan paraları düşünüyordu şu an. Bunu istemeye hakkı var mıydı ki, yıllardır biriktirdikleri paraları neredeyse yarıya indirmişti borsada. En son ne zaman iş tuttuklarını hatırlamaya çalıştı, olmadı, üstünde de durmadı. Birden babasının karşı köşesindeki kuyumcunun dediklerini hatırladı. Manifatura dükkânı vardı babasının, şehrin eski merkezinin olduğu yerde, birinci derecede sit koruması olan ahşap, sevimli ufak bir dükkân. Yılların verdiği esnaflıkla, para kazanmaktan ziyade, ayağım bağlansın, yerim belli olsun, ufaktan tıngırdasın çorba parasını çıkarsın diye açık tuttuğu dükkânıydı bu. Cumartesi günleri geçmişte olduğu gibi babasına yardıma giderdi. Yardımı dokunmasa da babasının ancak bu şekilde yanında olduğunu hissediyor bu durum, hem kendisine hem de babasına iyi geliyordu. Çevresindeki diğer dükkânlar zamanla başka iş yapan dükkânlara dönmüş, bir kısmı kapanmış, bir kısmı da zamanın darbelerine dayanamamış yıkılmaya yüz tutmuştu. Kuyumcuya dönen çoğunluk dükkânlardan biriydi akıl veren ‘girme oğlum sakın bu borsaya, valla karınla kardeş olursun bak, demedi deme sonra’ demişti kahkahalar atarak. Gülüp geçmişti o zaman. Adam internet bilmez, borsa dergisi okumaz, teleteksteki altın, döviz fiyatlarından başka bir şey takip etmezdi ki. Ama haklıydı işte. Yatakta bir iki daha döndü, olmadı, tekrar kalktı, oturma odasına attı kendini. Saat ikiye geliyordu. Teleteksi açtı haberleri gezdi, borsayla, bankalarla, akbankla ilgili haber aradı bulamadı. Yurtdışı borsalar aklına gelince uykulu gözleri açılıverdi. NTV teleteksi tuşlarken güncelliyorlardır inşallah diye geçirdi içinden. Sayfa ekrana geldiğinde kıpkırmızı ekranda Uzakdoğu borsalarının yeşilleri dikkati çekiyordu. Az sonra ekran değişti, yeşillerin yüzdesi biraz daha artınca sevindi. Sabaha kadar artışın devam edeceğini, bu etkiyle önce Avrupa nın sonra da İMKB nin yüksek açılacağını ve haftanın son işlem gününde yüzünün güleceğini düşündü. Elini koltuğun altına atıp ekonomist dergisini aldı. Neredeyse beş gün boyunca ezberlediği sayfaları tekrar çevirmeye başladı. Bu zamana kadar her hafta bu dergilere verdiği paraları hesaplarken derginin orta sayfasındaki mankenin dekoltesine takıldı gözü. Kuyumcunun dediklerini düşündü, karısının yan odadan gelen horultusunu duydu, gülümsedi, gözü ekrana kaydı tekrar, Çin borsası yüzde ikiyi geçmişti, gülümsemesi belirginleşti.

Sayfa 1/21 12311 ... SonSon

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •